Bir arkadaşıma söylemiştim " Son zamanlarımız uyuma birşeyler konuşalım sonrasında ne sen ne de ben istesekte yüzyüze olamayız, konuşmayız." diye ne yazık ki böyle oluyor.
Ardarda Sebahattin Ali okuduğum için mi bilemedim ama içimizdeki şeytan tahmin etmesi kolay bir kitap bu yüzden merak uyandırmıyor ancak bitirmezsem de sınava çalışmadığım da hissettiğim vicdan azabını yaşatıyor.
Bana kitap okumak biraz lüks gelir hep. Önce derttir tasadır atmak gerek herşeyiyle yaşamak için. O yüzden akşamları değilde sabahları okumak daha mantıklı gelir. Günün iyi veyahut kötü anlarını yaşamadan zinde bir kafa gerek.
Özellikle Sabahattin Ali'nin kitaplarında daha ayrıntılı ve net görüntüler oluşuyor kafamda. Örneğin Macide'yi yüz hatlarına kadar tasarlıyorum. Merak ettiğim şey ise bunlar gerçekten hayal gücümüzün ürünü mü oluyor yoksa hayal ettiğimi sandığım Macide daha önceden gördüğüm ama farketmediğim birimi?
Kitap okumanın bu yani çok hoşuma gidiyor görüntüler sana kalıyor filmlere nazaran.
Bir insan nasıl biri olduğunu anlatabilir mi acaba? Zira dışarıdan nasıl göründüğümüzü bilmiyoruz. Ben bunu yeni farkettim de arkadaşlarımın anlattığı ben ile benim bildiğim biraz farklı.
İnsan oğlu ilk olarak kardeşiyle
Daha sonra başka ailelerle
Derken kabileler ile
Köylerle, şehirlerle, ırklarla
En son başka ülkelerle çatışma halindeydi
Belki daha sonra başka başka gezengenlerle, galaksilerle
Sürekli bir çatışma içerisinde
Belirsiz bir vakit bakabilirim sana Aykız
Hemde bir muharebe zamanınca
Karşında bir beni görürsün
Lakin zihnimde kelimeler savaşta
Sana iki söz edilecek diye
Binlerce kelime helak olmakta
Bilir misin çok kez durdum
Hem izledim hem de dinledim seni
Dinledim dedim ya
Anca durdum öyle meftunlar gibi
Not tuttum
Birini yazdım, seni
Ben öyle dedim ya meftunlar gibi
İzledim seni
Bazen keşke diyorum maaşım şu kadar olsaydı hemen ardından daha ve daha yüksek rakamlar düşlüyorum. Şöyle bir arabam olsaydı ne güzel olurdu yok bu değil de şu hatta bu derken karar bile veremiyorum. Ev desen oho neler neler ama işin sonunda hep diyorum ki ne de mutluyum şimdiki halimden tek derdim bunları kazanmak. Varsın olmasın bunlar hayatımda başka dertlerim olacağına tek derdim bu olsun.
İnşirah
Öyle sağa sola anlatamazdım seni
Anca kırık balkon mermerine oda dinlerse
Ha birde çökük duvar
Önceden de mi böyleydiler
Domates fidanındaki çiçeklere bakardım
Güzel ama diyemezdim nasıl derim
Varsın herkes güzel desin
Benim için güzeller güzeli sen değil misin
"Bırak ellerini ellerime seni mutluluklara götüreyim."
Hasan Hüseyin'in şiirinden. Bilmem kaç GB'lık telefonla geziyorum ama bu sözü yazmak için yinede bir kağıt bulup üstüne yazıyorum ve cebime atıyorum. Herkes böyle mi yapar bilmiyorum da ben böyle daha fazla haz duyuyorum.