Sevda okunun keskin ucu,
Saplandığında yüreğe, yani avına
Ateş renkli bir gül kesilirdi;
Ateş en iyi kavuşturucudur...
Halbuki, sükûn idi O’nun yoldaşı
Itır, onu saran bir bulut...
Deryâ ise derinliğinde berdevâm,
Of çocuk neden uzaklaştın sen?
Fakat, işte, şimdi hemen söyle neden?
Füsun ve hüsün, onun çağrışımlarıydı
Gül olmak, külleşmeye hazırlıktır
Külleşmek, acıların dinişi.
*Aklın Yenilgisine Rubai
*Hüsrev Hatemi
Ben sana çok dualar yolladım
Gücümce hamd ve senalar yolladım
Sen bana akıl-fikir vermiştin
Suç benim Rabb'im,Ben çuvalladım....
Gülüşün kovamaz lâcivert geceyi
Bir hilâl belirir gecede, sâdece...
Kederle de kararmaz gözlerinin lâciverdi
Yıldızlar belirir, kayan yıldızlar
Yeryüzündeki bütün yalnızlar
Ürperir, derler ki “çocuk kederli”
Sert çocuk, sarp çocuk, lâcivert Çocuk,
Biraz neşelensen bu ne dert Çocuk?
Ürkme baykuşlardan, baykuşlar güzel
Keşki bu kadar azalmasalardı...
Hele kirpiler, yarasalar
Hepsinin başımın üstünde yeri var.
Ölü değil senin gecen, canlılarla dolu çocuk
Sisli çocuk, puslu çocuk, buğu çocuk.
Sek sek oynuyor bahçede sükut…
Eski arkadaşı ıssızlıkla.
Oynasın nasılsa uyanmıştı…
Çaylak çığlık attırınca serçelere
Uyuman mümkün mü sevgili çocuk?
Seni yanımda tutmak muhal;
Çaylak uzaklaşır uzaklaşmaz,
Sen de bahçeye çık derhal.
Yanında ben olmasam da olur…
Sen gül bahçelerinde ebedi kal.
Tepelerde bir bulutum ben, mağmum,
Hep sisli dağlara mahkumum,
Rüzgarın beni dağıtması yakın, çocuğum
seni düşünmekten korkuyorum artık;
ölümlü olduğunu her akşam karanlık,
söyler bana ve buna tahammül zor...
benim ölümüm mûnisleşirken,
seninki kanlı zalim oluyor gözümde.
çok az düşünmeliyim seni çok az.
seni çok az düşünmeye and içmeliyim.
Hüsrev Hatemi
Gesi bağlarında dolanıyor
Yitirdiklerimi, yitirmediklerimi aranıyorum...
Çünkü insanlar arasında engel,
Yalnız dağlar değildir;
Bazı anılar, bazı ölülerle sağlar,
Göz önündekileri bile ayırabilir bizden.
Gesi Bağları, bazen Taksim bazen Limmat kıyıları,
Bazen Berlin veyâ başka şehir olabilir...
Ben bugün beynimin Gesi bağlarında,
Bir tek selâmına güveniyorum;
Selâm geliyor arasıra ölümden,
Senden bir ses geldiği yok.
Hüsrev Hatemi
"Nereye götürür bizi bu sevdâ?
-Ölüme, ancak ölüme...
Sevdayı terkettim gitti.
-Eyvallah akıllı âdem.
Nereye götürür bizi bu akıl?
-Mutsuzluğa, ancak mutsuzluğa
Aklı da bıraksam gerektir
-Eyvallah gönüllü adem.
Nereye götürürsün beni gönlüm?
-Sevdaya oradan ölüme.
Tez ırak olasın benden
-Eyvallah ölümlü adem."
Hüsrev Hatemi
Sen dönüksün, ben de
İçe mi dışa mı bilmem
Sen bana değil, ben sana değil,
Yolumuz sonunda bizi bekleyen
Kaybolacağımız ormana değil.
Değil hayata, günlere ve çocuklara,
Gelecek denen düşe mi bilmem...
Yuvarlan, doğrul, titre ve eğil
Bu hâlimiz ne, neşe mi bilmem.
Rol yapıyoruz Batı İnsanı,
İkimiz de çarka tutsak olmuşuz
Ne içe dönmemiz mümkün ne dışa,
Kendi benliğimizde burkulmuşuz.
Hüsrev Hatemi