Nar
Nar ağaçları cennet tanelerinden bir tanedir. İbn Abbas'dan (ra): "O (asm.), narı tane tane alıp yiyordu. Bunun üzerine ona denildi ki 'Neden böyle yiyorsun?' 'Yeryüzünde aşılanan hiçbir nar ağacı yoktur ki cennet tanelerinden bir taneden olmasın. Umarım bu tane onun tanelerinden biridir." dedi. Taberani Hz. Ali'den (ra): "dedi ki 'Narı içindeki posası ile yiyin. Çünkü o midenin tabaklayıcısıdır, temizleyicisidir.' " Ahmed bin Hanbel
Hz. Ali'den hikmet
"Tembellik insanı vaktinden önce yaşlandırır."
Reklam
Şahsiyet İslam'la yoğrulsun bir kez, Şam da tes- lim olur inanca Kudüs de. Ebû Ubeyde b. el-Cerrah Kudüs'ü kuşatır da "Lebbeyk" demez mi Kudüs. Ba- rış anlaşmasını Hz. Ömer'in imzalamasını talep etmez mi Ebû Ubeyde'den. Şam'ı kaybetmeyi hazmedeme- yen Rumlar şehre yeni ordularla yüklense de her defa- sında ümmetin Hakkıyla Emin Adamı'na koşmaz mı Şam. Hep bir hareket, hep bir telaş, hep bir yenilik. "Bir müminin kalbi serçenin kalbine benzer; daima bir telaş ve değişim içindedir," diye anlatıyordu bu hâli Ebû Ubeyde.
Ummu Seleme, kendisine "Yolcu Azığı" denecek kadar cömert, her ayın ilk haftasında üç gün oruç tuta- cak kadar kulluktan haz duyan, üç yüz yetmiş sekiz ha- disle, hadis rivayetinde Hz. Aişe'den sonra ilk sırayı alacak kadar zeki, Ebû Hureyre'ye, "Demek, Aişe ile Ummu Seleme'nin (r.anhuma) bilgisi benden fazladır," dedirtecek kadar ilme düşkün, Cebrail'i (as) Ashab'dan Dıhye şeklinde görecek, Hz. Peygamber'in bir ceylanla konuşmasına şahit olacak kadar ferasetli, Hz. Hüseyin'in Kerbela'da şehit düşüşü, rüyasında Efendimiz tarafından kendisine bildirilecek kadar kalp gözü açıktı.
Müminlerin emiri Ali b. Ebi Talib (r.a)den rivayet edildiğine göre, Hûd Aleyhisselam'ın kabri Yemen'dedir.
Sayfa 114Kitabı okudu
Hz. Peygamber'in, "Kim cübbesini yere serer de ben sözümü bitirdikten sonra toplarsa benden duyduğunu bir daha unutmaz!" sözünü duyar duymaz cübbesini yere sermiş, o günden sonra Hz. Peygamber'den duyduğu her şeyi aklında tutmuş, unutmamıştı. İlahî bir sorumlulukla harfi harfine ezberlediği yüzlerce hadis-i şerife kendine ait bir sözün karışmaması için, "Bu benim kesemden," diye dikkat çekerdi Ebû Hureyre.
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
Kays b. Haccâc'in anlattığına göre Amr b. As, Mısır'ı fethettikten sonra yer- li halk olan Kıbtîler "Bü'ne / Haziran" ayı girince kendi- sine başvurarak: "Ey emir! Bizim şu Nil'imizin bir âdeti vardır, bu âdeti yerine getirilmedikçe taşmaz, (suları bol- laşmaz)" dediler. "Neymiş bu âdet?" diye
Sayfa 166Kitabı okudu
Çocuğuna haşın davrandığı için sevgisinden şüp he duyulan bir annenin sitemini kayıtlara geçirdi omuz larındaki melekler: "Zubeyr'i sevmediğim yalandır. Ben onu zorlu savaş günleri için hazırlıyorum. Biraz şiddetli davranıyorsam ondandır. Orduları hezimete uğratıp ganimetler getirsin diye..." Bu anne, Hz. Pey- gamber'in halası Safiyye'den başkası değildi. Müslümanlar henüz birkaç kişiyken aralarına ço- cuk yaşta katılınca, amcasını buldu karşısında Zubeyr. Bir ambara asılıp dumanla işkence edildi dönsün diye hakikatten. Fakat duman onun imanını boğmak şöyle dursun cesaretini ateşledi ve bir gün Hz. Peygamber'in öldürüldüğü haberini işitip kılıcını sıyırdı kınından. Önüne kim çıkarsa iterek Mekke'nin her köşesinde Re- sûlullah'ı arayan Zubeyr, O'nu sağ salim görünce se- vincinden ne yapacağını şaşırdı ve yoluna devam etti hiçbir şey olmamış gibi. "Zubeyr nereye?" sorusuna, "Hadlerini bildirmeye!" cevabını veren bu genç sahabi yi durdurdu Hz. Peygamber ve dualar etti ona. Islam'ın sıyrılan ilk kılıcıydı Zubeyr'in elindeki. Melek Jer bunu kayıtlara geçirdiler.
Sayfa 122Kitabı okudu
Bir gün eşi onu hüzünlü görmüş, "Se- ni üzecek bir şey mi yaptım? Bir sorun varsa sana yar- dım edebilirim," diye serzenişte bulunmuştu. Bunun üzerine Talha üzüntüsünün kendisi değil, çoğalan malı yüzünden olduğunu söylemiş ve çehresini aydınlatan bir cevap almıştı ondan: "Bunu bana bırak, paylaştırı- rım ben onu." Su'da bt. Avf'tı bu cömert sözün sahibi. Hz. Talha'nın ancak ihtiyaç sahiplerine malından dağı- tarak mutlu olabileceğini biliyor, bu mutluluğu paylaşı- yordu onunla. Kendisinden bir şey istenmeden verirdi Hz. Tal- ha. Hz. Peygamber Uşeyre Gazvesi'nde "Talhatu'l-Feyyaz / Çok veren Talha" lakabıyla onurlandırmıştı onu. Başkalarını azalan sermayeleri huzursuz ederken onu çoğalan sermayesi huzursuz ediyordu. Avf b. Hasan'ın anlattığına göre Talha elindeki bir araziyi yedi yüz bin dirheme satmıştı. Bu para bir gece yanında kalmış, fakat o gece parayı elinde tutmanın korkusuyla uyuyamamıştı. Sabah olunca hepsini dağıttı. Cömertliği yüzün den Hz. Peygamber'den aldığı manevi taltiflerden biri de "Talhatu'l-Cûd / Cesur ve Cömert Talha" idi. Hu- neyn Günü'nde almıştı bu aziz ismi.
Sayfa 118Kitabı okudu
Talha'nın kılıcı pervane gibi dönüyordu nurun etrafında. Kâfirlerin örtmeye güçleri yetmiyordu ışığı. Sonunda meşhur okçuları Mâlik b. Zubeyr'in hedefine koydular nuru. Talha gördü. Ancak sakınan bir göz görebilirdi oku. Tek bir seçeneği olduğunu hissetti o an ve elini uzatarak karşıladı belayı. Parçalandı el. Koptu par maklar. Uhud Günü Talha'ya bakıp, "Talhatu'l-Hayr / Hayırlı Talha" dedi Hz. Peygamber. Cennetteki komşularından biri olarak ilan etti onu: "Uhud Günü, yeryüzünde sağımda Cebrail'den, solumda Talha b. Ubeydullah'tan daha yakın bir kimsenin bulunmadığını gördüm. Yeryüzünde gezen cennetlik birine bakmak isteyen, Talha b. Ubeydullah'a baksın!"
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
Gül Kokusu Dr. Münir Derman - Sabri Tandoğan 2014 yılında umre için bulunduğum Medine'de sevgili peygamberimizin razvası civarında dolanırken tuhaf hallere kapılmıştım nedense. Hani olur ya bazen, kontrol sizde değildir. İçinizden gelen ses yönetir sizi. İşte öyle bir halde; Bir süre önce sitesine yazarak sadece umre dönüşünde de saçlarımı
Hz. Ömer'e hayran kalmamak mümkün mü..
Kudüs şehri İslâm ordusu tarafından kuşatıldıktan sonra Kudüslüler, şehri ancak halifeye teslim edeceklerini söylediler. Haber, halifeye bildirildi ve halife, kölesi ve bir devesiyle Kudüs'e gitmek üzere Medine'den yola çıktı. Yalnız bir devesi bulundu- ğundan yolda köle ile nöbetleşe deveye biniyorlardı. Kudüs'e girecekleri zaman
Sahabe Kiram Radiyallahü Anhüm Ecmain’de Allah Korkusu
Sahabileri düşünen kimse onların hem ciddî bir amel ve çaba, hem de büyük bir korku içinde olduklarını görür. Biz ise, amelde gevşek hatta ihmalkâr olduğumuz gibi aynı zamanda korkudan uzakta, güven hissi içindeyiz. İşte Ebû Bekir Sıddık Radiyallahü Anh O: "Keşke bir mü'minin bedeninde bir tüy olsaydım!" demiştir. Bunu Ahmed b.
nerdeeen, nereye? Bu yolculuk
Tüm soru­ları içinde toplayan üç temel soruyu, Hz. Ali'ye nispet edilen 'kelam-ı kibar'da buluyoruz: min-eyne(nere-den), fi-eyne(­ nere-de) ve ila-eyne(nere-ye). İslami hayat görüşü, bu üç sorunun muhtevasına ilişkindir; bu muhteva da, bizatihi insanın anlamı demektir, yani manası ..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.