Hayat seni öyle bir noktaya getirir ki kendini sevdiklerinle savaşırken ve nefret ettiklerinle sevişirken bulursun. Üzülürsün. pişman olursun. Sonra biraz zaman geçer ve tersinin bu dünyada işlemediğini anlarsın.
Hayat, tren raylarına benzeyen iki paralel çizginin arasında ilerler. Bu çizgilerden biri en alt, diğeri en üst hayat kalitesini belirler. Çoğu insan bu çizgilere yaklaşamadan ölür.
yaşamın, tasarladıkların ile gerçekleştirebildiklerin arasında gidip gelecek: gerçekleştirebildiklerin tasarladıklarından hep eksik; tasarladıkların gerçekleştirebildiklerinden hep fazla
yaşamının büyük bir bölümü, yaşamına yön verme çabalarınla geçecek öyle ki, gün gelecek, bakacaksın, yaşamın, yön bulma çabasıyla döne döne , yola hiç çıkamamış.
İnsanlar hayat yolunda karşılaştıkları zaman, birbirlerine mutluluk kadar üzüntüde veriyorlar. Çünkü birbirlerini çıkışı olmayan, kurtuluşu olmayan bir drama sürüklüyorlar.
Yaşam bundan ibarettir, gecenin içinde son bulan bir ışık parçası.
Kaldı ki, belki de asla öğrenmeyecektik, hiçbir şey bulamayacaktık. Ölüm de budur işte.
Eğer bu dünyanın içindeyseniz, yapılacak en iyi şey, öyle değil mi, buradan çekip gitmektir? Deli olsanız da olmazsanız da, Korksanız da korkmasanız da.