Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
........................................ BÖLÜM VIII .................................... İ S İ M L E R
Sayfa 217 - Metis Yayınları, Yedinci Basım: Temmuz 2023Kitabı okuyor
8700 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bedeli Kanla Ödenen Tefsir
Muhteşem..Beğenmek ne kelime bayıldım...Bunu okumayan Tefsir okudum demesin!!! ''İlmî ve fikrî çalışmalarını önceleri daha çok Kur’an’ın edebî i‘câzı üzerinde yoğunlaştıran Seyyid Kutub, daha sonra Kur’ân-ı Kerîm’den ilham alarak hazırladığı makalelerini “Fî Ẓılâli’l-Ḳurʾân” başlığı altında el-Müslimûn dergisinde yayımlamaya başlamış,
Fi Zilal-il Kur'an (16 Cilt Takım)
Fi Zilal-il Kur'an (16 Cilt Takım)Seyyid Kutub · Miraç Yayınları · 2021223 okunma
Reklam
İlyas (a.s) İsrailoğulları Peygamberlerinden olup Kur`ân-ı Kerîm`de ismi geçen ve Tevrat`ta "Elia" diye zikrolunan Peygamberdir. M.Ö. IX. asırda yaşadığı ve daha sonra zamanın hükümdarları ile çok mücadele ettiği, çoğu zaman mağaralarda yaşadığı kaydedilmektedir. Hz. İlyas (a.s) ya da "İlyasîn" şeklinde ismi zikredilen (es-Sâffât, 37/130). Peygamberliği bildirilen "Hiç şüphe yok ki İlyas gönderilen Peygamberlerdendir" (es-Sâffât, 37/123), şeklinde hitap edilen İlyas (a.s.) İsrailoğullarına Allah`ın elçisi olarak gittiğinde onlar "Ba`l" adında dört cepheli puta tapıyorlardı. Hz. İlyas’ın bütün gayretlerine rağmen İsrailoğulları bu puta tapınmaktan vazgeçmemiş Hz. İlyas’ın Peygamberliğini yalanlayarak (es-Saffât, 37/ 124). Onu ülkeleri olan Ba’lbak’ten çıkarmışlardı. Fakat Allah`ın gazabı bunların üzerine geldiğinde pişman olmuşlar ve İlyas (a.s)`ı geri çağırmışlardı. Ancak tekrar nankörlük etmişler, bunun üzerine İlyas (a.s) oradan uzaklaşmıştır. İlyas (a.s)`ın İsrailoğullarından ayrılması Hızır (a.s) ile buluşması gerçekleşti. Bu buluşma "Hızır İlyas" iken sonradan Hıdrellez şeklinde değiştirilmiştir.
Asa: I'm quick to convince myself someone likes me... Then when I'm wrong, my feelings get hurt. A life of solitude really would be better than feeling like this. There's nothing even good about me. Who am I even living for? I only care about myself. Yet whenever I get lonely, I crave companionship. How arrogant is that? I'm just tired. Tired of my inability to maintain a lasting relationship with another human being. Maybe I'd be better off dead...
Kişi, bağımsızlığa ve emretmeye belirlenmiş olmak için, kendi koyduğu sınavlardan geçmeli; bunu da doğru zamanda yapmalı. Belki de oynanabilecek en tehlikeli oyun oldukları halde, kendi koyduğu sınavlardan kaçmamalı ve son olarak, bunlar yalnızca kendi tanıklığımızda, başka bir yargıç bulunmadan yapılan sınavlar olmalı. Bir kişiye bağlanıp kalmamalı: - en sevilen kişi bile olsa, - her kişi bir hapishanedir, bir kuytudur da. Bir vatana bile bağlanıp kalmamalı: en çok acı çeken, yardıma en çok ihtiyacı olan olsa bile, - yüreğini muzaffer bir vatandan kopartmak daha kolaydır. Bir merhamete bağlanıp kalmamalı: bir tesadüfün bize çektikleri ender eziyetleri ve çaresizliklerini gösterdiği yüksek insanlar söz konusu olsa bile. Bir bilime bağlanıp kalmamalı: kişiyi en değerli, tam da b i z i bekliyor görünen buluşlarla cezbetse bile. Kendi kurtuluşuna bağlanıp kalmamalı, altında hep daha fazla şey görmek için hep daha yükseğe uçan kuşun o şehvetli uzaklığına ve yabancılığına: - uçanın tehlikesi. Kendi erdemlerimize bağlanıp kalmamalı ve bir bütün olarak, herhangi bir ayrıntımızın, örneğin "misafirperverliğimizin" kurbanı olmamalıyız: kendilerine karşı müsrifçe, adeta kayıtsızlık içinde davranan ve liberallik erdemini bir günah boyutuna vardıran yüksek türden zengin ruhlar için tehlikelerin en tehlikelisidir bu. K e n d i n i k o r u m a s ı n ı bilmeli: en zor bağımsızlık sınavı.
Sayfa 49 - *
"Bir şey nasıl olup da kendi zıddından ortaya ç ı k a b i l m i ş t i r ? Örneğin hakikat yanılgıdan? Ya da hakikat isteği aldanma isteğinden? Ya da diğerkam davranış bencil davranıştan? Ya da bilgelerin saf güneş gibi bakışı şehvetten Böyle bir ortaya çıkış olanaksızdır; bunu düşleyen bir delidir hatta daha fenasıdır; en değerli şeylerin başka, k e n d i l e r i n e ö z g ü kökenlerinin olması gerekir - bu fani, baştan çıkarıcı, aldatıcı, adi dünyadan, bu kurunnı ve hırs karmaşa sından türetilemezler! Daha ziyade Varlık'ın bağrında, ölüm süz olanda, gizli tanrıda, 'kendinde şey' de - orada yer almalı onların temeli, başka hiçbir yerde değil!" - Böyle bir yargıda bulunma tarzı tüm zamanların metafizikçilerinin kendileri ni ele verdikleri tipik önyargıyı oluşturur; onların mantıksal işlemlerinin ardında bu türden değer biçmeler bulunur; bu "inanç"larından yola çıkarak ulaşmaya çalışırlar sonunda törenle "hakikat" olarak vaftiz edilecek olan "bilgi"lerine.
Sayfa 6
Reklam
Kişi, asla kendisinden başka sıyla birlikte gitmez ölüme. Ancak en aşağılık koşullarda bir ölümdür bu, gönülsüzce bir ölüm, y a n l ı ş zamanda, kor kakça bir ölümdür. Y a ş a m sevgisinden ötürü —, başka türlü istemeli ölümü, özgürce, bilinçli, rastlantıya yer bırak madan, bir baskın gibi ani değil...
Sayfa 83
“Kendini düşünmeyenler” konuşuyor. — “Bizim için bil gece, sabırlı, üstün olmaktan daha kolayı yok. Bağışlama ve duygudaşlık akıyor üstümüzden, saçmalığa varan bir biçim de adiliz, her şeyi bağışlıyoruz. Tam da bu yüzden biraz da ha katı olmamız gerekti; tam da bu yüzden, zaman zaman küçük bir heyecan, bir heyecan günahı b e s l e m e mi z gerekti. Acı gelebilir bu bize; kendi aramızda gülebiliriz bile, suratımızı ekşitmiş halimize. Ama ne çare! Başka bir yolunu bilmiyoruz kendimizi aşmanın: budur b i z i m çileciliği miz, bizim tövbekârlığımız”... Ke n d i n i d ü ş ü n me k — “kendini düşünmeyenler”in erdemi...
Sayfa 77
H i ç k i ms e sorumlu değildir, varoluşundan, şu ve şu yapıda oluşundan, bu koşullarda, bu ortamda oluşundan. Varlığın yazgısallığı, var olmuş ve var olacak olan her şeyin yazgısallığından ko panlamaz. Kendine ait bir niyetin, bir istencin, bir amacın sonucu d e ğ i l d i r o; onunla bir “ insan ideali” ne ya da bir “mutluluk ideali” ne ya da bir “ ahlaksallık ideali” ne ulaşma denemesi yapılıyor d e ğ i l d i r , — onun varlığını herhangi bir amaca a r m a ğ a n e tme k istemek saçmadır. “Amaç” kavramını biz uydurduk: gerçeklikte y o k t u r amaç... Kişi zorunludur, felaketin bir parçasıdır; bütüne ait amaç... Kişi zorunludur, felaketin bir parçasıdır; bütüne ait tir, bütünün içinde v a r d ı r , — bizim varlığımızı yargıla yabilecek, ölçebilecek, kıyaslayabilecek, mahkûm edebilecek bir şey yoktur... Z a t e n , b ü t ü n ü n d ı ş ı n d a h i ç bi r ş ey y o k t u r ! — Hiç kimsenin daha fazla sorum lu kılınamayacağı, var olma tarzının bir causa prima’ya9 da yandırılamayacağı, dünyanın ne bilinç ne de “ tin” olarak bir birlik oluşturduğu, i ş t e b u d u r i l k b ü y ü k ö z g ü r l e ş m e , — ancak böylelikle yeniden kurulmuştur, oluşun m a s u m i y e t i . . . “Tanrı” kavramı şimdiye ka dar, varoluşa karşı en büyük i t i r a z d ı . . . Tanrıyı yadsı yoruz, tanrıya karşı sorumlu olmayı yadsıyoruz: ancak b ö y l e l i k l e kurtarıyoruz dünyayı. —
Sayfa 41
İnsanların “ özgür” oldukları düşünülmüştür ki yargılanabilsinler; cezalandırılabilsinler, — s u ç l u ola bilsinler: dolayısıyla her eylemin isteyerek yapıldığının, her eylemin sebebinin bilinçte yattığının düşünülmesi g e r e k m i ş t i r (böylelikle in psychologicis8 e n t eme l kalpa zanlık, psikolojinin kendi ilkesi yapılmıştır...)
Sayfa 41
Reklam
Tüm tutkuların, sadece felaket getirdikleri, kurbanlarını aptallığın ağırlığıyla aşağıya çektikleri bir dönemleri vardır — bir de, tinle evlendikleri, “ tinsel leştik 1er i ” , ileri, çok ileri bir dönemleri. Eskiden, tutkudaki aptallık yüzünden, tutku nun kendisine savaş açılmıştı: onu yok etmeye yemin edil mişti — tüm eski ahlak-canavarları “ il
Sayfa 27
Yaşam hakkında, tüm zamanlarda en bilgeler hep aynı yargıya varmışlardır: d e ğ m e z . . . Her zaman ve her yer de aynı ses duyulmuştur ağızlarından, — kuşku dolu, efkâr dolu, yaşam yorgunluğu dolu, yaşama karşı direnme dolu bir ses. Sokrates bile demişti ki ölürken: “ yaşamak — uzun süre hasta olmak demek: kurtarıcı Asklepios’a bir horoz borçluyum.” Sokrates bile bıkmıştı. — Neyi k a n ı t l a r bu? Neye i ş a r e t e d e r bu? — Eskiden denilmişti ki, (— ah, dediler bunu, hem de yeterince yüksek sesle ve bizim kö tümserlerimizden önce!): “Burada her halükârda bir hakikat payı bulunmalı! Consensus sapientum,* hakikati kanıtlar.” — Bugün de hâlâ böyle mi konuşacağız? h a k k ı m ı z var mı buna? Burada her halükârda bir h a s t a l ı k payı bu lunmalı” — b i z de yanıt veriyoruz: bu tüm zamanların bilgeleri, onları önce bir yakından görmeli! Belki hepsi de ayaklarının üstünde sağlam duramıyorlardı artık? geç? sal lantılı? dekadanlar? Yoksa bir karga gibi mi görünür bilge lik yeryüzünde, en ufak bir leş kokusuyla heyecanlanan?... *Bilgelerin görüş birliği
Sayfa 11
H a y a l K ı r ı k l ı ğ ı n a U ğ r a y a n K o n u ş u y o r : Büyük insanlar aradım, her zaman, yalnızca onların idealinin m a y m u n l a r ı oldu, bulduğum.
Sayfa 10
Karanlık ve ölçülerin üzerinde sorumluluk gerektiren bir davanın ortasında neşesini korumak, hiç de azımsanmaya cak bir meziyettir: üstelik, neşeden daha gerekli ne vardır? Delice neşeden payını almamış hiçbir şey başarıya ulaşmaz. Ancak güç fazlasıdır gücün kanıtı. — T ü m d e ğ e r l e r in b i r y e n i d e n d e ğ e r l e n d i r i l i ş i , bu soru işareti öyle kara öyle devasadır ki, gölge salar, onu koyanın üstüne — böyle bir görev yazgısı zorlar her an, güneşe koş maya, çok ağırlaşmış bir ciddiyeti üstünden silkip atmaya. Her yol mubahtır bunun için, her “ vaka” bir mutluluk vaka sıdır. Özellikle de savaş. Savaş her zaman büyük akıllılığıydı çok manevileşmiş, çok derinleşmiş tinlerin; yaralanmada bile iyileştirici bir güç vardır hâlâ. Kaynağını, bilginlerin merakın dan sakladığım bir söz, çoktandır sloganım olmuştu: Increscunt animi, virescit volnere virtus.* *Increscunt animi, virescit volnere virtus (Lat.): Tek bir yara, maneviyatı derinleştirip erdemleri geliştirin Furius Antias, Aulus Gellius, 18,11,4. (ç.n.)
Sayfa 1
Yok olmaya götüren bir yoldur bu rada nosce te ipsum*; oysa kendini unutmak, yanlış a n l a m a k, küçültmek, daraltmak, orta değerde yapmak sağduyunun ta kendisidir. Törel deyişiyle: İyilikseverlik, baş kası için yaşama ve benzerleri, en sert bencilliğin sürdürül mesinde koruyucu önlem olabilirler, işte budur kendi kural larıma, kanışlarıma karşı o “çıkar gözetmeyen” dürtülerden yana olduğum ayrık durum: B e n c i l l i ğ i n, kendini s ıkıya koymanın hizmetindedirler burada. Bilincinin s ıkıya koymanın hizmetindedirler burada. Bilincinin bütün yüzeyini -ki bilinç bir yüzeydir- herhangi bir büyük buyruktan uzak tutmalı insan. *Kendini tanı.
Sayfa 36
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.