Dillere gelmişlerdi, gözlere gelmişlerdi, araya aileler girmişti. Akrabalar, bir katalizör gibi genç çiftin hayatlarına karışıp, bir tepkime yaratmış ve kendileri hiç bozulmadan tepkimeden çıkmışlardı. Yuva yıkılmış, aile dağılmış ama akrabalar aynen duruyor, kendilerine girecekleri yeni tepkimeler arıyorlardı.
Sayfa 27 - KomikŞeylerKitabı okuyor
"İnsan hiç yoktan, sebepsiz yere üzülemez mi? Eğlenmek, mutlu olmak ne kadar doğal bir şeyse, kederden ölmek de o kadar doğaldır."
Reklam
Neler için söz verilebilir
İnsanlar eylemeleri için söz verebilir ama duyguları için veremez; çünkü bunlar istem dışıdır. Kim ki birini sonsuza dek seveceğine ya da ondan nefret edeceğine ya da ona sadık kalacağına söz verir, gücünün ötesindeki bir şey için söz vermiş olur; ancak genellikle sevginin, nefretin, sadakatın sonucu olan ama başka güçlerinden de kaynaklanabilen eylemler için söz verebilir: Çünkü bir eyleme çıkan birçok yol ve güdü vardır. Öylese, birisini sonsuza dek sevme sözü şu anlama gelir. Seni sevdiğim sürece sana sevgi eylemleri göstereceğim; seni artık sevmezsem başka nedenlerle de olsa benden aynı eylemleri görmeye devam edeceksin: Böylece hayatımdaki insanaların zihninde sevgimin hiç değişmediği, hala aynı olduğu görüntüsü kalacak. - O halde insan, kendini kandırmadan birine sonsuz sevgi sözü verdiğinde sevgi görüntüsünün devam edeceğine söz vermiş olur.
Kediler balık ve sütü niçin severler? Suyu, suya girmeyi, yıkanmayı sevmeyen kedilerin balığı niçin sevdiklerine gelmeden önce kediler sudan gerçekten mi nefret eder ona bir bakalım. Kedilerin sudan nefret ettikleri inancı doğru değildir. Mısır'da evcilleştirilmelerinden önce yaşadıkları ortam su kenarları idi. Su, kedinin tüylerini
Sayfa 70 - AykırıKitabı okudu
Hitler Döllersheim'i neden yıktı?
Eldeki belgelere göre yıkılan köyde tank talimi hiç yapılmamıştı. Kaldı ki bu tür askeri manevra ve talimler için Avusturya’nın sayısız boş alanı vardı, yeni alan açmaya hiç gerek yoktu. Üstelik Hitler Döllersheim’dan başka hiçbir Avusturya kö­yüne dokunmamış, tam tersine onları mali ve teknik destek sağla­yarak kalkındırnııştı. Köyde Nazilerin
Sayfa 29 - ALFA Yayınları | 18. Basım 2014Kitabı okuyacak
Bizimkisi gibi kadın ile erkeğin aile dışında tanışıp, görüşüp hiç buluşamadığı bir âlemde, göz göze gelmenin anlamını -belki de gençliğimin bir kısmını Amerika'da geçirdiğim için- zaten geç anladım, otuz yaşımdan sonra ve Füsun sayesinde... Ama anladığım şeyin değerini çok iyi bildim ve derinliğini hep içimde hissettim. Füsun, tıpkı eski İran minyatürlerindeki kadınlar gibi ya da o zamanların fotoroman ve film sahnelerindeki kadınlar gibi bakardı bana. Sofrada onun çaprazında otururken, bana düşen boş boş televizyona bakmak değil, güzelimin bakışlarını okumaktı. Ama bir süre sonra, belki de bu zevkimi keşfettiği ve beni cezalandırmak istediği için bakışlarımız kesişince, Füsun utangaç kızlar gibi bir anda gözlerini kaçırmaya başlardı.
Sayfa 327 - Yapı Kredi Yayınları, 36.Baskı, Eylül 2023
Reklam
Bazen hiç beklemediğiniz ve belki de en çok ihtiyaç duyduğunuz anda kendinizi yeni bir yerde,yeni insanlarla birlikte bulur ve yeni şeyler öğrenirsiniz.
Bir zamanlar burun kıvırdığım bakışlarla iletişim kurma töresine kısa sürede kendimi iyice vermiş, süratle bu işte hüner kazanmıştım. Gençlik yıllarımda arkadaşlarla bir sinemaya gittiğimizde, bir lokantada hep birlikte otururken ya da adaya bahar gezintisine giderken, vapurun üst salonunda aramızdan biri, "Beyler, şuradaki kızlar bize bakıyor!" dediğinde, bazılarımız heyecanlanırken ben bu sözü hep şüpheyle karşılardım. Çünkü aslında kalabalıkların olduğu yerlerde kızlar çok seyrek olarak etraftaki erkeklere bakar, bakarken göz göze gelirlerse de, ateşle karşılaşmış gibi bakışlarını hemen korkuyla kaçırır, bir daha da o yöne hiç dönmezlerdi. Keskinlerin evine akşam yemeklerine gitmeye başladığım ilk aylarda, hep birlikte televizyon seyrederek yemek masasında otururken hiç beklenmedik bir anda göz göze geldiğimizde, Füsun da bakışlarını işte böyle, ateşle karşılaşmış gibi kaçırırdı benden. Bunun, bir Türk kızının sokakta bir yabancıyla karşılaşınca yaptığı hareket olduğunu hisseder, hoşlanmazdım. Ama daha sonra Füsun'un bu hareketi, masada otururken beni kışkırtmak için yaptığını düşünmeye başladım. Bakışma sanatını öğrenmeye yeni başlıyordum.
Sayfa 326 - Yapı Kredi Yayınları, 36.Baskı, Eylül 2023
33. Mektup
Alimlerin dünyaya olan düşkünlüğü, güzel yüz üzerindeki bir leke gibidir. Bu gibi âlimlerin ilmi halka fayda verse de kendilerine fayda sağlamaz. Her ne kadar dinin güçlenmesi bunların omuzlarına bırakılmışsa da bunun fazla bir önemi yoktur. Zira dini takviye bazen zalim ve günahkâr kimselerin eliyle de olabilir. Nitekim Peygamber Efendimiz ﷺ buyurmuştur: إِنَّ اللَّهَ لَيُؤَيِّدُ هَذَا الدِّينَ بِالرَّجُلِ الْفَاجِرِ "Hiç kuşkusuz Allah bu dini günahkâr bir kimse ile de güçlendirip destekleyebilir. " Bu tür âlimler fâris taşı gibidir. Bu taşa saydam bir şey sürüldüğünde altına dönüşür. Ama taşın kendisi taş olarak kalır. Bunun gibi, taş ve ağaca bırakılan ateş de çok fayda sağlar ama söz konusu taş ve ağaç içlerine bırakılan ateşten bir türlü yararlanamaz. Hatta kötü âlimlerin ilimlerinin kendilerine zarar verdiğini bile söyleyebilirim. Çünkü ilimleri sayesinde aleyhlerine deliller tamamlanmış olacaktır.
Semerkand | ⚘
sabah kahvaltısına eşlik edecek o alıntıyla seda sayan günaydınıııı
Böcekler mi üstündür, insanlar mı? Biz insanlar kendimizi tabiattaki en mükemmel varlık olarak kabul eder, dünyanın asıl sahibi olduğumuzu zannederiz. Oysa diğer canlılar bir yana insanlar böceklerle yaptığı savaştan bile galip çıkamamıştır. Bir kere böcekler, insanın ortaya çıkmasından milyonlarca yıl önce de dünyada yaşıyorlardı. O
Sayfa 69 - AykırıKitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.