Hazel E

...yeşil bir dere ve yeşil ağaçlar görür, ruhunun renk değiştiğini hissederdi. Bu dünya konuşsaydı acaba ne derdi?
Sayfa 50
Reklam
Neden insan böyleydi? Ancak musibet karşısında kendinden üstün sandığı bazı kuvvetlere sığınıyordu.
Sayfa 103Kitabı okudu
Kaderden şikayet edemeyeceğine göre, kaderi mi şikayet edecekti. Kaderi yazana mı? Kimi kime şikayet edecekti?

Reader Follow Recommendations

See All
Yaşamın vahşi, ilkel gerçeklerine ancak yıllar süren bir savaşımın sonunda varabildim. Çünkü insanlar Yaşamın yalın ama çirkin ve güçlü olan gerçeklerine birkaç yıl içinde varamazlar pek. Gerçeğe ulaşmak, artık ölümden korkmak demektir. Her ikisiyle de yüz yüze gelmek büyük bir cesaret gerektirdiğinden, ölümle gerçek birbirlerine benzer. Gerçekler se insanı öldürdüğü için, ölüm gibidir.
Sayfa 105Kitabı okudu
Hiçbir şey istemiyor, Hiçbir şey ummuyordum. Hiçbir şeyden korkmuyordum. Bu yüzden özgürdüm. Çünkü yaşamımız boyunca bizi köleleştiren isteklerimiz, umutlarımız, korkularımızdır. Özgürlüğüm onları öfkelendiriyordu. Hala istediğim, hala korktuğum ya da hala özlediğim bir sey kalmış olması hoşlarına giderdi. O zaman beni bir kez daha köleleştirebilirlerdi
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Bileklerime kelepçe takıp hapse tıktılar. Cezaevinde, pencereleriyle kapısı hep kapalı duran bir odaya koydular beni. Benden neden bu kadar korktuklarını biliyordum. Çirkin gerçekliklerinin maskesini çekip almış, onların gerçek yüzünü ortaya koymuş tek kadındım. İnsan öldürdüğüm için değil -her gün binlerce insan öldürülüyordu- varlığım onları korkuttuğu için beni ölüme mahkum etmişlerdi.
Sayfa 103Kitabı okudu
"Annem suçlu değildi. Hiçbir kadın suçlu olamaz. Suçlu olmak için erkek olmak gerekir." "Hele bak , neler söylüyorsun sen?" "Topunuzun birden suçlu olduğunu söylüyorum: babalar, amcalar, kocalar, pezevenkler, avukatlar, doktorlar, gazeteciler, her meslekten bütün erkekler." "Vahşi ve tehlikeli bir kadınsın sen." "Ben gerçeği söylüyorum. Gerçek Vahşi ve tehlikelidir."
Sayfa 103Kitabı okudu
Çevremdeki her şey bana huzur veriyor gibiydi; yüzümü okşayan hafif esinti; boş sokaklarla, kapalı kapılar ve pencereler, insanlar tarafından dışlanma, aynı zamanda onları dışyalabilme duygusu; her şeye, yeryüzüne, gökyüzüne hatta ağaçlara bile yabancılaşma. Ait olmadığı büyülü bir dünyada yürüyen bir kadın gibiydim.
Aşkta her şeyimi vermiştim; yeteneklerini, çabamı, duygularımı, en derin duygularımı... Bir azize gibi, bedelini hiç hesaplamadan elimde avucumda ne varsa hepsini vermiştim. Tek bir şey dışında hiçbir şey istememiştim, hicbir şey: aşkın korumasına sığınmak. Kendimi yeniden bulmak, yitirdiğim benliğimi yeniden kazanmak. Küçük görülmeyen, aşağılanmayan,tersine saygın ve üstün tutulan, duyarak yaşayan bir insan olmak
'Yurtseverlik' sözcüğünü her andıklarında, aslında Allah'tan korkmadıklarını, kafalarındaki yurtseverlik kavramının yoksulun, zenginin toprağını, onların kendi topraklarını savunmak için ölmesi gerektiği anlamına geldiğini hemen anlardım, çünkü yoksulun toprağı yoktu.
Reklam
Küçük ve çirkin odamda sallanırken en büyük düşüm, açık denizin kıyısında ihtişamlı ve aynı zamanda sanatla dolu bir evde çalışan insanların gündelik hayatındaki bayağılığın kirli pencelerini uzatamadığı gölgeli, ağaçlıklı yollarla çevrili huzur dolu bir yerde yalnız olmaktı
Her şey olması gerektiği gibi olmuştu; çünkü bazı insanlar dünyaya aşk için gelmezler, kavuşmanın acı verici mutluluklarını taşıyamayacak kadar zayıf oldukları için onlarda sadece beklentinin kutsal ürpertisi vardır.
İnsan her şeyi unutarak yaşayabilirdi ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı.
Sayfa 305Kitabı okudu
İnsan hiçbir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor.
Sayfa 262Kitabı okudu
Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar. Ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz.
Sayfa 236Kitabı okudu
207 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.