Saadet
Bu saatlerin bir daha gelmeyeceğini, karanlık bir his, ikisine birden tekrar edip duruyor ve aynı zamanda, saadetlerinin gölgesiz olması için, dimağlarının bu andan başka hiçbir şeyle meşgul olmaması lazım geldiğini onlara fısıldıyordu. İkisi de bir saat önceyi, ne de bir saat sonrayı düşünüyorlardı. Bütün hislerden ve düşüncelerden daha kuvvetli olan ve insanı hayatında birkaç defa idaresi altına alan tabi ve hâkim bir duygu şimdi ikisini de avucunun içine almıştı. Bu anda etraflarındaki ağaçlar, karşılarındaki deniz kadar bu kuvvete tabiydiler. Bir tek üzüntüleri, bir tek istekleri yoktu. Hatta her istediğine nail olanların iç sıkıntısı da onlardan uzaktı. Saadetin bu kadar tamam ve mükemmel oluşu ikisini de şaşırtmış gibiydi. O kadar ki, birbirlerine söyleyecek tatlı sözler bile bulamıyorlar, sadece derin derin nefes alarak gülümsüyorlardı. Uzun müddet böylece bekleştiler. Bir aralık Muazzez' in başı Yusuf'un omzuna düştü: Uyumuştu.
Sayfa 129Kitabı okudu
"Avrupa'da salyangozların mitolojik anlamları vardır.Kabukları karanlık dünyayı sembolize eder, salyangozların kabuklarından çıkması da güneş ışıklarının ortaya çıkışını.O yüzden insanlar salyangoz gördüklerinde iç güdüsel olarak kabuklarına vurup salyangozu dışarı çıkarmak isterler."
Reklam
Mesela herhangi bir gün müthiş bir iç sıkıntısı seni boğar. Hayat sana karanlık, manasız gelir.
Rahat görünmeye çalıştığı zamanlarda bile bu görünüşünün altında kuşkulu, güvensiz ve karanlık iç dünyasının katılığı olduğunu sanıyorum. İlk bakışta insanlara hemen inanıveren, söylenen sözlerin gerçekliğinden kuşkusu olmayan bir genç izlenimi bırakırdı. Fakat, kendisinde, gerçeklere karşı dalgın duran bu yanı iyi bildiği için, kimsenin aklına gelmeyecen yersiz ve gerçek dışı kuşkulara kapılırdı. Öylesine söylenmiş sözlerin altında gizli anlamlar arar, kimsenin onunla ilgilenmediği bir sırada kendisiyle alay edildiği endişesine kapılarak azap çekerdi. Bir söz yüzünden geceleri uyuyamaz, huzursuzluk içinde kıvranırdı.
...hemen hemen her insanın belirli bir kötülüğe eğilimi bulunur; belirli bir oranda herkes cinayet işleyebilir. Bu nedenle, erdemlerimizden gururlanmaktan sakınmalıyız, çünkü erdemlerin yanı başında her zaman insan istatistiklerinin yansıttığı bir karanlık gölge vardır. Eğer insansak, insanlığın en belirgin yanı olan kötülüğü de yanımızda taşırız. Kötülük yayılabilir, hem de ölçülemeyecek derecede. Kimi kişilerde, iç yaşantıya etkisi katlanılmazdır; eğer bu kişiler kötülüğe karşı çıkarlarsa bir iç çalışmanın kurbanı olurlar; boyun eğerlerse, bu kez de suç işlerler.
Sayfa 235 - Say, 9. BaskıKitabı okudu
Ölü, Lotte! Kara toprağa gömülmüş olmak, o kadar dar yere! O kadar karanlık! Umarsız gençlik günlerimde benim için çok şey ifade eden bir hanım arkadaşım vardı; öldü ve cenazesinin peşinden gidip mezarının başında durdum, tabutu aşağıya indirildi, ip tabutun altından ses çıkararak kayboldu ve tekrar yukarı çekildi, sonra kürekle ilk toprak mezara atıldı, ürkütücü tabuttan boğuk bir ses çıktı, daha boğuk, gittikçe boğuklaşan bir sesle en sonunda tabut toprakla örtüldü. Mezarın yanına yığıldım. Duygulanmış, sarsılmış, korkmuştum. İç dünyam parçalanmıştı. Ama benim için nasıl olduğunu, nasıl olacağını bilmiyordum.
Sayfa 119 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.