Ne mi oluyor adeta içim pul pul dökülüyor da soranlara peeling yaptım diyorum. Zor işler.
Sevgili günlük. İçim dökülüyor.
Reklam
son sigara...
Son sigaramı da bitirmişim gideceğin günü düşünürken. Gözyaşlarımı sildiğim peçetelerden gelen acı dumanla anladım, Ne çok göz yaşı dökmüşüm varlığından gelişmek üzere olan yokluğuna. Nasıl olur diye diye, düşündükçe eskiden yumrukladığım duvarların, Şimdilerde sayfalar üzerine dökülen gözyaşlarına dönüştüğü zamanlar. Ne olursa olsun hayat, nasıl olsa son bulacakken senin son olduğun günün gelmesine şaşkın yüreğim. Aklımın ucundan gitmiyorken gözlerin, Şimdi ağlamaklı gözlerimden akan yaşlarla dökülüyor hayalin. Gökyüzü bile kar etmiyor huzura, yüzün dışında, nereye baksam karşımda, oysa nede güzel bakardın bana. Şimdilerde karşımda da dursan içim buruk içim dolu, koca zifiri bir boşlukla. Zamanla gelir belki aklım başıma ama, sen gelmezsin diye gözyaşları Bitmeden akar durur. Bakamazım yanında durup poz verdiğin çiçeklere, ağaçlara artık, Geçemezim geçtiğin o aheste yollardan, Dokunamazım sevdiğin kitaplara, Ve koklayamazım ne kadar koparmaya kıyamayıp koparmadan kokladığın, koparılmadan kokmayan papatyalara... Sen yoksun ya bir ben varım sanki bu koca yaşlı Dünyada... M.Z
Karanlık Uykular
Efsaneler dökülüyor toprağa bir doğuşu andıran Ama içim sonu gelmeyen yenilgilere teslim Geçmişe hasrettir çektiğim, bu yangın ikliminde Ve sancılarla çevrilidir karanlıklardan uyanmak Yılgın bir edayla hızlanır zaman, bana yetişmek için Hatıralar bile unutur beni çaresiz bir telaşla Rüzgârlar taşırken yitik sabahlardan seslenişimi Durgun ruhuma ayrılık hüznü siner Duvarlar suskunluğumu gizler en diri renkleriyle Ve pencereler aydınlıkla doldurur en derin yaralarımı Bense reddettim güzelliğe dair fırsatları Hiç söylenmemiş şüpheleri haykırdım dağlara Kaçınılmaz hatalarla ziyandayken mevsimler Kuşlar bile güler avuçlarımdaki tasalara Seyre dalar gözlerim olmazların yurdundaki mucizeleri D.K.
Susmak
İçimde biriken cümlelerin, hislerin ağırlığı gözyaşlarımdan bir bir dökülüyor. İçim yangın. Boğuluyormuş hissi var boğazımda… Düğüm düğüm her şey. Konuşamıyorum. Zaten ne faydası var ki konuşmanın. Hep biraz gereksiz bulmuşumdur. Susmak daha derin. Daha çok şey anlatır, duyabilene. Bir gözler, bir de susmak… Sustuğumuz yerdedir bütün yaralarımız. Ve gözlerimizi kaçırdığımız yerdedir aslında görmek istediklerimiz. İnsanoğlu o kadar da karmaşık değil aslına bakarsan; sadece sustuklarımızda aramalıyız birbirimizi… ♡
Kırmızı bir sıvı bileklerimde kangren. İçim dökülüyor yatağa, yorgan birleştiremiyor beni. Dilimdeki iki ayrı kelimeyi de. Seni seviyorum’lar kirli kangren.
Reklam
Kaç ilaç geçirir kalbimdeki bu elemi Neyle dindiricem boğazımda düğümlenen kederi Daha ne kadar uyumadan bitirecem geceyi ? Sonra ne zaman huzur kaplayacak içimi? Kime anlatacagim denizi iyi gelmeyen tek şehri Kim anlacayak beni, gökyüzü boğuyor dememi Derken vakit geç olmuş bir hayli Beklenen bekletmiş yine gözümde canlanır hayali Kaç zaman
İyi değilim aşkım. Umutsuzca uyanıyorum sabahları. Güneş yüzüme vurdukça daha bir karanlık oluyor günlerim. Kahvaltı saatlerimi hep kaçırıyorum. Bilirsin sigara iştahımı kesiyor. Öyle pek özenmiyorum üstüme başıma… Ne geçerse elime giyiyorum. Sen yoksun ya ”güzel görünüyorsun” demesinler istiyorum. Yine en arka koltuğunda oturuyorum minibüsün yine
101 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.