Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir eleştiri sadedinde kendisine yöneltilen; "Ayetullah Humeyni İran'da devrim yapmayı başardı. Sen neden Pakistan'da devrim yapmayı başaramadın?" sorusuna nazik bir edayla şu cevabı vermiştir: "Ben Allah'ın indinde gündelik bir işçiyim. İşimin karşılığını da gündelik olarak yetirmem gereken işleri yapmak, karşılığında da malum karşılığını almak. Binanın inşasına, şeklinin nasıl olacağına, ne zaman tamamlanacağına karışmak benim üzerime vazifem değil. Ya da tamamlanacak mı tamamlanmayacak mı karışmam. O benden nerede, nasıl ve ne zaman çalışmamı isterse öyle ihlâsla görevimi yerine getiririm. Yoksa işin sonunun nereye varacağı benim görevim olmadığı gibi, beni ilgilendirmez de. Bu, davet sahibinin işidir, işçinin değil."
Alpler bana 700 lira borç verdi bugün İsrail kaç mermi yapabilir bu parayla? Tarık Ali'nin Muhammed İkbal için söyledikleri doğru mu? Frengiden öldü diyor Lahor pavyonlarında. İşte 90'larda böyle şeyler düşündük biz sevgilim Düşündük şiir yazınca temizlenir ülkemiz. Şimdi İkbal cennette,Tarık Ali İngiliz Merminin de biliyorsun,bini bir para Ve diyelim ki Humeyni'yi de seviyorum Jack Daniel'ı da Diyelim ki ev kirasından muaftır bütün şehir Diyelim ki zalimler de centilmen olabilirler... Bana duyduğun sevgiyi azımsasana!
Reklam
İran-Irak Savaşı'nda Meddahlar
Savaş döneminde Kasım Süleymani'nin komutasındaki 41. Sarallah Tümeni'nde meddahlık görevi yapan Mehdî Sedefi, meddahların savaştaki rollerini şu şekilde ifade etmiştir: "Ehl-i Beyt'in musibetlerini zikretmek hedefe ulaşmak konusunda yardımcı oluyordu. Meddahlar Kutsal Savunma yıllarında önemli rol oynayarak cepheye giden gençler üzerinde Rabbanî bir motivasyon oluşturdular. İmam Humeyni, propaganda silahı savaş silahından daha çok kazandırır diyerek biz meddahlara cephe hattında çalışmamızı ve savaşçıları motive etmemizi emretti. Savaş silahından daha etkili olma durumunu bizzat tecrübe ettik."
Amerikalıların “Nuke, İran!” “İran’a nükleer bomba!” gibi yürekten teşvikine karşın askeri müdahaleden kaçınması, dünyanın en güçlü devleti olup olmadıkları hususunda kuşkular doğurdu. İran, Arap-İsrail çatışması gibi, petrol gibi, yetmişli yılların altüst edici sorunlarının odak noktası haline geldi. Amerikalılarla Müslüman dünya arasındaki ilişkilerin sembolü oldu. “Allahü Ekber” zikri, Amerikan nefreti ya da “medeniyet düşmanlığı”; “Ayetullah” lakabı, “uydurma bir yirminci yüzyıl unvanı”; “Muhammedizm”, Mekke, çarşaf, Sünni, Şii, molla ve Humeyni, neşeli, sağlıklı, küçücük burunlu, pırıl pırıl saçlı Amerikan çocuklarını yok etmeye yönelik bir gelişmenin göstergeleri; televizyon ekranlarında hemen her gece boy gösteren, “kendi kendilerini kırbaçlayan sapık delikanlılar”, dünyanın son medeniyetini tehdit eden Müslümanlar olarak dehşet saldılar.
"Kudüs günü, yalnızca Filistinlilerin değil bütün ezilen halkların şahlanış günüdür. Bu günde bütün Müslümanlar, Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimizin kurtuluşu için başkaldırmalıdır. İsrail yalnızca Kudüs'ün değil bütün insanlığın ve insanların düşmanıdır. Bu yüzden Kudüs günü, yalnızca Müslümanların günü değildir. Bütün dünyada yâd edilmelidir." Humeyni
Bugün İngiliz- Yahudi medeniyeti ve emperyalizmi Israili korumaya almış vaziyette. İsrailin çevresini temizliyorlar. Irak'ın, Suriye ile Libya'nın çöküşü, Mısırın elden çıkışı bunun örnekleridir. Bu bölgenin en güçlü ülkesi olmamızdan, Müslümanlığa vurgu yapmasından ötürü de bugünkü iktidar tehlikeli görünüyor. Yoksa medeniyet meselesi hala ortada olsa bile çok zayıfladı. Esas gerekçe israildir. İran'a yapılan baskının sebebi de bu, yoksa medeniyet yüzünden değil. İran'daki iktidarı ortadan kaldırıp yeniden kendi buyruğumuzda bize yakın birini getirirsek, israil rahatlıkla at oynatabilecek düşüncesindeler. Humeyni bir ara bir İslam medeniyeti harlatma unsuru olabilir gibi bazı düşünceler uyandırmış olsa da, ölümünden sonra İran bunu tamamıyla bıraktı, yeniden Farscılığa yöneldi, o eski şii hastalığına döndü.
Reklam
"Büyük sömürge devletlerinin tek gayesi Filistin'i işgal edecek bir İsrail devleti yaratmak değil İsrail'i cesaretlendirerek Arap Devletlerini bu yolla kontrol altında tutmaktı. Humeyni
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
"Imam Humeyni, propaganda silahı savaş silahından daha çok kazandırır diyerek biz meddahlara cephe hattında çalışmamızı ve savaşçıları motive etmemizi emretti."
Eğer bir kişi İslam devleti ve onun kurulması hakkında konuşmak istiyorsa takiye yapmak zorundadır.” Humeyni tam da bunu yapmıştır. Devrim öncesinde Velayet-i Fakih’i gündeme getirmemiştir. Şah’ın devrilmesinden sonra İslam cumhuriyetini onaylayan 1979 referandumu sırasında da bu kavram tartışılmamıştır. Hatta oylamadan sonra, Başbakan Bazergan başkanlığında hazırlanan anayasa taslağında da sözü edilmemiş, ancak taslak anayasa yeniden gözden geçirilirken artık siyasi gücü eline geçirmiş bulunan Humeyni yanlılarınca, temeline Velayet-i Fakih konularak değiştirilmiş ve anayasaya son şekli verilmiştir
Reklam
Humeyni, yönetime geçtikten sonra hapishanelerde tutulan onlarca Yahudi'yi idam ettirmiştir.
Bilki Ondan(Allah'tan) başka hiç kimse bağ kurmaya değer değildir.
Sayfa 105
Hu­meyni'nin, Salman Rushdie'ye karşı 14 Şubat 1989'daki fetvası
Köktenciler, kutsal metinleri bile kendi dogmatik ve militan pozisyonları destekleyip desteklemediklerine göre kabul veya redde­diyorlar. Hatta bazıları, bazı Kuran ayetlerini "mensuh" veya "mül­ga" diye görmezlikten gelecek kadar ileri gitmektedir. Bu tür bir sapmayı açıkça gösteren bir örnek, Ayetullah Hu­meyni'nin Şeytan Ayetleri adlı romanı nedeniyle romancı Salman Rushdie'ye karşı 14 Şubat 1989'da verdiği ünlü fetvadır. Fetvada Ayetullah şöyle sesleniyordu: "İslam'a, Peygamber'e ve Kur'an'a ay­kırı olarak yazılan, basılan ve yayınlanan bu kitabın müellifinin... ve onun yanı sıra yayınlarken içeriğinden haberdar olanların kanları dünyanın bütün gayretli Müslümanlarına helaldir. Bütün gayretli Müslümanları, onları her nerede bulurlarsa bir an önce cezalandır­maya çağırıyorum ki bir daha kimse İslam'ın kutsallarına hakaret etmeye cesaret edemesin. Bu yolda öldürülen herkes şehit sayıla­caktır." Ayetullah, infaz cezası vermek ve bir kiralık katil tut­mak için fetva kullanarak standart İslami uygulamadan oldukça sapmıştır.
Dönüp geriye, Türkiye toprağına bakıyorum. Orası benim ülkem. Burası değil. Burası İran, şurası Türkiye. Dönüp bir daha geriye bakıyorum. Orada Atatürk'ün resmi, burada Humeyni'nin. Ağrı dağı ise yerinde duruyor. Bir sınır kapısından geçmek her zaman mucizevî bir tecrübe. Toprak aynı, ama akçeleriniz, diliniz bir anda geçmez oluyor.
Sayfa 100 - TimaşKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.