Sendeki eşkiyalığın, azgınlığın azalmasını istiyorsan çalış, çabala da sendeki felsefi düşünceler azalsın. Tabiattan ve hayalden doğan felsefi düşünceler, celâl sahibi Allah'ın nurunun feyzinden doğan hikmet değildir. Dünya "hikmeti"; felsefeyi, zannı ve şüpheyi arttırır. Fakat din hikmeti insanı göklerin üstüne çıkarır, ötelere yüceltir, Ahir zamanın zeki filozofları, kendilerini önce gelenlerden üstün gördüler. Onlar hileler öğrenerek ortaya atıldılar. Dine aykırı fikirler ile Hakk bilginlerini üzdüler. Onlar, ne akıl almaz işler, düzenler peşinde koştular! Asıl kâr ve manevi kazanç iksiri olan sabrı, bağışlamayı, hoşgörüyü ve cömertliği yok ettiler. Ey hakikati arayan kişi! Şekil ve nakış tozunu gördün ya, rüzgârı da gör. Köpüğü gör dün ya, köpüğü meydana getiren uçsuz bucaksız denizi de müşahede et. Ey insanoğlu, bunları düşünerek müşahede et, gör! Çünkü sende işe yarayan ancak bu görüştür. Bu görüşten başka neyin varsa, onlar yağdır, ettir, iliktir, damardır, sinirdir. Ey insanoğlu, senin yağın mumları ışıklandırmaz, yani mum yapmakta kullanılmaz. Etin de şarap içenlere kebap yapılmaz. Bütün şu tenini, gövdeni baştan başa bakışta, görüşte yok et, erit! Bakışa git, bakışa!
(Hz. Mevlânâ, Mesnevî, cilt 2, s. 496, çev. Ş. C)