DP hükümeti ve üniversite politikalarından bazıları:
1954 yılından sonra, Üniversiteler ile hükümet arasındaki çekişme şiddetlendi ve 6435 sayılı Kanun en azından dört du­rumda uygulandı. 1954 yılında Profesör Bülent Nuri Esenin işine son verildi. Esen, hükümetin uygulamalarını "demokrasi" değil "kakokrasi" olarak adlandırmıştı. 1955 yılında Profesör Osman Okyar, görevden alındı. Okyar, hükümetin iktisadi po­litikalarını eleştiren bir makale yazmıştı. 1956 yılında, hükü­meti sürekli ve sözünü sakınmayan bir biçimde eleştiren Profe­sör Hüseyin Naili Kubalı'ya işten el çektirildi. Aynı yıl, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Profesör Turhan Feyzioğlu, yeni Akademik Yıl açılış konuşmaasında hükümeti, İktisat Doçenti Aydın Yalçının terfini reddi nedeniyle eleş­tirdiği için görevden alındı (Yalçının eşi 1954'ten 1965'e kadar Forum dergisinin sahibi ve yayıncısıydı).Demokratlar, ken­dilerini destekleyeceklerini ümit ettikleri yeni üniversiteler de kurdular
Prof. Dr. Turhan USLU'dan Biberiye ile tedavilerden birkaç anı: 1. Migren ağrılarından şikayetçi ve cebinde bir sürü ağrı kesici ilaçlarla dolaşan ve kriz anlarında "başımı kesin de bu ağrıdan kurtulayım" diyen ve ilaçların tesiri ile adeta 24 saat uyumaya başlayan bir hastaya biberiye çayı tavsiye edildi. Günde 5-6 çay bardağı biberiye çayı tedavisinden 20-25 gün sonra migren ve baş ağrıları bir daha gelmemek üzere sona erdi. 2. Kızakla kayarken düşüp kızak freni demirinin ayak bileği ile diz arası orta bölgede büyükçe bir bölgede etini kemiğe kadar kaldıran hastaya dikiş atıldı ancak kalkan kısmın büyüklüğünden 1 ay iç kısmındaki deri canlanmadı ve doktorlar "bu bölgeye deri nakli yapmamız gerekir" dediler. Ameliyat yapacak doktor "Amerika'dan yeni bir ilaç geldi önce birkaç gün bunu sürüp deneyelim, sonuç alamazsak ameliyatı yaparız" dedi. Sürülen yağ deriyi 3- 4 gün sonra canladırmaya başladı. Bu yağın etiketine baktığımda Rosmarinus kelimesini görünce biberiye bitkisine olan ilgim çok daha arttı. 3. Çocuklar sağa sola koşuştururken düşüp başlarını veya el ve ayaklarını bir yerlere çarptığında bu yağı sürüyordum ve şişmesi, morarması veya ağrıması gereken bölgelerde bunların hiçbiri gerçekleşmiyordu.
Reklam
ben ve bir kaç arkadaş onlarla birlikte sokaklarda yaşadık bir ay boyunca , polislerden farklı olarak askerler değil ateş etmek zor bile kullanmıyorlardı gençlere karşı ..yapmayın ! etmeyin ! diye yalvarıp yakarıyorlardı bir binbaşının üniformasının yakasını tutup silkeleyerek üniversitelilere; 'ben de sizden yanayım ama ne yapayım ki üstümde
1972'Nin Bazı Önemli Olayları Ankara Sıkıyönetim Mahkemeleri; "Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu" mensubu olduğunu, mesleğinin “devrimcilik", yaptığı eylemleri de “devrim için” yaptığını söyleyen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamına karar verilmişti. Diğer taraftan, Dev-Genç, TİP, TÖS, TİİKP, Madanoğlu ve Sabotajlar davaları devam etmekte fakat kamuoyunda yoğun bir şekilde "idam cezaları kalksın” ve “af” kampanyaları ayyuka çıkmaya başlamıştı. İdam cezalarının kaldırılması konusunda yapılan propagandalara karşılık Devlet gazetesinin 6 Mart 1972 tarihli 140. sayısından itibaren “İdamlar Konusunda Bir Anket” başlığı altında röportajlar yayınlamaya başladık. Siyasi parti liderleri veya temsilcilerinden Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Timisi, Yeni Türkiye Partisi Genel Başkanı Nihat Doğan ve Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet İhsan Kırımlı ile görüşmeleri gazete adına ben yapmıştım. Solun başlattığı bu kampanya; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan için verilen idam cezalarını önlemek amacıyla başlatılmıştı. Verilen cezalar 6 Mayıs 1972 günü infaz edildi. 14 Mayıs 1972 günü yapılan CHP kurultayında Ecevit'in listesi karşısında kaybeden İsmet İnönü istifa etmiş ve Bülent Ecevit CHP'ye Genel Başkan olmuştu. Ecevit'in Genel Başkanlığı CHP'de de bölünmelere yol açmıştı. Kemal Satır başkanlığında Cumhuriyetçi Parti kurulmuş ama bu parti daha sonra Turhan Feyzioğlu başkanlığındaki Millî Güven Partisi ile Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) adı altında Turhan Feyzioğlu başkanlığında birleşeceklerdi.
Ankara Sıkıyönetim Mahkemeleri; "Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu" mensubu olduğunu, mesleğinin “devrimcilik", yaptığı eylemleri de “devrim için” yaptığını söyleyen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamına karar verilmişti. Diğer taraftan, Dev-Genç, TİP, TÖS, TİİKP, Madanoğlu ve Sabotajlar davaları devam etmekte fakat kamuoyunda yoğun bir şekilde "idam cezaları kalksın” ve “af” kampanyaları ayyuka çıkmaya başlamıştı. İdam cezalarının kaldırılması konusunda yapılan propagandalara karşılık Devlet gazetesinin 6 Mart 1972 tarihli 140. sayısından itibaren “İdamlar Konusunda Bir Anket” başlığı altında röportajlar yayınlamaya başladık. Siyasi parti liderleri veya temsilcilerinden Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Timisi, Yeni Türkiye Partisi Genel Başkanı Nihat Doğan ve Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet İhsan Kırımlı ile görüşmeleri gazete adına ben yapmıştım. Solun başlattığı bu kampanya; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan için verilen idam cezalarını önlemek amacıyla başlatılmıştı. Verilen cezalar 6 Mayıs 1972 günü infaz edildi. 14 Mayıs 1972 günü yapılan CHP kurultayında Ecevit'in listesi karşısında kaybeden İsmet İnönü istifa etmiş ve Bülent Ecevit CHP'ye Genel Başkan olmuştu. Ecevit'in Genel Başkanlığı CHP'de de bölünmelere yol açmıştı. Kemal Satır başkanlığında Cumhuriyetçi Parti kurulmuş ama bu parti daha sonra Turhan Feyzioğlu başkanlığındaki Millî Güven Partisi ile Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) adı altında Turhan Feyzioğlu başkanlığında birleşeceklerdi.
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Reklam
444 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.