~ Salvo II ~
Düğümlenmiş boğazımdan şimdi yüzlerce gemi geçer. Kalemi alıp 'Hiç'imi kağıda dökmek istedikçe, kader çizer ve beklemeden ansızın siler. Yeni başlıyorum, hele gitme bir dur! İçim 'his' ağrısı, dışım gittiğin o her şehir. Gönlümün altını kazıyor korkunç, bir o kadar sağanak yağmurlar, kısa bir film oluyor her köşe başında yıldırım misali yoluma çıkıyor gözbebeklerin. Sevgimi taklit ediyor çocuklar, cesaretimi takdir. Bir kimliğe bürünüyor Kasım, bir yılgın boşluğa dökülüyor Eylül. Bırakalım yağsın yağmur, boşaltsın yokluğunu, sen gel buraya... Çünkü, ben tek atımlık kurşun gibi menzildeyim ve bu ayrılık çok çirkin.
(Temmet) /Duyguların Bulağı Turfa Suları Dudağı Çatlamış Yolcu I. Garip çok garip bir mevsimde Ne yolda durak ne bir konak yolda Han desen çok uzak kalır soruda Düşmek bulmak bilinç bir linç içinde Çünkü bil inçleriyle övünenden kaçan Kaçtıkça sinirlere felç yağdıran dili dumura Umuru umudu mahalle yangınına uğratan Ben ne desem aklına ne
Reklam
Eski Bir Yeşilçam Filmindeydim Bugün
Tren garındayım. Hızlı adımlarla yaklaştığım trene hareket saatinden beş dakika önce yetişiyorum. Soluklarımın hızıyla aynı hızda koltuğa yerleşiveriyorum. Yaz sıcağının bunalttığı bir günde trenin serin olması ile rahatlayıp, iyi bir yolcuğun beni beklediğini düşünüyorum. Yedi saatin kötü geçmesi için hiçbir sebep yok. Derken yakınlarımda ki
Fransa'yı yendik abooouvv ... mi?
Tarihimizde ilk defa Fransa’yı bir futbol müsabakasında yendik diye seviniyor, tüm kötü alışkanlıklarımızı ve kötü huylarımızı adeta halının altına süpürür gibi süpürüyor ve delicisine sevinç çığlıkları atıyoruz. Tarkan’lı şarkılar söylüyoruz, kupalar kaldırıyoruz falan filan. Yendiğimiz o Fransa ki son dünya kupasını sahibi. Hiç düşündünüz mü
Nerden çıktın karşıma böyle Sitare Efsaneler dökülüyor gülüşlerinde Kirpiklerin yüreğime batıyor Telaşlı bir kalabalığın ortasında Ayaküstü konuşuyoruz Nedimin nigehban nergisleri gibi Üstümüzde bütün nazarlar Çok utanıyorum Sitare
Tok cümlelerle yazıyorum seni. Afrikalı bir çocuk iştihasıyla. Her yaşama dokunacak bir çift gözün beyazında, yokluklar bıraktım tüm sokaklara. Yapılmamış iyilikler nezaketten söylenmiş diri yalanların ardında. Tüm dillerde, tüm evlerde, tüm kıtalarda! Yalan yok, sana hep kalbim gibi tertemi bir sayfa ayırmak istedim. Fakat dudağım asık, yüzüm bükük zamanın şimdiki durağında. Tadilat bekleyen kırık dökük içimde bir karmaşa! Zihnimden yüklenen uzun anlam kervanlarının sancısında keşmekeş parmaklarım. Soğuk duvarlara alnımı dayayıp çok savaşlar bıraktım. Her ölümü unuturum ama senin vurduklarını asla! Keskin kelimelerin uğultusunda doğuruyor lacivert mürekkep seni cümlelere. Taşların basıldığı bağrım sabır ateşinde pişecek daha. Eylemler gerçekleşmeye şahlansa da, homurdanmaya başlamış sonu iyi bitmeyen yüklemler. Açık secik ifade edilmeyen gizli öznesin tüm yaralarımda! Senle karşılıklı oturup içinde aşk, yağmur, bahar geçen şiir sofralarına kurulmayacağız! Haklılığı kanıtlanması farz hak bir dava gibi kazınmışsın içime o kadar. Ziyan edilmiş emeklerin bir adım ötesi musalla! -Davut Işık
Reklam
629 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.