Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1968 Sovyetleri Genel İzlenim
Sovyetler dünyasından bende kalan izlenim, Sovyet uygarlığının toplumun yararına bir uygar­lık olduğudur. Kaç yüz milyon kişi yaşıyorsa hepsinin belirli bir çizginin, bir yaşama düzeninin üstünde olma­sıdır. Sovyet uygarlık ülküsü, Türkmen’den, Ukrayna’lıya, Çukot’tan Başkırt’a dek... Açlığı, yoksulluğu yenmektir baş amaç. Bizim anladığımız özgürlükler ondan sonra gelir. Önce herkes doyacak, giyecek, okuyacak, «insan» olacak. Batı dünyasının özgürlükleri daha sonra ge­lecek. Ya da gelmeyecek! İlk göze çarpan bir başka özel­liği de belirtmek isterim. Savaştan tiksinti, barışa öz­lem. Sovyet halkında, aydınlarında elle tutulurcasına gö­rülen bir nitelik bu. Barış için yaşamak, ama ülküleri için gerekirse savaşmak...
Sayfa 174Kitabı okudu
Zekeriya Sertel
Moskova otelinde Zekeriya Sertel’in odası. Sertel’lerden biri kaldı şimdi. Sabiha Sertel bu dünyadan göç­tü. Geriye yaşı seksene yaklaşmış bir eş bırakarak... Ze­keriya Sertel’i daha önce hiç görmemiştim. Oysa yazıla­rını okurdum, beğenirdim de. 1944 - 45 yıllarında demok­rasi eyleminin ön safında yer almışlardı «Tan» gaze­tesiyle. Sonra bir 4 Aralık günü basımevleri yıkıldı, so­kaklarda «Kahrolsun Sertel’ler» bağrışmaları çınladı. «Kalkın ey ehli vatan» diye yazmıştı Yalçın, ehli vatan da ayağa kalkmıştı. 4 Aralık 1945’i hatırladım birden. Sertel’lerin o günlerdeki yazıları iktidar partisini çok kız­dırıyordu. Bugün gazetelerde çıkan yazılar, yayınlanan kitaplar yanında o günkü yazılar pek çocukça kalır el­bet. Ne var ki yirmi üç yıldan bu yana köprülerin al­tından öyle çok su aktı ki... Sertel’ler Türkiye’de yaşa­yamaz oldu. Paris’e sonra da Bakû’ya gittiler. Gidiş o gidiş. Alın yazısına inananlar için iş kolay, «yazgısı böyleymiş» derler geçerler. Ama!... 80 Yaşında Bir Yazar Zekeriya Sertel ufalmış, elbette ki yaşlanmış, ama zekâsı, bilgisi, kültürü ile gerçek bir aydın. Aylarca ön­ce Türkiye’ye dönmek için pasaport istemiş elçiliğimizden. Aylar geçmiş yanıt çıkmamış. Bıkmış gurbetlerde dolaşmaktan, yurduna, evine dönmek istiyor. Bir suçu varsa verir hesabını. Türk olarak yurduna dönmek en doğal hakkı.
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
Bizde de öyle))
Bakıyorum programa Bolşoy tiyatrosu «Kuğu Gölü»nü oynuyor. Hem de Kongereler Sarayında. Altı bin kişilik bir salon. Ama yer bulmak zor.
646 Kağıt Turna
Sadako Sasaki... Hiroşimalı binlerce küçük kızdan biri. 1945’de iki yaşındaymış. Yaralanmamış, hastalanmamış. Okuluna gidiyormuş güzel güzel. Yıllar geçmiş. Sadako, kentinin her gün biraz daha düzeldiğini, yeni yapılar yapıldığını görmüş. On iki yaşındayken birden hastalanmış. Radyasyonun vücudda yarattığı onulmaz bir hastalıkmış bu. Doktorlar, uzmanlar incelemişler, kurtu­luş olmadığını, anlamışlar. On ikisindeki Sadako ölecek!.. Kendi de biliyor bunu! Ama bir Japon geleneğine göre kâğıttan bir turna kuşu yapan kişinin dileği muhakkak gerçekleşir! Sadako’ya oyalanması için bu inancı veriyor çevresi. Mektuplar alıyor bu konuda. Sadako, hasta yatağında başlıyor kâğıttan turnalar yapmaya. Çok uğ­raştım ben yapamadım o kuşları. Bir iki üç katlıyorsun, kıvırıyorsun, derken bir turna çıkıyor ortaya. Sadako gün­lerce uğraşmış, yüz, iki yüz, beş yüz, altı yüz, tam altı yüz kırkaltı kâğıt turna yapmış, Onlar birbirine de bağ­lanıyor ince ipliklerle, metrelerce uzayan bir kuş dizisi çıkıyor ortaya. Sadako Sasaki bin turnayı tamamlayama­mış. Bin turnayı yapabilseydi, kurtulacak mıydı ölüm­den? Kimbilir?
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.