bobo

Tarih dediğimiz böyle bir şeydir; sayısız varsayım içinden çıkan tek bir amansız gerçek.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
Büyük bir araziye yağan çok sayıda, iri yağmur damlası, adı olmayan damlalardan başka bir şey değildir. Elbette her biri ayrı olsa da birbiriyle yeri değiştirebilecek damlalardır. Ancak o tek bir yağmur damlasının kendine özgü anıları vardır. Tek bir yağmur damlasının tarihi, onu sürdüren görevi vardır. İşte bizler bunu unutmamalıyız. Herhangi bir yerde basitçe emilse de, biçimini yitirse de, toplu bir şekilde başka bir şeye dönüşüp yok olsa bile. Ya da aslında tam da toplu bir şekilde yeni bir şeye dönüştüğü için.
İnmek, çıkmaktan çok daha zordur. Daha da genelleştirirsem şunu diyebilirim: Sonuç, nedeni basitçe yutup onu güçsüzleştirir. Bu süreçte bazen öldürülen kedi olur, bazen insan.

Reader Follow Recommendations

See All
Babamın yetiştiği dönem de çevre de benimkinden farklı olduğu gibi dünyaya bakışımız da değişikti. Normal bir şey. Yaşamımızın bir yerinde onunla tekrar iletişim kurmaya çalışsaydım belki de olaylar biraz daha farklı olurdu. Ama onunla yeni bir bağlantı kurmaya vakit ayırmak yerine, amacıma, yapmak istediğim asıl işlere tüm gücüm ve bilincimle odaklanmak istedim. Henüz gençtim, yapmam gereken pek çok şeyden geri duruyordum ve hedeflediğim amaç çok net biçimde aklımdaydı. Öncelikli amacımı gerçekleştirmeyi istiyordum, çetrefilli kan bağı ilişkisini değil. Dahası, yine öncelemem gereken kendi küçük ailem vardı.
Babamın beklentisini tam olarak karşılayamadım. Bir türlü kendimi ders çalışmaya veremedim. Okuldaki derslerin çoğu sıkıcıydı ve eğitim sistemi de basmakalıp ve dayatmacıydı. Bu durum babamın benimle ilgili kronik hoşnutsuzluk hissetmesine, benimse kronik endişe (bir miktar da bilinçsiz öfke) hissetmeme neden oldu. Otuz yaşında ilk romanım yayımlanıp bir yazar olarak ortaya çıktığımda babamla ilişkimiz artık uzak ve soğuktu.
Reklam
İnsanların, muhtemelen herkesin, unutamadığı bir durumu başkalarına sözcüklerle pek de iyi ifade edemediği, yüreklerine ağır gelen deneyimleri vardır, pek çoğu bunları tam dile getiremeden yaşar ve ölürler.
Zihnimde "şöyle bir şey olmalı" diye canlandırmaktan başka şey yapamıyorum. Ancak bu tür deneyimler hafızada gözle görülmeyen bir yara açar, derinliği ve şekli değişse de ömür boyu gölgesinde yaşanılan bir şey olmaz mı?
Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar, yufka yürekli dostlar, bundan hoşlanmıyorlar. "Hep kötü, sakat şeyleri mi göreceksin?" diyorlar. "Hep açlardan, çıplaklardan, dertlilerden mi bahsedeceksin? Geceleri gazete satıp izmarit toplayan serseri çocuklardan; bir karış toprak, bir bakraç su için birbirlerini öldürenlerden; cezaevlerinde ruhları kemirile kemirile eriyip gidenlerden; doktor bulamayanlardan; hakkını alamayanlardan başka yazacak şeyler, iyi güzel şeyler kalmadı mı? Niçin yazılarındaki bütün insanların benzi soluk, yüreği kederli? Bu memlekette yüzü gülen, bahtiyar insan yok mu?" Hiç olmaz olur mu? Arayıp, bulup görmek lazım. Bunun için de kenara köşeyi araştırmak istemez. Her şey apaçık ortada, göz önünde. Sade güler yüzlü, bahtiyar insanlar değil, bahtiyar köpekler bile var. Ben de karar verdim, bu sefer açlıktan, ızdıraptan, nefretten değil... rahattan, tokluktan, sevgiden bahsedeceğim. ... Ah, ben hayvanları çok severim. Bütün canlı mahlukları, hayatı, güzelliği, saadeti severim. Bahtiyar bir köpek bile benim içimi sevinçle dolduruyor. Ben karanlık şeylerden bahsetmek için dünyaya gelmemişim. İçim tatlı, sıcak, neşeli şeyler anlatmak isteği ile yanıyor. Hele cümle alem bu köpeğin onda biri kadar rahata kavuşsun, bakın ben bir daha acı şeylerden söz açar mıyım!
"Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter."
Sayfa 141Kitabı okudu
"Bu dünyada çobansız da, köpeksiz de yaşanabilirmiş. Ama bunu anlamak için her defasında bu kadar kanlı kurbanlar verecek olursak pek çabuk neslimiz kurur. Bari siz gözünüzü açın da, ileride başınıza yeniden itler, hele kendilerini kurt sanan palavracı itler musallat olursa, sürüyü canavarlara paralatmadan onları def etmeye bakın!"
Sayfa 135Kitabı okudu
Reklam
Ama yeryüzünde hiçbir şey, ne kadar uzun ömürlü olursa olsun, sonsuz değildir. Milyonlarca sene ortalığı kasıp kavuran, uçsuz bucaksız dünyaya kayıtsız hükmeden devlerin de sonu göründü.
Sayfa 129Kitabı okudu
"Ne talihsiz adam! " demiş. "Tam muradına ereceği anda öldü! " Gözlerini dervişin yüzünden ayırmayan melike: "Sus!" demiş. "Ondan daha talihli insan var mı? Asıl bahtiyar, bir ömür boyunca hasretini çektiği şeye kavuşan değil, ona erişeceğini anladığı anda, saadetinin en yüksek noktasında bir "Ah!" diyerek düşüp ölebilendir."
Sayfa 127Kitabı okudu
Düşünün, bir insanın celladına gülümsemesi, kendi yumuşaklığı ile onu yumuşatabileceğini sanması kadar gülünç, adi şey olur mu?
Sayfa 118Kitabı okudu
Bilirsiniz, böyle yerlerde beklemek, her an bir şey olması ihtimali içinde saatlerce, günlerce hiçbir şey olmadan beklemek azapların en korkunçları arasındadır.
Sayfa 113Kitabı okudu
Bu dünya böyledir işte, kimi adam öldürdüğü için katil diye anılır, kimi adı katile çıktı diye adam öldürür.
221 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.