Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ben varım." Sırıtan Kuzey bir elini bize doğru uzatmıştı. İçindeki rekabet duygusu kabaran Yiğit de elini, onun uzattığı elinin üzerine koydu. "Ben de varım." Daha sonra Bağımlı da elini koyunca kızlar bir süre düşündü ve onlar da ellerini diğerlerinin elinin üstüne koydu. "Ben de varım." Efe Can, bu ayakla neyine
Sayfa 181Kitabı okudu
“İçinde yaşadığım bu zindan ile dünya arasında Ne gibi benzerlik var onu düşünüyordum; Ama başaramıyorum çünkü dünya kalabalık, Burada ise bir ben varım. Yine de çözeceğim. Baynim disi,ruhumda erkek, bu ikisi çiftlerin Durmadan cogalan bir sürü düşünce üretecekler Ve dunyadaki insanlar gibi hepsi birbiri den farklı olan Çesit çeşit düşünce dolduracak dünyayı
Sayfa 113 - Y.K.Y
Reklam
Seninle karşılaştığımız da
Kavuştuğumuzda bir. Aşk usturası okşayacak seni. Kesikler içinde kalacaksın. Kesiklerinden akanlar bacaklarını ıslatacak. Nehir köprüsünün iki bacağı gibi Titreyecekler. Bense ağzımı sana dayayıp kana kana içeceğim. Sonsuzluğa kana kana. Seni okşarken elimi kaybedecek seni öperken dilimi yutacağım. Kalp çarpıntımızın nedeni kalplerimizi
"Hayatının 2 ayrıldığını fark ettin değil mi?" "Helin'den öncesi ve Helin'den sonrası." "Hayatım ikiye değil üçe ayrılıyor." "Helin'den önce siyah bu bana nasıl tahammül ettiniz? Ben Helin'den önce Yankı'ya tahammül edemiyordum. O Yankı'nın duyguları yoktu, o Yankı bir robottu. Söylesene hangi anlarınız içinde ben varım?" "Geçmişi düşün, anıları. O kadar yorgundum ki sizin anılarınızın içinde. Sadece bir gölgeyi siz birbirinizi sevdinşz, ben sizi sevdim ama ben sevgimi bile gösteremedim. Hiçbirinize." "Helin'den önce sadece akıl olan bir robotum. Neyi fark ettim biliyor musun, Işık? Dördünüzden birisi olmasaydı sokak nöbetçiler ayakta duramazdı ama bensiz de siz olurmuşsunuz çünkü bir insan aklını kullanamadığında bile yaşayabilir ama kalbi olmadan yaşayamaz." "Biz bir binaysak siz duvarlarınız, kolonlarıdınız; ben o evin bir eşyasaydım."
Sayfa 48 - IndigoKitabı okudu
Bilincin bu yalnızlığında olağanüstü bir güzellik, olağanüstü basitlik, olağanüstü masumiyet, sadelik gizlidir. Bu bilinçte otururken, bu bilinçte merkeze yoğunlaşmışken, Hiçbir kaygı, kesinlikle hiçbir kaygı yoktur -endişe yok, ıstırap yok, acı yok, nefret yok, sevgi yok, öfke yoktur. Her şey yok olmuştur; sadece sen varsın. “Ben varım.” duygusu bile yok olup gitmiştir, çünkü “Ben varım.” diye hissedersen, duyguna varırsın - ama o senden ayrılmıştır. Sen varsın. Sadece varsın. Öylesine basit bir şekilde varsın ki… “Ben varım.” diye bir şey yok, sadece bir “varlık” var. Varoluşun tanımı budur. Bu bir felsefe meselesi, nasıl tanımlanacağına dair bir mesele değildir; deneyim meselesidir, nasıl tecrübe edeceğin meselesidir. Her şey yok edilmiştir, bütün rüyalar dağılmıştır, tüm dünya yok olmuştur -sen kendi içinde oturuyorsun, hiçbir şey yapmadan, en ufak bir düşünce dalgası, en ufak bir duygu esintisi bile geçmiyor. Her şey sessiz sakin: Zaman durdu, mesafe yok oldu. Transandantal (aşkın) an, bu andır. O anda, ilk defa artık inkarcı değilsin. Varlığında bu kadar ilerlemişindir. Bu şekilde bilen kişi haline gelmişsindir, bilgili kişi değil. Herhangi bir bilgi toplamadın; aksine etrafında olan her şeyi ayırdın. Tamamen savunmasız, çıplaksın, shunyata’sın -sen boşluksun.
Sıkıntıdan hiç kurtulamadım. Çünkü sıkıntının yüce bir etiği var. Bilmiyorum sıkıntı üzerine de bir deneme yazar mıyım... Kendimi hep sıkıntı olarak gördüm ve her yere de taşıdım. Sıkıntı yazılamaz belki, yazmak da istiyorum ama. Nerdeyse “sıkılıyorum, öyleyse varım” diyebilirim. Böyle yaşıyorum ben. Aynı zamanda insani bir yön de buluyorum sıkıntıda. Sıkılmayan insan yaşamıyordur diyebilirim. Bir şey daha var ki o da: kitaplarımı ve odamı dünyanın her tarafına götürebilsem, taşıyabilsem, belki dünya o kadar sıkıntılı olmayabilir. Sıkıntıyla yapışık yaşıyorum adeta. Tepeden tırnağa sıkıntının içinde dolaşıyorum.
Reklam
Tanpınar vs. Nietzsche & Dostoyevski :)) (s. 288-294)
- Ben bir hikaye mevzuu anlatıyorum. Burada cinayet yok; bir kurtulma işi var. Tek manianın ortadan kalkışı. Tekrar dirilmek var. Evet kainatı buluyor. Kendisine yedi gün mühlet vermişti. Yedi gün cinayeti gizliyor. Yedi gün tekrar dirilmiş gibi insanlar arasında mesut, onları anlayarak, altın parıltılar içinde yaşıyor. Tam bir tanrı gibi yedi
Sayfa 288 - ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: SUATKitabı okudu
Savaşı ve içinde ne varsa hepsini reddediyorum... Ben savaş var diye üzülmüyorum... Ben kaderime razı olmuyorum... Ben bu konuda sızlanıp durmuyorum... Onu olduğu gibi reddediyorum, içindeki insanlarla birlikte, onlarla, onunla hiçbir alışverişim olsun istemiyorum. İsterlerse dokuz yüz doksan beş milyon kişi olsunlar ve ben tek başıma kalayım, yine de haksız olan onlar, haklı olan da benim, çünkü ne istediğini bilen bir tek ben varım: ben artık ölmek istemiyorum.
"büsbütün korkağım, lola, savaşı ve içinde ne varsa hepsini reddediyorum... ben savaş var diye üzülmüyorum... ben kaderime razı olmuyorum... ben bu konuda sızlanıp durmuyorum... onu olduğu gibi reddediyorum, içindeki insanlarla birlikte, onlarla, onunla hiçbir alışverişim olsun istemiyorum. isterlerse dokuz yüz doksan beş milyon kişi olsunlar ve ben tek başıma kalayım, yine de haksız onlar, lola, haklı olan da benim, çünkü ne istediğini bilen bir tek ben varım: ben artık ölmek istemiyorum."
Sayfa 80
364 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.