Bilincin bu yalnızlığında olağanüstü bir güzellik,
olağanüstü basitlik, olağanüstü masumiyet, sadelik gizlidir. Bu
bilinçte otururken, bu bilinçte merkeze yoğunlaşmışken, Hiçbir
kaygı, kesinlikle hiçbir kaygı yoktur -endişe yok, ıstırap yok,
acı yok, nefret yok, sevgi yok, öfke yoktur. Her şey yok
olmuştur; sadece sen varsın. “Ben varım.” duygusu bile yok
olup gitmiştir, çünkü “Ben varım.” diye hissedersen, duyguna
varırsın - ama o senden ayrılmıştır. Sen varsın. Sadece varsın.
Öylesine basit bir şekilde varsın ki…
“Ben varım.” diye bir şey yok, sadece bir “varlık” var.
Varoluşun tanımı budur. Bu bir felsefe meselesi, nasıl
tanımlanacağına dair bir mesele değildir; deneyim meselesidir,
nasıl tecrübe edeceğin meselesidir.
Her şey yok edilmiştir, bütün rüyalar dağılmıştır, tüm
dünya yok olmuştur -sen kendi içinde oturuyorsun, hiçbir şey
yapmadan, en ufak bir düşünce dalgası, en ufak bir duygu
esintisi bile geçmiyor. Her şey sessiz sakin: Zaman durdu,
mesafe yok oldu. Transandantal (aşkın) an, bu andır. O anda,
ilk defa artık inkarcı değilsin. Varlığında bu kadar
ilerlemişindir. Bu şekilde bilen kişi haline gelmişsindir, bilgili
kişi değil. Herhangi bir bilgi toplamadın; aksine etrafında olan
her şeyi ayırdın. Tamamen savunmasız, çıplaksın, shunyata’sın
-sen boşluksun.