Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Burjuvazisinin kendi sözlerine bakalim; Manchester Guardian'da çok doğal ve makul bir şey gibi hiç yorumsuz yayınlanan şimdi vereceğim mektubu okuyalı henüz bir yıl bile olmadı: "Bay Yazı işleri Yönetmeni - Bir zaman var ki, ana caddelerimizi dilenci sürüleri sardı; epir epir giysilerini, hastalıklı yerlerini, iç bulandırıcı yaralarını
83 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Uzun zamandır klasik okumamıştım, bu sebeple çok iyi geldi. Tolstoy’un güçlü kaleminden ölümle hesaplaşan adamın hikâyesi… Kısa fakat oldukça anlamlı bir hikâye. Ölümün karanlık ve aydınlığı iç içe geçmiş…
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202245,6bin okunma
Reklam
2268 “Bundan dolayıdır ki hikmet-i İlâ­hi’ye vâkıf olan ârifler, ihsan sahiplerinin konuğu olmalıdır, demişlerdir. 2269 Sen ise öyle birinin müridi ve misafiri olmuşsun ki, denaetinden dolayı senin çalışma mahsûlün olanı elinden alıyor. 2270 Misâfiri olduğun kimse, kudretli olmadığı için seni kuvvetlendiremiyor. Sana nur vermek şöyle dursun,
Sayfa 222
144 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
Merhaba sevgili kitapdostlarım, okuduğum kitap iki bölümden oluşuyor birinci kısımda: Cem köyündeki evinde yaşarken sürekli düşüncelere dalar ve hayatın anlamını bulmaya çalışır. Bu düşünceler ile gezgin olmaya karar verir çantasını sırtına takar ve yolculuğa çıkar. Nereye gittiğini bilmeden, ne bulacağını bilmeden ilk defa yaşadığı yerden
Deliyi Yaratan Zaman
Deliyi Yaratan ZamanBora Tavman · Ceres Yayınları · 20241 okunma
"Her cansız varlıkta olduğu gibi her canlıda da Işık ile Karanlık yan yana , iç içedir."
Anne…Ahh! Ne kederli bir kelime
Çocuktum ben, esirgenmiş bir çocuk. Hikayesi olmayan hiç bir fotoğraf yoktu duvarımda, en çok siyah beyaz olanlarla derin bir muhabbetim vardı. Bir de o yakası sökük kazağı olan çocuğun gözlerinin mahcubiyeti ile…Annesinin eteğine iki eliyle birden yapışmıştı; sanki söküklerini birleştirmek ister gibiydi. Ahh! Çocuk, bilseydin yıllar sonra o
Reklam
kalbi yeniden atmaya başlayarak çabucak hız kazandı ve farkındalık filizleriyle birlikte kanı ısındı. binlerce yıl önce onu ilk defa gördüğünde yaşadığı tepkinin aynısıydı. benim hatam değil, ne o zaman ne de şimdi. ondan daha güzel, kısmen melek, kısmen şeytan ve gittikçe artan kasları olan bir adam daha yoktu. olurda cazibesine kapılırsa kendisini nasıl tehlikelerin beklediğine dair uyaran, kadının iç dünyasının ta derinlerindeki bir yeri, itici olduğu anda bile cezbeden bir adam. scarlet’ın elinde olmadan can attığı tehlikeler.
Balzac,
Karanlık Bir İş romanında bu "iç karartıcı, derin ve az tanınan, alışılmamış kişiliğe" ayrı bir sayfa ayırır: "Fouché'nin, Napoléon'a bir bakıma korku veren kendine has dehası," diye yazar...
Sayfa 14 - Can Yayınları
Günaydın. Her şeyi planlamak mümkün değilken bunca uğraş vermemiz ne tuhaf. Yarın şöyle olacak. Öbür gün böyle. Mümkün olsa bile ne korkutucu olurdu belirlenmiş, planlanmış bir gelecek. Frank Herbert, "Gelecek belirsiz kalsın çünkü o arzularımızla boyayacağımız tuvaldir," der. Yaşamak böyledir sevgili okur: Hayatın her an karşımıza
Mesela herhangi bir gün müthiş bir iç sıkıntısı seni boğar. Hayat sana karanlık, manasız gelir. İnsan, biraz evvel senin zırvaladığın gibi felsefeler yapmaya başlar. Hatta yavaş yavaş onu da yapamaz ve canı ağzını açmayı bile istemez. Hiçbir insanın, hiçbir eğlencenin seni canlandıramayacağını sanırsın. Hava sıkıcı ve manasızdır. Ya fazla sıcak, ya fazla soğuk, ya fazla yağmurludur. Gelip geçenler suratına salak salak bakarlar ve on para etmez işlerin peşinde, bir tutam otun arkasından koşan keçiler gibi dilleri bir karış dışarı fırlayarak dolaşırlar. Aklını başına derleyip bu pis ruh haletini tahlil etmek istersin. İnsan ruhunun çözülmez düğümleri bir muamma gibi önüne serilir. Kitaplarda okuduğun depresyon kelimesine bir cankurtaran simidi gibi sarılırsın. Çünkü nedense hepimizde, maddi olsun, manevi olsun, bütün dertlerimize bir isim takmak merakı vardır, bunu yapamazsak büsbütün çılgına döneriz.
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.