("Yasîn soyu": Kur'an-ı Kerim'in 36. süresi "Yasîn" diye başlar. "sîn", Arapça'da insan manasına gelmektedir. Bu ayette, Hz. Muhammed(s.a.v.)'e hitap edilmektedir. 0 zaman "sîn", Hz. Muhammed'in adı olmaktadır. "Yasîn soyu" da, Peygamber'in soyundan gelen, Hz. Ali ile Hz. Fatıma'dan gelen soydur.) • Nasıl ki, dua etmek bizden, kabul etmek de Sen'den ise, dualarımızı, Yasîn soyundan gelenlerin dualarına kat! • Allah'ım! Nasıl ki, bizim işimiz az bir ihsanda bulunmak, Sen'in şanın da azı çok görüp beğenmekse, lütfet de, bize o çeşit yardımda bulun! Yani, azımızı çok olarak kabul buyur! • Allah'ım! Bizi, nefsanî arzulardan, bedenimize ait isteklerden, şehyet ve hiddetten kurtar, akıl ve vicdan alemine ulaştır! Bizi, asıl vatanımız olmayan şu dünyadan al, ötelere, yücelere götür! H.z Mevlânâ divanı kebir
Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır. (Hz. Mevlânâ rh)
Reklam
Hz.Mevlânâ bir gün eve geldiğinde oğlunu üzgün görmüş.Sebebini sorduğunda ise oğlu, “Hiç…” demiş. Hz.Mevlânâ tekrar dışarı çıkmış ve kapıda asılı bir kurt postunu üstüne geçirmiş.Oğlunun yanına gelip ellerini havaya kaldırmış ve kurt gibi ses çıkarmış.Oğlu da babasının bu yaptığına bakıp gülmüş... Hz.Mevlânâ: “Evladım,gördün mü?” demiş, “Dünya dertleri de böyledir.Kurt, aslında korkutucu bir hayvandır. Ama sen o postun arkasında babanın olduğunu bildiğin için korkmadın ve güldün.İşte dünya dertlerinin arkasında da Rabbinin hikmetinin olduğunu bil ve O'na güven der.
Kalp gözü açık olanlar kişilerin ahlaklarını çeşitli suretler halinde görürler. Mevlana rahmetullahi aleyhi diyor ki, " İnsanın kalbi orman gibidir. Orada aslan gibi de, yaban eşeği gibi de huylar bulunur. " Eğer kişi ahlakını terbiye ederse ondaki güzel huylara uyar, kötü huylardan sakınırsa insanın manevi sureti güzelleşir.
Lisânı ağızda olanı değil, lisânı gönülde olanlara yâr et bizi... Tebessümü simâsında olanı değil, tebessümü gönülde olanlara kat bizi... Aşk'ı tende sananı değil, Aşk'ı ruhunda can bilenlere arat bizi... Hz Mevlana.
Reklam
Alarmınızı sabah her zamankinden 10 dakika öncesinde kurun. Telefonu bırakın ve asla elinize tekrar almayın. Yatakta oturun, kapatın gözünüzü. Bugün nasıl hissettiğinizi anlamaya çalışın. Sonra o hissi koruyun. Hiçbir iltifatta, hakarette sizin o hissinizi değiştirmesin İnsanın kendi merkezinde olması böyle bir şeydir. Birini düşünün, işte arkadaşı çok mutsuz, onla mutsuz oluyor. Arkadaşı evlilik teklifi almış, onla heyecan duyuyor. Eve geliyor babası bir şey diyor,onla hayal kırıklığı yaşıyor. Soruyorum, bu insan ne zaman kendi gibi hissediyor? Birçoğumuz böyleyiz işte. Kendimize ait bir merkezimiz yok. Hiçkimsenin heyecanını paylaşmayın demiyorum. Ama kendinize ait bugünün bir enerjisi olmalı. Onu korumakla yükümlü olmalısınız. Bu olmazsanız gününüz başka kişilerin hislerine bağlı kalır. Sabahlar önemli, ne hissettiği Ne hissettiğinize karar verecek bir vaktiniz olmalı. Bu yüzden bunu sabah yapmalısınız. Sadece kendinize nasıl hissediyorsunuz sorun. Yatakta gözünüz kapalı en azından 2-3 dakika bir hiçlik yaşayın. Sonra nasıl hissedeceğinize karar vermek isterseniz, bu da serbest Başka insanların hislerine bağlı yaşamak, başka insanların hayatlarını yaşamakla eşdeğerdir. "Hiçlik" kıymetlidir. Hem de çok kıymetli. Sabahları hiçliği yaşarsanız, ömrünüz değişir. Hz Mevlana derki; İnsanın çömlekten farkı olmamalı,nasıl ki çömleği ayakta tutan dışındaki biçim değil,içindeki boşluk ise,insanı ayakta tutanda benlik zannı değil hiç'lik bilincidir.
Hayırlı geceler "Dudakların sessiz olduğu yerde, Kalbin binlerce dili vardır." ❣ °•Hz. Mevlânâ•°
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.