"Biliyordum derin olan herşeyden korktuğunu, bu yüzden senin için hep kıyıdaydım."
İbrahim ÇEKİN
"Bir kitabın sayfaları gibi, tam da kavuşacakken sana.. aramıza girdi bir ayraç daha."
İbrahim ÇEKİN
"Sorsan sevmesi kolay, oysa tek kişilikti bu filmin bileti.."
İbrahim ÇEKİN
"Neden ağırdır geceler bilirmisin? Tüm düşler tamda bu saatte yıkılır insanın içine, altından kalkamazsın."
İbrahim ÇEKİN
"Kül tabağım bile doldu küllerle, içindeki izmaritlerin eceli var ya parmaklarımın dibinde..."
İbrahim ÇEKİN
"Gecenin üstünü geceyle örtelim, sonra konuşuruz yıldızları..."
İbrahim ÇEKİN
"Artık kuşların seslerini dinlemek istemiyorum.. Bir günlük ömrü olan kelebeklerin güzelliğini de.. saklanmak... Saklı tutmak istiyorum yalnızlığımı, yıkılmış duvarların altın da, soğuk kış gecelerine ateş yakmak istiyorum. Karanlık sıçramadan üzerime, bir kibrit daha tutmak istiyorum sensizliğe.."
İbrahim ÇEKİN
"Herkesin bir umudu var, herkesin bir unuttuğu var ve ne yazık ki; umduğumuz kadar unutamadıklarımız da var."
İbrahim ÇEKİN
"Birine ne kadar çok bağlanırsan bağlan, ama çözülmek için bir düğüm bırak, yoksa hep bağladığın yerde kalırsın."
İbrahim ÇEKİN
"Bırak şu anlamsız yere kullandığın senleri benleri, biz olamadıktan sonra, neye yarar bunca kelimenin yersizliği?"
İbrahim ÇEKİN
"Kendimi sayfalara o kadar inandırdım ki; başımı kaldırıp elimdeki kalemle gerçeği karalayabiliyorum."
İbrahim ÇEKİN
"Önüm arkam sağım solum aşk bee", var mıydı bu oyunun adını bilen? Hani herkes saklanırda, onları ararsın deli misali sokaklarda, sonra biri gelir vurur duvara ve "sev bee" der sana! Pişmanlık mı yoksa bir içim su mu, karar veremeden bir diğerini aramaya koyulursun. Ayak sesleri patır patır, nefes sesleri hırıl hırıl, tıkandı tıkancak o ecele koşuşturan adımlar, vurursun duvara o yetişemeden "sevmedim seni" dersin! Güneş turuncuya boyanır usulca, sessizlik baş gösteren misafir gibi adımlarını atar, yorgunluk güneşi kıvıra kıvıra sarıyor, akşamı yakmak için bir ateş tutuyor yıldızlara ve o geliyor! Oyunun son ve en kırgın koşuşturması, yetişmek imkansız ona, "sev bee" demek için çok geç, her yanım kırık bir dal parçası gibi dökülüyor! Bana bakarken yüzündeki ifade, bir aşkın iadesi gibi "sevmedim seni" derken, sönüyor bütün yıldızlar, geride kalan tek şey "seni sevecektim" kalıyor...
İbrahim ÇEKİN
"İnsanlar kendilerini sihirli bir tılsım sandılar, kimin boynuna sarılırlarsa, istediklerini yapabileceklerini düşündüler. Hayatın abartılı gerçekleri karşısında, dilediklerini; kurumuş bir ağacın dallarına asarak, inançlarını idam ettiler. Aşk gibi büyük bir hazineyi, kuru bir ağacın köklerine layık gördüler..."
İbrahim ÇEKİN
"İstanbul sokaklarının kaldırımları sessiz, sinesi çekilmiş gece lambalarının kendine faydası olmadan yanar, sonrada yakar altında insan bile olmamış hayatları."
İbrahim ÇEKİN
İçimdeki telaşın yok ile var oluşuna, gözlerinin içine bakıpta hırpalanışıma, kısacası bana benzeme sakın! Gençliğine daha yeni demlenen tenine, öyle hazırdın ki; ''bir an önce, dökülmek istiyordun seni bekleyen o katı fincanın dibine..'' Oysa sen kana boyanan kalpleri, sadece dışardan görebiliyordun, bilmiyordun şu kalplerin içinde tek mevsimin yaşandığını!
İbrahim ÇEKİN