"Sizi hayatta tutmak için gün yirmi dört saat, siz uyurken bile çırpınan milyarlarca varlığı ölüme mahkûm etmek? Olur mu hiç. kendisine hayat bahşedene cevabı bu mudur insanın"
Özgür Vural Hepsini okumak isteyenlere..
Aşk lafını ağzına almazdı Yakamoz. Nerede aşık görse garipser, aşk acısı gördü mü dayanamaz, gülerdi. Çok ketumdu, kimseye hiçbir şey söylemezdi. Bir kadının onu seveceğine inanmazdı, gerçek aşkın onu bulacağına ihtimal bile vermezdi. Sonra bir gün onu gördü, onu Papatyasını bakmaya kıyamadığı o narin çiçeğini
Ebû Abdurrahman Abdullah b. Mes'ûd radıyallahu anh dedi ki: Doğru sözlü ve doğru sözlü olduğu tasdik olunan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize şunu anlattı:
"Sizden her birinizin hilkati/ yaratılışı annesinin karnında kırk gün süreyle nutfe olarak bir araya getirilir. Sonra bunun kadar bir süre alaka (kan pıhtısı) olur. Sonra bunun kadar bir süre mudga (bir çiğnemlik et) olur. Sonra onа melek gönderilir, melek ona ruh üfler ve şu dört hususu yazmakla emrolunur: Rızkını, ecelini, amelini, bedbaht mı, mutlu mu olacağını. Kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah için, hiç şüphesiz sizden herhangi bir kimse cennet ehlinin ameliyle amel eder. Nihayet kendisiyle cennet arasında ancak bir arşın kalmışken, kitap (da yazılan kader) onun aleyhine ileri geçer ve o da cehennemliklerin ameliyle amel eder, böylelikle oraya girer. Ve hiç şüphesiz sizden herhangi bir kimse cehennemliklerin ameliyle amel eder. O kadar ki, kendisiyle cehennem arasında ancak bir arşınlık mesafe kalır da kitap onun hakkında ileriye geçer, o da cennet ehlinin ameliyle amel eder ve cennete girer." (Buhari, Müslim)
Filozoflar neşenizde ölçülü olun derler. Bense neşenizin dizginini bırakın diyorum. Birbirinize delice tutkun olun. Çılgınlıklar yapın. Filozoflar saçmalıyorlar. Felsefelerini gırtlaklarına sokmak isterdim. Hayatta güzel kokunun, gül goncasının, öten bülbüllerin, yeşil yaprakların, şafağın fazlası olur mu hiç? Fazla sevmek diye bir şey olabilir mi? Birbirinden hoşlanmanın fazlası olur mu? Estelle dikkat et, fazla güzelsin! Nemorin dikkat et, fazla yakışıklısın! Zırvalık! İnsanın büyülenmesinin, sevilmesinin, kendinden geçmesinin fazlası olur mu? Yaşamanın fazlası olur mu? Mutluluğun fazlası olur mu? Neşenizde ölçülü olun. Hadi canım! Kahrolsun filozoflar!
Şimdi bu belâ ki çâre müşkil
Bîmâr zaîf ü derd kaatil
Besbellü ki derd-i Aşk'dır bû
Bir râh-neverd-i Aşk'dır bû
Mahbûb deyince oldı hâmûş
Aşk adını eylemiş ferâmûş
Bir nesne mi var ki olâ mübhem
Aşk olmasa hiç olur mı bû gam
Liykin buna tesliyet gerekdir
Bû gonceye terbiyet gerekdir
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Şimdi bu, öyle bir belâ ki çâresini bulmak zor. Hasta zayıf, dertse öldürücü.
Besbelli ki bu dert, aşk derdi. Bu çocuk, aşk yoluna girmiş, yol alıp gitmede.
Sevgili der demez sustu; Aşk adını bile unutmuş.
Bir nesne var mı ki gizli kalsın; aşk olmasa bu gam olur mu hiç?
Fakat bunu tesellî gerek; bu gonceyi yetiştirip geliştirmeli.
Hak tevfik verip kıldı inâyet
Aşıklar saf tuttu meydânımıza
Mürşid-i kâmilden aldık inâbet
Aşıklar saf tuttu meydânımıza
İhyâ oldu mürdeler nefhamız ile
Sırrımız gelmiyor kalemle dile
Aşık-ı Hak olan meydâna gele