İlk cilt, 1942-43 yıllarında geçiyor. Alman ordularının doğuya ilerlemesi ile Türkiye’de de korkulu bekleyiş başlamıştır. Savaşa fiilen girmemek için uğraşan İnönü, Alman yanlısı olarak tanınan Şükrü Saracoğlu’nu başbakanlığa atamıştır. Bir önceki başbakan Refik Saydam’ın da ani ölümü şüpheli olarak belirtilmiş romanda. Devletin bazı üst kademeleri ve MAH (eski MİT) üyeleri ile bazı iş adamaları arasında Almanya taraftarlığı içinde, fikir ve ticari ilişkileri olduklarını okuyoruz. Diğer yanda ise bu kesimin komünist olarak suçlayacakları Hasan Ali Yücel gibi devlet adamları da bulunmaktadır. Kitabın 1. cildi bu tarihi altyapı üzerinde ilerliyor. Böyle bir ortamda faşizme karşı mücadele etmek isteyen bir avuç genç TKP’yi aramaktadır. (1921'de Bakü'den Anadolu'ya gelen M.Suphi ile birlikte 15'lerin öldürülmesi sonucu TKP üyeleri 1946'da çok partili sisteme kadar illegal faaliyet göstermek zorunda kalıyorlar.)
Baş kahramanımız Turgut ve yakın arkadaşı Halil ile başlayan kişilere sayfalar ilerledikçe başka isimler de ekleniyor. Okuyacak arkadaşlara önerim bir kağıda kişileri yazmaları. Böylece belli bir süreye kadar kim kimdi? derdi sizi yormuyor. Zaten 20 kadar kişi var. Bir de Şefik Hüsnü, Nazım Hikmet, Hikmet Kıvılcımlı, Reşat Fuat, Zeki Baştımar, Mihri Belli, Halide Adıvar, Peyami Safa gibi gerçek kişiler var. Halide ve Adnan Adıvar’lara hafif belden aşağı vuruşların yanında Peyami Safa ve Nihal Atsız’a daha ağır ithamlar bulunuyor. Sayfa sayısına rağmen hızlı okunuyor. Tavsiye ederim.
Türkiye'de toplumsal hareketin alttan gelen (köylü) hareketin etkisiz olması Osmanlı Devleti döneminde veya Türkiye Cumhuriyeti döneminde devleti yöneten etki(iktidarı) siyasi olarak takip bir
İkinci Kuvayı Milliyeciler’
Türkiye sosyalist hareketinin en önemlisi teorisyenlerinden Vatan Partisi Kurucusu Hikmet Kıvılcımlı, 27 Mayıs’çılara “İkinci Kuvayı Milliyeciler” demişti.
aşağıda halk yığınları: "İstemiyorum"u, yukarıdaki idareci egemen sınıflar da: "Beceremiyorum, yapamıyorum" dedikleri zaman, artık birikim konağı
toplumda bitmiş, devrim aşamasının atlama konağına gelinmiş olduğu kabul edilir.