"Yine o yalnız anlardan biri. Radyoda kederli bir şarkı... Dışarıda karanlık bir gece başlıyor... Uzaklarda huzursuz bir hayvan gibi homurdanan şehir... Radyodaki şarkı özlemle dolduruyor geceyi. Gece tıpkı benim gibi iç geçiriyor. Özgürlük yasak bana, sen yasaksın... Anılarınla oyalıyorum kendimi.... Özleminle oyalıyorum. İyi ki özlemin varmış diyorum, yoksa dayanamazdım, ya aklımı kaçırır, ya kendimi öldürürdüm diyorum..."
Sayfa 86 - MektupKitabı okudu
''Mesela herhangi bir gün müthiş bir iç sıkıntısı seni boğar. Hayat sana karanlık ,manasız gelir. İnsan biraz evvel senin zırvaladığın gibi felsefeler yapmaya başlar."
Reklam
Ve biz insanlar yeryüzünün bütün güzelliklerine sırtımızı çevirmiş, kendi karanlık iç dünyamızın derinliklerine dalmıştık. Hiç sonu gelmeyecek çileli bir arayıştı yaşamımız. Neyi arıyorduk? Kimi arıyorduk? Bu kaybolmuşluğumuz daha ne kadar sürecekti? Bu susuzluğumuz, bu yıkılmışlığımız, bu kahrolmuşluğumuz...
...Hayatta bütün şeyler, önümüzden ebedi 1kaçış halindedirler. Karanlıklarla aydınlıklar iç içe girerler. 1parlamadan sonra 1donuklaşma; bakılır, telaşlanılır, geçmekte olanı yakalamak için eller uzatılır; her olay 1yol dönemecidir ve 1de bakılır ki ihtiyarlık gelmiş çatmış. 1sarsıntı duyulur, her şey kararır, karanlık 1kapı fark edilir; sizi çekip götüren hayatın simsiyah atı durur...
Rahat görünmeye çalıştığım zamanlarda bile bu görünüşün altında kuşkulu,güvensiz ve karanlık iç dünyasının katılığı olduğunu sanıyorum.
Sayfa 373Kitabı okudu
“Coşup taşardı eskiden İnancın Denizi, Dünya kumsallarının çevresine sarılmış, parlak Bir kuşağın kıvrımları gibi dururdu. Ama şimdi onun yalnız Uzun, hüzünlü kükreyişini duyuyorum. Gece rüzgârının soluğuna karşı, Çekilirken engin kıyılardan, dünyanın iç karartıcı, çıplak Çakıl taşları üzerinden.” “Ama sevgilim biz, dürüst olalım birbirimize Öylesine, çünkü, çeşitli, öylesine güzel, öylesine yeni Düşlerin diyarı gibi duran önümüzde Şu dünyanın ne sevinci var, ne sevgisi, ne de ışığı, Ne güvenliği, ne huzuru var, ne de ıstıraba çaresi, Ve biz burada, Bilinçsiz orduların geceleyin çarpıştığı, Birbirine karışmış savaş ve firar çığlıklarıyla dolu Karanlık bir ovada gibiyiz.”
Reklam
336 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 10 days
Merhabalar "Z kuşağıyız, bize öyle diyorlar. Yani alfabenin son harfiyiz. Herhalde bizden sonra tekrar başa dönecek alfabe. İç fotoğrafı olmayan bir kuşak, demek istiyorlar sanırım. Bu doğru; eni sonu belli olmayan bir boşluk hayatımız" Nadir, annesini sekiz yaşında kaybetmiş, üvey annesi, kardeşi ve sık sık gurbete çalışmaya giden
Hımbıl
HımbılBirol İnan · Mona · 202344 okunma
Tik tak, tik tak. Tik ve tak...
İyi Akşamlar. Ağustos ayı öykü etkinliği kapsamında ismini vermek istemeyen bir arkadaşın öyküsünü paylaşıyorum aşağıda. İyi okumalar. Tik tak, tik tak. Tik ve tak… Saat çığlık atıyor. Götürüyor elde avuçta kalanı. Geçen vakit sıradan. Vardiyasından yeni çıkan bir işçinin yorgunluğu sinmiş fahişe kaldırımlar şehrine. Sabaha karşı. Ve saat
Karanlık ruhunuzda size berraklık musallat oluyorsa Edebiyat'la uğraşmayın. Arkanızda sadece anlaşılır iç çekişler, kendiniz ol­mayı reddedişinizin zavallı kırıntılarını bırakırsınız.
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.