141 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 107 days
Hicret... Yeni bir toplumun inşâsı. Peygamberlerin ortak sünneti. Mâruz kalınan zulümler benzer, gösterilen tepkiler müşterek. "Hicretin bakıyyesi, hicranlı duygular..." Mekke, Nice hicranlı gönüller uğurladı Medine'ye. Medine, Ne güzel bağrına bastı kendine sığınan o hicranlı gönülleri. Bir menzile doğru yol alınırken müşterek
Hicret
HicretCahit Külekçi · Endülüs Yayınları · 201815 okunma
10/10 puan verdi
·
Liked
Bunun için Müslüman,hadis kelimesini imanın gereği olarak dinler,'hadismiş'demez, Resulullah'a hicret etmek gibi bir şey'der.Medine'ye gidemeden yüreği medineleşmiş Müslüman bu Müslümandır.Ona o zaman her yer Medine olur.TıpkıResulullah'ı görmediği halde Resulullah'ın onu görmek istediği bir adam olmaya hak kazanan Üveysi'l Karni'de olduğu gibi. Bu sebeple kardeşlerim ,sünnetdemek,Resullulah'ın hadisi demek,bizim için şu fani dünyaya baktığımız pencere demektir.Ebubekir'in mağarada gördüğünü görmek demektir. Resulullahsallallahu aleyhi ve sellemin yanında kılıç kullanarak şehit olmak için mücadele eden Müslüman gibi bende herhengi bir sünnete sarılırken kendimi Hamza ile buluşacağı eylemi gerçekleştiren bir Müslüman? olarak görebiliyorsam ideali büyük bir Müslümanım demektir. Bugün Resulullahsallallahu aleyhi ve sellemin mübarek vücudu,peşinden gidilen bir vücut olarak aramızda olmasa da,onun mübarek sünneti bağrımızda olduğu sürece, beğenmek beğenmemek,şartlarınıbelirlemek,sıcak-soğuk gibi bir tercih yapmadan buradayım ya Resulullah!' diyebiliyorsak Ebubekir'in tavrıyla özdeşleşmiş bir tavırda bulunduğumuz için inşallah cennetide on binlerce sahabi ile beraber paylaşacağız."
Şehzadebaşı Sohbetleri
Şehzadebaşı SohbetleriNureddin Yıldız · Tahlil Yayınları · 2015136 okunma
Reklam
Onlardan önce yurda konmuş ve imana sarılmış olanlar, kendilerine hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa bile, ötekileri kendi nefslerine tercih ederler. Nefsinin cimriliğinden/doymazlığından korunanlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.Haşr/9
Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yeniden hicret etmek isteseydi bizim beldeyi tercih eder miydi?
Sayfa 23
İlgililerinee :)
İTTİHAT VE TERAKKİ LİDERLERİNİN YURTDIŞINA KAÇIŞLARI VE BUNUN İSTANBUL BASININDAKİ YANKILARI Birinci Dünya Savaşı yenilgisi, İttihat ve Terakki’nin yenilgisiydi. Talat Paşa kabinesinin istifası ile birlikte iktidarı bırakmak zorunda kalan İttihatçılar bir çeşit panik içinde kalmışlardı. Son kongreyle Teceddüt Fırkası’na dönüşüm, ağır
ÎSÂR NEDİR ?
Îsâr : Peygamberimizin en temel ahlaki yönlerinden birisi olan îsâr, kendi ihtiyâcı olsa bile, zarar ve sıkıntılara katlanarak başkasını kendine tercih etmek, başkasının ihtiyâcını kendi ihtiyâcından önce düşünmektir. Kerem ve ihsân sâhiplerinin âdeti, îsârda bulunmaktır. Îsârın en güzel örneklerini Resûlullah, daha sonra da onun mübârek sohbetinde yetişen Ensâr ve Muhâcirler göstermiştir. Âyet-i kerîmelerde ve hadîs-i şerîflerde onların bu güzel vasıfları dile getirilmektedir. Cenâb-ı Hakk bu hususta şöyle buyurur: “Muhâcirlerden önce (Medîne’yi) yurt edinen ve îmâna sarılan Ensâr, kendilerine hicret edenleri severler. Onlara verilen şeylerden ötürü gönüllerinde bir sıkıntı ve rahatsızlık duymazlar. İhtiyaç içinde kıvransalar dahî, mümin kardeşlerini kendi nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, gerçekten felâha erenler işte onlardır.” (el-Haşr 59/9)
Reklam
426 syf.
·
Not rated
İslamın ilk şartı kelime-i şehadet olduğunu biliriz. "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü" diyoruz. Bu cümlenin ikinci kısmında Muhammet'in onun kulu ve elçisi olduğuna inandığımızı söyleriz. İşte bu kitap o insanın, Peygamber efendimiz Hz. Muhammet(sav)’in hayatını anlatan bir siyer kitabı. Onu bize
Alemlere Rahmet Muhammed Resulullah (S.A.V)
Alemlere Rahmet Muhammed Resulullah (S.A.V)M. Şerafeddin Kalay · Semerkand Yayınları · 2017222 okunma
İnternet Çağında Hicret
Bir flama açıp "ben hicret ediyorum" demek gerekli değildir. Bu asırda şu teknoloji çağında, şu medyanın ceplere girdiği çağda hicret, üç şeydir. Bu üç şeyi beceren, hicretin özünü yakalamıştır. Ebubelirler de -Allah onlardan razı olsun- esasen bu üç şeyi gerçekleştirmişlerdi. Birincisi; bir yer Allah'a isyan edilen yerse, yani
İbni Abbas (Allah Onlardan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Ömer ibni Hattab (Allah Ondan razı olsun) Şam'a doğru yola çıktı. Serg denilen yere varınca o bölge valisi olan Ebu Ubeyde ibni Cerrah ile bazı askeri komutanlar Hz. Ömer'i karşıladılar ve Şam'da bulaşıcı hastalık veba hastalığının başgösterdiğini haber verdiler. İbni Abbas sözüne
Sayfa 840Kitabı okudu
Sadece Mü'minler Kardeştir :
Allah (cc) buyuruyor ki: - «Muhacirlerden önce Medine'yi yurd ve iman barınağı edinenler, yurtlarına hicret edenleri severler. Muhacirlere verilen mallardan dolayı içlerinde bir ihtiyaç duygusu meydana gelmez. Mallarına düş­kün olsalar bile yine de muhacirleri kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden kendini korursa, işte kurtuluşa erenler onlardır. Onların arkasından gelenler de «Ey Rabb'imiz! Bizi ve bizden önceki mü'minleri affeyle, müminlere karşı içimizde bir leke, bir çekemezlik duygusu barındırma, ey Rabb'imiz, hiç şüphesiz sen esirgeyicisin, rahimsin.»( 3)
Sayfa 94 - Hicret Yayınları - *(3)Kur'an-ı Kerim/Haşr Sûresi 9-10.
Reklam
Yoldaş Ebû Bekir...✿
Sahi şu Ebu Bekir ne güzel bir yoldaştı. Akşam karanlığında gülümle buluşup bu mağaraya gelirken bazen önünde, bazen ardında yürüyor, aklınca onu korumaya çalışıyordu. Ayın parladığı bir geceydi ve uzaklardaki karaltıları kıpırdıyormuş gibi hissettiği, kayaların gölgelerinden bile tedirgin olduğu belliydi. "Ya ona bir şey olursa;" diyordu içinden "bunca mümin içinden beni yoldaş seçmişken, ya onu koruyamazsam!" Oysa ne kadar istemişti onunla birlikte hicret etmeyi. Müslümanlar Yesrib yollarına döküldükçe beklemesinin bir sebebi vardı, belki bir umut ile yoldaşlığa kendisini seçeceğini düşünüp durmuş, "Ali varken beni neden tercih etsin!" zehabına bile kapılmıştı. Anlamalıydı, Yesrib' e gitmek için izin istediğinde "Sabret aziz dostum" deyişinden ve "azıcık sabret, belki Allah sana bir yol arkadaşı ihsan eder" diye ilave etmesinden anlamalıydı. Bereket versin her şey yolunda gidiyordu; gülümün tabanlarındaki yarıkların kanamasından başka. Yollardaki keskin taşların eseri...
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 17 days
Dünyanın En Güzel Şiirine...
Vâreden’in adıyla insanlığa inen Nûr Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından Rahmet vadilerinden boşanır âb-ı hayat En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat Ne güzel bir giriş, dünyaya ne güzel bir geliş... Toprağı kirlerinden arındıran o Yağmur için, rahmet vadilerinin
Yağmur
YağmurNurullah Genç · Timaş Yayınları · 20192,408 okunma
"Onlardan (Muhacirlerden) önce o yurda yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar (Ensar), hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile, onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir."
(Haşr Sûresi, 9)Kitabı okudu
İnsan kayıpları konusundaki bu bilgi eksikliğine karşın, 93 Harbi'nin Kürt toplumunu ekonomik ve sosyal anlamda derin bir krize sürüklediği hususunda neredeyse tam bir mutabakat vardır. Sosyo-ekonomik anlamda 93 Harbi'nden en doğrudan etkilenen bölgelerin başında Kürdistan gelmiştir. Devlet savaştan yaklaşık iki yıl önce savaş hazırlıklarına başlamış, vergiler neredeyse iki katına çıkarılmış ve bölgenin üretici güçleri savaşta devletin hizmetine alınmışlardır. Osmanlı yönetiminin savaşı sürdürebilmek için emlak, arazi ve ağnam vergilerini arttırması ise zaten zor durumda olan Kürt halkının durumu daha da zorlaştırmış, göçebe Kürtlerin bir kısmı ağır vergiden kaçmak için Rus topraklarına, bir kısım Kürt köylüsü ise şehirlere hicret etmeyi tercih etmişlerdir. Etkileri henüz başlamadan önce görülen 93 Harbi başlar başlamaz bölgedeki Kürtler Osmanlı devletine insan gücü, maddi katkı ve gıda ürünleri sağlamaya zorlanmışlardır. Savaşın başlaması ile birlikte bölgede ekonomik hayat felce uğramış, Osmanlı kuvvetlerinin maişetini temin etmek ve askerlerin bir kısmını evlerinde ağırlamak zorunda kalan ve üstüne bir de orduya asker vermeye zorlanan Kürtler savaş sırasında ve sonrasında ağır bedeller ödemişlerdir. Savaş sırasında bölgede yetiştirilen zahirenin büyük kısmına ordu tarafından el konulması halkı zor durumda birakmıştır.
Sayfa 73 - NûbiharKitabı okudu
344 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.