Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.40
İbrahim Anıl ŞİMŞEK
İbrahim Anıl ŞİMŞEK
@ibrahimanilsimsek
98 okur puanı
Mart 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Eşekli Kütüphaneci - Fakir Baykurt
Selamlar;
Kendimin dahi çok bilmediği memleketimden ve Fakir Baykurttan okuduğum ilk eser. Olay örgüsü hep Ürgüpte geçsede aslında Nevşehir'e dair şeyler bulamadım. Dili sade, yalın ve yeri geldiğinde zamanın Anadolu diliyle yazılmış. Kendi yöreme ait ağzı kitapta okumak güzel oldu ve yeri geldi güldürmedi de değil :) Ancak son zamanlarda okuduğum diğer kitaplar gibi bu kitapta da bence olay kendi etrafında sürekli dolanıp durmuş. Bu yüzden kitabın ortalarından sonra sıkılmaya başladım. Hatta kitap bittiğinde bitti diye sevindim diyebilirim. Nedenini tam bilmemekle birlikte son zamanlarda bu hisse hep kapılıyorum. O yüzden kitaba suç atmak istemiyorum. Sanırsam kitaplardan uzaklaşıp biraz kafa dinlemenin vakti yeniden gelmiştir. Böyle bir dönemime denk geldiğiniz için üzgünüm Fakir Baykurt ve Eşekli Kütüphaneci :)
Mutlu, sağlıklı ve güzel günler diliyorum.
Cimri (L'Avare) - Molière
Molière ile ilk tanışma için gayet güzel bir kitap oldu. Güzel kış günlerinizde çayınızı alıp, sıcak bir köşede bir çırpıda okuyabileceğiniz bir eser. Kitabı okurken bazı yerleri zaman zaman Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Hazan Bülbülü eserini çağrıştırdı bana. Bu kitabı beğenenlerin Hazan Bülbülünü de beğeneceğini düşünüyorum. Ayrıca eser şuanda ülkemizde birçok sahnede oynanıyor. Bu tiyatro eserini birde canlı olarak sahnede görmek isterim. Tavsiye edilir. Kitaplığınızda bulundurun :)
İyi günler diliyorum.
Kitabın basit ve küçük gözüken şeylerin ardındaki güzellikleri gösterme gibi bir amacı vardı. Bence güzel bir amaç ancak hikayeler çok basit kalmış ve sonu güzel bağlanamamıştı. Açıkçası puan verirken Sabahattin Aliye haksızlık etmek istemedim. "Değirmen" kitabına 6 puan verdiysem, bu kitap bence ondan daha düşük almalıydı. Bu yüzden 4 puan verdim. Yazar kusuruma bakmasın :( ancak bence 1000kitapta 8 ortalamayı tutturacak kadarda güzel bir kitap değildi. Puan konusunda bol davranıldığını düşünüyorum.
İyi akşamlar diliyorum.
Okur Takip Önerileri
Kamelyalı Kadın - Alexandre Dumas
Bazı kitaplar vardır büyük umutlarla başlarsınız ama aradığınızı bulamazsınız. Bazıları da sizi hiç umutlandırmaz ama kitap bittiğinde niye bu zamana kadar okumamışım dedirtir. Bu kitapta bende ikinci bahsettiğim durumu yarattı. Bu kitaptaki incelememi alıntılar ve bu alıntıların bende oluşturdukları üzerinden ilerleyeceğim. Bu yüzden spoiler
Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok - Erich Maria Remarque
Bu kitabın en güzel yanı savaşın sadece cephe tarafındaki yıkımlarını değil, insan psikolojisi ve hayalleri üzerindeki yıkımınıda göstermesiydi. Başlangıcı güzel olsada orta sayfalarda kaybolduğumu söylemem gerek ancak son 75 sayfası gayet sürükleyici ve bir o kadarda düşündürücüydü. İyi bir matematikçi olmak, kadınlar vs gibi hayalleri olan gençlerin kendilerini cephede bulurken onlarla birlikte hayallerinin yok olmasını özellikle bu son sayfalarda daha yoğun hissettim. Çok beğendim desem yalan olur ancak genel anlamda bence güzel bir eserdi. Tavsiye edilir...
Kitapla ilgili bir inceleme olmasa da bu kitapla birlikte bir şeyi daha iyi anladım. Bir kitabın akıcılığına, okunmasına en büyük etken konusu, içeriği olmasına rağmen bir kitabın zamanlamasının, nerede, ne zaman ve kiminle okunduğununda mühim olduğunu anladım. Özellikle son 75 sayfada, güzel, pozitif ve sağlıklı günlerde kitabın bir kitap arkadaşıyla okunmasının hazzını tekrar yaşadım. Güzel günlerde, güzel insanlarla güzel kitaplar okumanız dileğiyle...
Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (Ciltli)Erich Maria Remarque · Everest Yayınları · 20203,301 okunma
Levâyih-i Hayat - Fatma Aliye
Aslında böylesi kısa ve güzel bir kitaba uzun uzadıya bir inceleme yakışmaz. Hayatta sevmek kadar sevilmek, sevilmek kadarda sevmek önemli bir husus. Birinden biri eksik olsa olmuyor demekki.
Bu kitabın bende bıraktığı ise;
Ne bir eksik ne bir fazla hepsi bir arada; yaşa, mutlu ol, mutlu et, sev ve sevil !
GÜN OLUR ASRA BEDEL - CENGİZ AYTMATOV
Merhabalar;
Gün olur asra bedel okuduğum kitaplar arasında farklı bir eser oldu. Aslında çoğu kişi akıcılığını eleştirsede bence gayet akıcı bir eserdi. Hatta 1000 sayfa olsa yine okunurdu. Asıl probleme gelirsek bence kitabın bir amacı yoktu. Hiçbir olay birbirini tamamlamadı. Yedigey'in, Kazangap'ın, Zeliha'nın anılarını ve uzay ile ilgili konuları yazar niye anlattı, neyi amaçlamış hiçbirini anlayamadım. Kitap sürekli okunacak cinstendi ama ne kadar okursam okuyum hiçbir olayın bir yere bağlanmadığını ve amaçsız bir sona doğru sürüklendiğimi hissettim. Sona gelince ve kitap bittiğinde aklımda bir tek şu soru canlandı "Yani neydi şimdi bu kitabın amacı, gerçekten bitti mi yoksa devam edecek mi ?". Özellikle uzay konusunu niye anlattı :) Eserin sonunda çevirmen eserin bazı noktalarının kırpıldığından bahsediyor belkide bu sorunun nedeni buda olabilir diye düşünüyorum. Çok sevilen bir eser olmasına rağmen ben beğenemedim :)
Spoiler İçerir Dikkat !
19. yy da yazılmış bir eserin 21.yy a ışık tutması ve bugünün insanlarını da anlatması Oscar Wilde'ın kaleminin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Eser; portre ve Dorian Gray etrafında gerçekleşse de merkezinde ahlak, kibir ve güzellik gibi konular işleniyor. Demekki o dönem insanları içinde en önemli olgu güzellikmiş.
Güzel olana tapar ve sever insan. Ruhunu bedeninin güzelliği oranında geliştirememiş ve güzelleştirememiş insanlar ise bu güzelliği karşısında her zaman kibre yenik düşer. İşte o zaman başlar ruhun haset yanı sizi ele geçirmeye...
Zaman akarda insan her zaman genç ve güzel kalır mı hiç? İnsanın güzelliği iç dünyasıdır. Siz iç dünyanızı ne kadar beslerseniz oda sizi o kadar besler. Atalar boşa dememiş kalbinin güzelliği yüzüne de vurmuş diye. En güzelide işte böyleleridir.
Zaman akıyor ve akmaya da devam edecek. Güzel sandığımız bedenler zamanla çökecek ve tıpkı Dorian Gray'inki gibi bir gün ölecek. Yeri gelecek çürüyecek. Güzelliğinin kibrine yenik düşenler zamanla unutulacak ama bu dünyadaki ruhu güzel insanlar her daim küçük veya büyük eserlerle hatırlanacak.
Yüzyıllar geçsede bu eser okunmaya devam edecek, umarım her nesil Dorian Gray'in bu hazin sonundan ders çıkarır. Ardınızda güzel anılar bırakmaya çalışın ancak bu şekilde genç ve güzel kalabilirsiniz :) Dorian Gray'in anlayamadığı tek şeyde buydu zaten...
Çılgın Kalabalıktan Uzak - Thomas Hardy
Dikkat Spoiler İçerir !
Merkezinde Batshebanın yer aldığı ve onun etrafında dönen Gabriel, Boldwood ve Troyun güzel serüveni aslında ilk 150 sayfada aşırı betimlemelerle yavaş ilerlesede daha sonra akıcılığıyla insanı kitaba bağlıyor. Aşk temalı konuları seven ve tabiat tasvirlerine ilgisi olanlar için birebir diyebilirim. Başlarda aklının esiri olan Batsheba duygusal konulardan uzak ve gaddar olsada, duygularının esiri oldukça akıldan ve mantıktan uzak davranışlar sergilediğini görüyorsunuz. Bu da ister istemez akla şu soruyu getiriyor;
Aklın ve mantığın ağır bastığı yerde duygulardan bahsedilebilir mi veya duyguların ağır bastığı bir yerde akıldan ve mantıktan söz etmek ne kadar mümkün ?
Sağolsun yazar bu sorunun cevabını da bizlere özverili, çalışkan, akılcı ve bir o kadar da duygularıyla barışık bir şekilde yaşayan Gabriel Oak karakteriyle veriyor ve karakteri de kitabın son sayfaların da ödüllendirerek kitabı mutlu bir sonla bitiriyor.
Sağlıklı, mutlu günler diliyorum ...
Beyaz Gemi - Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatovdan okuduğum ilk eser "Beyaz Gemi" oldu. Yaklaşık 8 karakterden oluşan; saflığın ve iyiliğin bir çocuk ve onun dedesi tarafından simgelendiği, kötülüğün ise Orozkul adında bir karakterle simgelendiği sade ve akıcı bir eserdi. Kitabın genel akışını belirleyen konu ise "Boynuzlu Maral Ana" efsanesi oldu. Bu efsane etrafında gerçekleşen olaylarda yeri geliyor bir çocuğun hayal dünyasında geziniyor, yeri geliyor iyiliğin ve saflığın temsili haline gelmiş Mümin dede oluyor ve Orozkula karşı sinirleniyorsunuz. Hikayeyi ve Aytmatov'un burada vermek istediği mesajı araştırdığınızda ise Kırgızların geçmişine, tarihine bir dönüş yapıyorsunuz. "Beyaz Gemi" ismi ile buradaki Beyazın o zamanki kızıl baskıcı dönemdeki özgürlüğü simgelediğini, Mümin dedenin milli değerlerine sadık bir karakteri ve Orozkul'un ise milli değerlerinden uzaklaşmış, yozlaşmış bir karakteri simgelediğini anlıyorsunuz.
Kısaca güzel, akıcı ve içerisinde güzel mesajların, cümlelerin olduğu güzel bir eserdi. Kafa dağıtmaya birebir...
İnciye mektuplar...
Bir çocuğun gözünden hapishanenin bu kadar safça anlatılabileceği güzel bir eserdi. Romanımız Barış'ın (çocuk) hapishaneden İnciye yollamış olduğu mektuplardan oluşuyor. Safça ve en temiz duygularla yazılmış bu mektuplar bazen sizi üzüyor bazen de güldürüyor. Aşırı akıcı, 1 günde bitirilebilecek, güzel ve çerezlik bir kitap olmuş. Tavsiye ederim.
Sağlıklı günler diliyorum...
Cemil Meriç - Bu Ülke
Cemil Meriç ile ilk tanıştığım kitap oldu "Bu Ülke". İçerisinde Cemil Meriç'in düşünce hayatına dair bir çok konuyu barındırıyor. Ağırlıklı olarak Doğu ve Batı çatışmasını irdeliyor. Ancak ben kitapta yazarın daha çok doğu aşkıyla sürekli batıya eleştirel bir gözle bakmasını tuhaf karşılıyorum. Kitabın iç başlıklarından birinde "Müstağripler" diye bir başlık vardı. Batı hayranları için söylenen bir sözmüş Müstağripler. Buralardaki düşüncelerine katılıyorum ancak kendisini de bir doğu hayranı olarak görüyorum kitapta ve batı hayranları için yapmış olduğu eleştirilerin aynısını doğu hayranı olduğu için kendisine de sormuyor değilim. İki medeniyetide sürekli eleştirmenin doğru olmadığı ve iki medeniyetten hayatımıza sentezlenebilecek nice değerler olduğunu düşünüyorum. Ikinci bir hususta içerisinde gerçekten çok güzel sözler var. Büyük bir düşünür olduğu bu cümlelerinden belli. Ancak sürekli batı eleştirisi yapıp, doğu medeniyetlerini daha az eleştirmesi benim kitaba 7 puan vermeme sebep oldu. Bunlar dışında "Münzevi Yıldızlar" altında yazarın beğendiği yazarlar var. Balzactan Kemal Tahir'e kadar uzanan bu kısımda eminim adını bile duymadığınız nice güzel yazarlarıda keşfedeceksiniz.
Sağlıklı günler diliyorum...
Talebe - Tara Westover
Not : Bu kitabı, Son Nefes Havaya Karışmadan ve Fizik Aşkına kitaplarını Bill Gates'in blog sayfasındaki tavsiyelerinden bakarak almıştım ve kesinlikle hepsini de iyi ki almışım. Kitaplara bayıldım. Bill Gates'in bloğuna göz gezdirin derim. Harika kitaplar var...
GELELİM KİTABA...
Böyle yaşamlarda var mı diyeceğiniz yazarın kendi kaleminden kendi hayatına dair harika bir kitap.
Aşırı dindar Mormon bir ailede dünyaya gelen #tarawestover.
Eğitimin insanları dinden uzaklaştırdığını ve şeytanlaştırdığını, hastanelerin insanları iyileştirmediğine tam tersi şeytanca işlere alet olduğuna inanan ve kıyamet gününe kadar yeterli erzak biriktirmeye çalışan bir ailede büyümüş Tara. Eğitim almadan geçen onca yılın ve ailesinin yanında kilise dışında dış dünyayla çokta bağlantısı olmayan Tara. Hani derler ya doğduğun yer kaderindir diye aynen öyle bir hikaye ancak Tara bu kaderi değiştirmeye kararlıdır...
Tara ilk kez örgün eğitimle 16 yaşında tanışır ve ondan sonra sorgulamaya başlar. Önce BYU da başlar eğitim hayatına ki ilkokul, ortaokul, lise eğitimi almadan bir üniversite hayal edebiliyor musunuz ? BYU da başlar İngiltere'nin en prestijli okulu Cambridge uzanır. Oradan da Harvard'a uzanır. Hayatı şekilleniyordur artık.
Bir insanın kendini imkansızlıklar içinde kendini yeniden nasıl yaratabileceğine dair harika bir kitap. Dili ve anlatımı o kadar doğal ve samimi ki cümleler bir su damlası gibi akıp gidiyor. Çok severek okuduğum bir kitap oldu. Kesinlikle tavsiye ederim. Alın okuyun ve hatta okutturun.
Nicolaus Copernicus - Gökcisimlerinin Dönüşleri Üzerine
Evren'e dair merakınız varsa ve 15. ve 16. yüzyıldaki filozofların ve bilim insanlarının bu konudaki fikirlerini merak ediyorsanız güzel ,farklı bir kitap olur sizin için.
Not : Biraz kafanızı karıştırabilir :)
Kara Kitap - Orhan Pamuk
Orhan Pamuk ve Kara Kitap.
Açıkçası Orhan Pamuğun Kırmızı Saçlı Kadın'ından sonra büyük bir hevesle aldığım bir kitaptı. Kitap hakkında bir ön araştırma yaptığımda sevenlerinin bayıldığı , sevmeyenlerinin ise çok sert eleştiriler yaptığı uçarı bir kitaptı. Yani ortası yoktu.
Kitabın dilini açıkçası beğenemedim. Orhan Pamuğun çok fazla anlatım bozukluklarına sahip , Türkçeyi dil kurallarıyla çok iyi aktaramadığını zaten biliyordum ancak bu kitapta tamimiyle kendini hissettirdi diyebilirim. Kitap beni alıp sürükleyemedi, içinde kaybolamadım açıkçası. Bilmiyorum belki böyle bir dili bilerek tercih etmiştir ancak benim dil konusunda söyleyebileceklerim bu şekilde.
Kurgusuna gelirsek kurgusu da dili kadar karışıktı. Ama içinde yoğun bir temanın var olduğunu sizlere söyleyebilirim. Kitabın başı ve sonu benim sevdiğim kısımlarıydı. Ortalara doğru açıkçası Celal'in hikayeleri içinde kayboldum ve nerede olduğumu bile unuttuğum anlar oldu.
Kendime bir eleştiri yapmam gerekirse ; sanırsam kitabı çok bölerek okudum. 10 gün okumadığım bir dönem oldu. Okuduğum zamanlarda da hızlı okuduğum için belki de anlayamadığım kısımları buna yorabilirim. Benden size tavsiye okurken az ama anlayarak okumanız. Kitap gerçekten ağır bir kitap ve bence böyle okunmasında fayda var. Belli bir süre içinde kitabı bu yüzden bir daha okumak istiyorum.
Özetle Orhan Pamuğun bu kitabı kendisinin de dediği gibi 'tuhaf , acayip ve değişik’ bir şeydi. Herkesin farklı yorumlayabileceği , bugüne kadar okuduğum farklı , nadide bir eserdi.
