Güzelliğinin farkına vardığında elinde belli belirsiz bir silah olduğunu hafifçe sezinleyerek kendini iyi hissetmişti. Çocuklar nasıl bıçakla oynayıp kendilerini yaralarlarsa, kadınlar da güzellikleriyle oynayarak kendilerini yaralarlar.
Onda kendiliğinden gelişen mütevazı ve gerçek bir zekanın gizli zenginliği, belagati vardı. İyiliğine renk katmaya yetecek kadar sert kalmayı da başarmıştı; düşünceleri katı, yüreği yumuşaktı.
Bu şehirde, bu saatte, buraya çok da uzak olmayan başka bir sarayda, aynı şekilde bütün kapılarında muhafızları olan bir adam var; halkın içinde senin gibi biricik bir adam, şu farkla: sen ne kadar aşağıdaysan o da o kadar yukarıda.
...terk ettiğim, diğer insanların hâlâ devam ettikleri bu sade ve sakin hayatı yalnızca uzaktan, bir uçurumun yarıklarının arasından görebiliyorum artık.