Baştan söyleyeyim yine bu bir kitap incelemesi değil.
Sadece kitabı okurken hissettiklerim, yaşadığım tecrübeler...
Şımarık büyüyen bir kızın, şark görevinde nasıl idealist öğretmen olduğunun hikayesi..
Kan davası yüzünden dersime gelemeyen 9 öğrencimi düşündüm ağlayarak, yıl 2019 du.
8.sınıfta okuldan zorla ağlayarak -evlendirilmek üzere-
YouTube kitap kanalımda Cervantes'in hayatı, Don Kişot ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/FgMisPxqTFki.ibb.co/K5SWZMj/IMG-756...
Don Quijote : Herkese merhaba, ben Don Quijote, namıdiğer Mahzun Yüzlü Şövalye! 400 küsür yaşındayım. Yani şu an bu yazıyı okuyan herhangi birinden çok daha
Duygularını bu kadar derinden, berrak, güzel, farklı ifade ederken bizimde duygularımıza tercüman olan; aynı zaman dilimde yaşadığımız yazarımız Erzurumludur. Eğitimine Erzurum da başlamış ve yine Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde devam ederek Profesörlük ünvanını almıştır. Şu anda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
“Senin önüne parlak bir ayna gibi durduğumda, içime baktın ve kendi yansımanı gördün. Sonra dedin ki, “Seni seviyorum” oysa sevdiğin içimdeki kendindir.”
Kötülük vardı her şeyin fazlasında ve fazlaydı her şey insanın iç dünyasında.
Her insan yaşayabilir miydi iç dünyasında?
Ağır mıydı içi dışından insanın?
Taşıyamaz mıydı yaşayan bedenin ölü ruhu tüm bunları?
Ne beklerdi insan?
Dünyayı olduğu gibi değil de içinde hissettiği gibi olduğunu görememenin burukluğu muydu yoksa fazla gelen?
Şimdi yorgunum, önceden de yorgunmuşum. Sanırım ben yorgun doğmuşum, her yol ayağıma dolanmış; saatleri saymaktan, zamanı yakalayamamaktan; içimdeki o yumağı ayıklarken yorulmuşum.
Sonra susup kendime doymuşum.
Hep varmışım da istediğim gibi yokmuşum.
Kendi kendime yokuşmuşum.
Kolayı zorla, sevgiyi geçmişle, kendimi kendimle savaşırken bulmuşum.
Dilimi suskunluğa gömmüşüm.
Susmuşum...
Ben meğer bu'ymuşum...
İnsanlar içlerine sinerek birine nasıl gidebiliyorlar, sorgusuz sualsiz ben bu yolu bilmiyorum. Sevmeyi bilen sevgisine sahip çıkıp dimdik duranlara imrenerek bakıyorum, nasıl anlıyorlar ki acaba sevdiklerini? Sevgi de bir tür alışveriş çıkar ilişkisi değil mi? Her şeyi anlayan anlamaya çalışan kafam kendimi anlamıyor. Özlemek de bir sevme biçimi