Sen hiç kimsenin olamayacağı kadar çok şeyimsin benim... yüreğimde sana ayrılan yer herkesinkinden büyük. Yalnızca bir arkadaş, bir kan kardeş, bir sırdaş, bir çok yakın dost değil, bir büyük sevgisin sen... yanında sonsuz şımarabileceğim ve hala kaybetmekten korkmayacağım tek kişi... yani biraz annem, biraz babam, hatta hiç görmediğim dedem, belki hiç doğmayacak oğlum... sonra daimi hayranım ve tabi dokunulmamış sevgilim... sen benim masumiyetimsin tuna... benim en yakınımsın! Aslında belki öbür yarımsın? Bütün bunlar ne demek anlıyor musun? Hı?
"Bazı testleri ücretisz yapabiliyorlardı ama testler temiz çıksa da kanser olmadığım kesin değildi.Ancak onlara 25 dolar verip başka bir testten geçersem kanser olmama ihtimalim oldukça yüksekti.Ama emin olmak istiyorsam 75 dolarlık testi yaptırmalıydım ,o testten temiz çıkarsam rahatlayabilirdim.O zaman sorunlarım alkolizm veya depresyondan kaynaklanıyordu.Çok açık ve düzgün konuşuyorlar orda çalışan beyaz mantolu yavru kediler.Başka bir deyişle 100 dolar dedim.Hı-hıı dediler.Dışarı çıkıp üç gün sürekli içtim.Şişler kayboldu,baş dönmesi kesildi ve kan kusmuyordum."
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
Muzaffer İzgü (29 Ekim 1933 - 26 Ağustos 2017)
Telsizler hemen çalıştı: “Konuk, ayı avlamak istiyormuş!” Konuk ki ne konuk, en büyük devletin en büyüklerinden… O büyük devletle öyle sıkı fıkıyız ki, kardeşten öte. Ne buyurursa o büyük devlet,biz hemen yerine getiririz, bir dediklerini iki etmeyiz; babamız, ağabeyimiz gibi bir devlet işte. Bu koskoca dost devletin, koskoca büyüğü, ayı
Çok bir şey değil, Kitap kokan bir oda, Güvenilir birkaç dost, Hi bitmeyecek bir müzik listesi istiyorum... Anonim
"Bekleyin benim August'a bir sorum var," dedi Julian elini kaldırarak. "Neden saçının arkasında örgü var? Padawan şeysi falan mı?" "Hı-hı," dedim omuz silkme ile baş sallama arası bir hareket yaparak. Bayan Petosa bana gülümseyerek, "Padawan şeysi de nedir?" diye sordu. "Yildiz Savaşları'nda var," diye cevapladı Julian. "Padawan'lar, Jedi çırağıdır." "Ah, ilginç, " dedi Bayan Petosa bana bakarak. "Peki, Yıldız Savaşları'na düşkün müsün, August?" "Sanırım." Başımı salladım ama bakmadım çünkü o an aslında sıranın altına girmek istiyordum. "En sevdiğin karakter kim?" diye sordu Julian. O kadar da kötü biri olmayabileceğini düşünmeye başlamıştım. "Jango Fett." "Peki ya Darth Sidious? Ondan da hoşlanıyor musun?"
"Ben benzemek istedim. Bırak benzemeyi kendimi nasıl kendim yaparım, onu da halledemedim. Niye inat edip yoruyorsun kendini? Boş ver, bırak dağınık kalayım, sana ne. Bizi aldın koydun bu iskeleye, her şey şıp diye değişsin istiyorsun. Aradan yirmi yıl geçti, inatla beni tamir etmeye çalışıyorsun. Ben senin oyuncağın mıyım? Yoksa başka bir şey mi var? Hı? Cevap versene. Bende sana ait bir şey mi var, onu mu kurtarmaya çalışıyorsun?"
Sayfa 110 - MetisKitabı okudu
Reklam
The Egg By: Andy Weir Translation: Selin Çıray Öldüğünde evine gidiyordun. Trafik kazasıydı. Özellikle dikkat çekici bir şey değil, ama yine de ölümcül. Arkanda bir eş ve iki çocuk bıraktın. Acızı bir ölümdü. İlk Yardım Ekibi seni kurtarmak için ellerinden geleni yaptı, ama işe yaramadı. Vücudun o kadar kötü bir şekilde parçalanmıştı ki, inan
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.