Yükle geldim.
3 yıl olmuş buraya gelmeyeli. Şimdi geldim, tekrar buradayım. Ne zamana kadar burada olurum bilinmez. Ama bu geçen 3 yıla baktığımda -özellikle son 2 yılıma- burada olmam gerektiğini anladım. Biraz günlük gibi kullanacağım. İçimden geçenleri yazacağım, bir sözle kendime gelirim diye burada takılacağım. Kullanıcı adım aksayolcusu imiş. Bu ismi koyduğumda böyle bir durum yoktu, benim için hayaldi. Ama şimdi 2024 yılındayız ve Temmuz ayında Aksa'da olacağım inşallah. Gidene kadar Aksa'm için notlar biriktiriyorum, daha fazla okuyorum. Şimdi daha iyi anladım buraya neden geldiğimi. Tekrar benliğime döneceğim, kendime geleceğim. Yorgunluğumu, isyanlarımı kenara bırakıp yeniden ayağa kalkacağım. İnanıyorum sana güzel kız, yapacaksın. Bu günler geçtiğinde buruk da olsa bir gülümsemeyle hatırlayacaksın. Haydi bismillah.
Benim Kitabım
Sahnede beş dakikadan fazla kalmamam gerekiyordu.İzleyicilerin dikkati dağınık ve arkadaşlarıyla sohbet ediyorlardı, ben tüm bu olanları kulisten izliyorum.Hata yapmamam gerekiyordu . İki sıkıcı gösteriden sonra üçüncüsü dayanılmaz gelirdi seyirciye.Ben ikidebir kağıttan konuşmama bakıyordum ama kelimeler birbirine giriyordu. Ben kendime lanetler
Reklam
mutfak masası hüznü bu. yıllar yıllar sonra. önümde eve dönmenin yolları, kalemimle tatlı notlar alırken içimden hep bunlar geçiyor. kendime de ablalık etseydim nasıl bir yaşamım olurdu. ikinci bir sesim olsaydı. benim için ayrılmış bir fincan olsaydı.
Uzun yazmak mı? Ne kadar uzun yazabilir ki insan? Uzunluğun ölçüsü nedir yazıda? Çok kelime, çok cümle, çok laf? Ya uzun okumak? Mesela eski kelimelerle örülü bir metini anlamaya çalışırken, Osmanlıca bir lügatin sayfaları arasında mumdan bir gemiyle ateşten bir denizde seyretmek... Yüklemsiz bırakılmış cümleleri okuyucunun sırtına yüklemek.
200
200. gün... Hayatımın en kötü 200 günü. Bunun böyle olması çok olağan dışı bir şey değil. Bana eğer bu ayrılıktan önce "ayrılık olursa nasıl olur" diye sorsaydılar, hemen hemen şu anki gibi bir durumu tarif ederdim. Yani beklenti dışı bir şey yok. Bu süreç ne kadar sürerse, bu günler de 201, 202... diye devam eder. Tabii ki de umut
Hediyelerinize not ekler misiniz?
Geçen gün arkadaşlarıma içimden geldiği için hediye aldım. Öyle özel gün falan değildi tamamen mutlu etmek amacındaydım. Fakat şöyle bir huyum var ki aldığım hediyelere muhakkak anılardan oluşan, her ele alışta insanı tebessüm ettirecek notlar eklerim. Bana hediyelerden ziyade not daha değerli geliyor çünkü. Notsuz verilen hediye eksikmiş gibi sanki özenmemişim gibi...Neyse buraya kadar her şey normal. Asıl ilginç olan bundan sonrası. Daha önce hiç karşılaşmadığım bir bakış açısıyla karşılaştım. Kendi aramızda bu konuyu tartıştık. Arkadaşıma göre anlamlı olan yalnızca hediyeler ve notlar gereksizmiş. Çünkü notları anca duygusal anlamda birbirine bir şeyler hisseden insanlar yazarmış ve bu notlar saklanabilirmiş. Diğerleri saklanmak zorunda değilmiş. Çok çocuksuymuş, olgun insanlar birbirine not falan yazmazmış 🤷🙂 Çoğunluğun bakış açısını merak ediyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?
Reklam
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.