Kalbiyle değil de gözleriyle izleyenlerin anlayamayacağı dedikleri o film.. Meyhanede geçiren ve hayatında bir ibadethaneye girmemiş olan hasan gelir. Bab'aziz Hasan'ı yanına çağırır. Bab'aziz: Gel Hasan, ölümüme şahit olacaksın, sonra da kumla mezarımı örteceksin. Hasan: neden ben? ben her zaman korkmuşumdur ölümden. Bab'aziz: ölümden neden korkuyorsun? ölüm bir son olabilir mi hiç? başlangıcı ölüm olmayan bir hayatın, sonu ölüm olur mu hiç? anasının rahmindeki bir çocuğu düşün. ona deseler ki, "dışarıda mavi bir gökyüzü, dağlar tepeler, sımsıcak bir güneş, ovalar, ağaçlar, yüce denizler, başka başka insanlar, şehirler var, senin içinde olduğun bir karanlıktır", doğmamış çocuk bunlara inanır mı? inanmaz tabi ki, kendi karanlığında kalmak ister. aynı bunu gibi bilmeyen, inanmayan insan korkar ölümden. benim düğün günümde üzülme. hasan: düğün günü mü? bab'aziz: düğün günü tabi ki. sevdiğime kavuşacağım gün bugün
Ne Çekiniyorsun? "Ben Osmanlıyım" Demekten!
Çekinme! Senin ataların; ataların en şereflisi, en adaletlisi ve en medeniyetlisidir... "Osmanlı gibisi yok" derken taraflı gibi gözükebilirsin olsun hiç sorun değil... Ne mutlu! Tarafsızın taraflı gibi gözükmesi... Çünkü her millete nasip olmaz bu. Allah bu şerefi Türk’e nasip etmiştir... Her millet övünemez böyle geçmişiyle çünkü
Reklam
Hayattaki en zor şeyi istedim. Kimsenin beni anlamadığı bu coğrafyada, sustum ve anlamanı istedim. Kendimi hiç bir zaman anlatamadım. Sevmek... Ruhumla ve tüm kalbimle sevdim, sevmeye de devam edeceğim. Ama sanırım adam gibi sevememişim. Adam gibi... Hiç bir şey yapamıyorum yine, hiç bir şey diyemiyorum. Kalbim zindana dönüşmüş, kelimeler esir. Biliyorum yıktım gönül otağını, yerle bir ettim :(. Özür dilerim yeniden, yeniden ve yeniden. Hiç bir ağırlığı olmayan ve hiç bir şeyi değiştiremeyen özürlerden. Ruhumda yaşıyorum senle, kalbime hükmedemiyorum. Bugün ruhum yastaydı sanki, bir şey olmuştu. Ne olduğunu, yine bilmiyorum her şey gibi. Mesajların silinmeyeceğine, senin benim seni bırakmayacağıma inandığın kadar inandım. Sen kadar yıkıldım, ben kadar yıkıldım. Özür dilerim. Dilerim sende kalan son kırıntılarımı da silersin. Bu belki bir hikayenin sonu belki bir hikayenin başlangıcı, belki de her defasında olduğumuz gibi hikayenin tam ortası. Bilmiyorum, en başından beri olan şey, hiç bir şey bilmiyorum üstelik hiç bir şeye de hükmedemiyorum. Neyse her şeye rağmen güneş doğar her şeye rağmen gökyüzünden yıldızları izlersin. Umarım kalbin kadar güzel bir hayatın olur. Masum, saf, sade, güzel.......
RASULULLAH'IN ANNE - BABASI MÜSLÜMAN MIYDI ?
Ehli tasavvuf'un her zamanki gibi kaynaksız delilsiz inançlarından biri de Rasûlullah ﷺ'in anne ve babasınını Allah (c.c.) kabirden diriltip çıkartıp Rasûlullah ﷺ'e iman ettirdikten sonra tekrar kabire yatıp öldüğü inancıdır. Tabi bunların her zamanki menşei olan Şia'ya göz attığımızda hiç de şaşırmıyoruz. Çünkü Şia inancında
Karanlık Gözler
Kocaman gözleriyle bakıyordu bana. Sanki dünyadaki tüm gözler onundu ve hepsiyle beni izliyordu. Kaç tane gözü vardı allah aşkına ? Ne yapmam gerekiyordu? Ya her zaman yaptığım gibi başımı öne eğecektim, ya da.... Baktım ona, gözlerine. O nasıl baktıysa ben de öyle baktım- dik dik esasen. "Etrafında tavşanlarla dolaşan birisi olarak bayağı
900 Katlı İnsan…
Her yükseliş ve bir üst kata çıkış, terk edilen kattaki alt kişiliğimizin ölümünü temsil eder.O zaman usulca o kata inip o rolü oynayan oyuncunun kulağına sevgi, anlayış ve muhabbetle "Evet sen bensin ama ben sadece sen değilim!" diyerek hayatımızda o rolün hükmüne son verebiliriz. Hem onu aslında nefret ettiği bir varoluş tarzından
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.