Kitap ve yazar hakkında genel değerlendirme(Dil, üslup, içerik):
Kitaba önce bir üstten bakacak olursak;
Dili ağır ve anlaşılmaz değil, kendi kulvarındaki kitapların/yazarların aksine ‘’En
çok yabancı kelime kullanan, en çok bilendir’’ yaftasına esir olmadan gayet sade ve
akıcı yazılmış. Yani tıp terminolojisine boğulmamış ve bu da bizim gibi
1-2 gün önce kardeşim bu kuşu bulup bize balkondan verdi. Gözleri ve sırt kısmı dışında her yeri ağda gibi bir yapışkana bulaşmıştı.
Görünce şaşırdım ve korktum: tutarken ya zarar verirsem veya ani hareket yapar da korkup ya istemeden bırakırsam vs. diye ama yanimdakilere bakınca benim tutmam gerektiğini anladım ve dikkatli ama seri bir şekilde
Olmuyor dostum olmuyor hâla düşüncelerimdesin herşeye rağmen.
Birşeyler var beni sana iten,bir kuvvet var ısrarla beni sana yönlendiren.
Ruhunun ipleri sarmış gibi ruhumu.
Rüyalarımda hüküm sürüyorsun geceleri.
Gündüzleri ışık gibi her bir yanımda.
Şimdi ben nerden nasıl başlasam bilemiyorum.
Haklı olduğum çok zamanlar vardı.
Haklı olduğun
Merhaba Sevgili Arkadaşlar,
Bir grup arkadaşla giriştiğimiz dil çalışmalarına giriş mahiyetinde olacak yazı serisinin en önemli ayaklarından biri olan İngilizce Öğrenme yazısını kaleme alma sebebim, dil yazılarımızı takip edecek arkadaşlara nereden başlamaları gerektiği konusunda bilgi edindirmektir. Oluşan dil havzasında öğreneceğimiz dillerin
17 Numara - Katliam | Kitap Yorumu
•
Selamlarrr! Bugün size kötü karakterlerin hüküm sürdüğü o kitap yorumuyla geldim diyebilirim! Kötü karakterler derken neyden bahsediyorum merak ediyorsanız sizi bu yoruma alabilirim! Yazarın kalemini ilk defa bu kitapta okudum ve gerek olayları aktarması gerek karakterlerin iç dünyasını göstermesi olsun bence
Bitti.
Sanki kitap değil de hayat bitmiş,
Çevirdiklerim sayfa değil de hayatın günleriymiş gibi...
Gitti.
Giderken beni bıraktı geride. En son Martin'in ardından böyle bakakalmıştım. Oysa ne diyordu rahmetli Erdal Tosun, "Vedalaşmak asıl kalana değil, gidene koyar." Öyle olmadı işte. En çok bana koydu bu gidişler. Varlıklarından
Herkese Merhaba,
Çok büyük bir hatanın içinden çıktım. Bu hata bu seriyi okumam oldu. Neresinden tutsam elimde kalıyor.Kendime işkence etmeyi çok severim ama bu benimde boyumu aşıyor. Aksiyonu- fantastiğide kurtarmadı yani, şuanlık seriye devam etmeyeceğim bilmiyorum. Yoksa aşırı iyi bir kurguya sahipti. Benim takıldıklarımlarıma coğu insan
22 Şubat 1962: Türkçü Gençler Atsız İçin Telaşlanıyor: 27 Mayıs ihtilali ve 13 Kasım tasfiyesinden sonra ordu içindeki dalgalanmalar devam etmişti. Silahlı Kuvvetler Birliği adı altında bir cunta kurulmuş ve cunta Millî Birlik Komitesi üzerinde baskı uygulamaya başlamıştı. 15 Ekim 1961 seçimlerinin sonuçlarından memnun olmayan bazı general ve
"Bu hayata dair hiçbir şey bana asla anlamlı gelmeyecek olsa da elimde değil, paranın üstünü alıyor ve bozuklukların hatalarımızın bedelini ödemeye yeteceğini ümit ediyorum."
bir türlü yorum giremedim bu kitaba. bence livanelinin okuduğum diğer kitaplarından daha iyi değildi, yine de dili ve olay şeması çok akıcıydı ve okuma hevesimi geri kazandırdı. farklı noktaları birleştirebilmesi ve bunu hem politik hem toplumsal hem de tarihi açıdan yansıtabilmesi sanırım zülfü livanelini en sevdiğim türk yazar yapıyor. özellikle
Bunun üzerine, neden bilmiyorum, içimde bir şey patladı. Gırtlağım yırtılırcasına haykırmaya başladım, ona sövdüm, duasını istemediğimi söyledim. Cüppesinin yakasına yapışmıştım. Kalbimin derinliklerinden kabarıp taşan ne varsa, sevinç ve öfkeyle karışık bütün duygularımı dalgalar halinde onun üzerine boca ettim. Söylediklerinden ne kadar da emin
Aşk lafını ağzına almazdı Yakamoz. Nerede aşık görse garipser, aşk acısı gördü mü dayanamaz, gülerdi. Çok ketumdu, kimseye hiçbir şey söylemezdi. Bir kadının onu seveceğine inanmazdı, gerçek aşkın onu bulacağına ihtimal bile vermezdi. Sonra bir gün onu gördü, onu Papatyasını bakmaya kıyamadığı o narin çiçeğini hayatında hiç böyle hissetmemişti.
XIX İLKGENÇLİK
İlkgençlik yıllarımda sürekli düşünmekten, hayal etmekten hoşlandığım şeylerin neler olduğunu söylesem, sanırım kimse inanmaz bana. Çünkü bunlar ne yaşıma ne de toplumsal durumuma uygun şeylerdi. Ama kanımca insanın toplumsal konumuyla ahlaki konumu arasındaki birbirini tutmazlık, gerçekliğin en şaşmaz belirtisidir.
Kendi içime
"Üstüme kar yağıyor.
Üşümüyorum, üşümek elimde değil
Hiçbir şey elimde değil
Sevmek istiyorum, sevemiyorum
Çarpıyor birbirine kalbimin kapıları
Gülmek istiyorum, gülemiyorum
Öne geçiyor acılarımın çizgileri."
.***
Edip Cansever