Sıradakiler onu görünce bağırmaya başladılar: 'Hola Don Faustino. Ama dikkat et de kusayım deme sakın.'
'Kulak ver bana Don Faustino. Uçurumun dibinde fıstık gibi kızlar var.'
'Don Faustino. Bir dakika bekle de öbüründen daha büyük bir boğa getirelim.'
Biri de şöyle bağırdı: 'Sen benim diyeceğime kulak ver Don Faustino. Hiç ölümden söz edildiğini duymuş muydun?'
Don Faustino orada duruyor, yürekli havası atıyordu hala. Öbürlerine kendisinin çıkacağını söyleten güdünün etkisi altındaydı daha. Boğa güreşine katılacağını söyleten güdünün aynısıydı bu. Onu amatör bir matador olabileceğine inandıran, bu umudu yaratan güdünün aynısı. Şimdi Don Ricardo örneğinin etkisi altında kalmış, orada hem yakışıklı, hem yürekli, hem de yüzünü küçümseyici biçimde buruşturarak duruyordu. Ama konuşamıyordu ne yazık ki...
Sıradan biri, 'Haydi Don Faustino!' diye seslendi. 'Gel, Don Faustino! Boğaların en büyüğü burada.'