"İnsanoğlu iyi değil. Belki kötü de değil. İkisinin ortası bir şey. Bazen iyi bazen kötü. Çoğu zaman kötü!.."
Bu da geçecekti; “elbette buna da alışırım” diyordu. “İnsan nelere alışmaz ki…” Zaten hayat dediğimiz bu kapalı dairenin asıl mucizesi, bu alışmak değil miydi? “En sevdiğimiz mahlukları bile kaybetmeye alışmıyor muyuz? Günlerce, aylarca, senelerce görmemeye, mutlak, kat’î bir gurbet içinde yaşamaya alışmıyor muyuz?
Reklam
Yanaklarımın, alnımın üstündeki o gevşek bölgelerde, yine de görmeye değer bir şey var: kafatasımı yaldızlayan bu kırmızı, güzel alev, yani saçlarım. Bak işte onları seyretmek hoştur. En azından açık renk. Saçlarımın kızıllığından hoşnutum. Aynada bakmaya değer doğrusu, ışıl ışıl yanıyor. Şanslıyım demektir. Ya saçlarım; kumral mıdır, kahverengi midir anlaşılmayacak, bu ikisinin arası bir renkte olsalardı ne yapardım ben? Yüzüm gariplik içinde yitip gider, aynaya baktıkça başım dönerdi.
"Belki de yaşamımın en ilginç keşfi olan bu işle meşgulken bile inanın sizin yüzünüz bir an bile gözümün önünden gitmedi."
#saçteli
İnsan içinde bulunduğu umutsuz koşullarda bazen bir zinciri bir saç teliyle koparabileceğini sanır.
"Ayrıca bil ki, bütün insanlar arasında en çok senden nefret ettim, en çok seni sevdim aynı gün içinde!" Elektra, Sophokles
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.