Ben de akışına bırakıyordum, tıpkı uyuyanların kendilerini rüyalarına bırakmaları gibi.
İçi kararmış, yalnız, umutsuz şekilde sandalyeme yığıldım yine. Tam şimdi gelmeleri gerekiyordu; beni bağlayan bir şey kalmadı artık, yüreğimdeki son tel koptu. Yapacaklarına hazırım.
Reklam
Yazık! Dünyada yalnızca tek bir varlığı tutkuyla sevmeniz, onu tüm kalbinizle sevmeniz ve karşınızda durup sizi görmesi, size bakması, sizinle konuşması, size cevap vermesi ama sizi tanımaması ne yazık! Sadece ondan gelecek teselliden başka teselli istememek ve öleceğiniz için size bunu bahşetmesi gerektiğini bilmeyen tek kişinin o olması ne yazık!
Nasıl olur! Bu bellekten çoktan silindim mi! Yaşamak istediğim tek yerdi oysa!
Ölüm ruhumuzu ne hale getirecek? Ona nasıl bir mahiyet kazandıracak? Ondan ne götürecek ya da ona ne verecek? Onu nereye koyacak? Yeryüzüne bakıp ağlasın diye bazen etten gözler verecek mi ona?
Gerçekten güçlü ve yüce olanların gerçekten zayıf ve küçük olanlar için endişelendiğinin daima gösterisi olacaktır...
Reklam
Yürekler güzel bir geleceğin yaklaştığı umuduyla çiçeklenirken ölüm cezasının da huzurumuzu kaçıran diğer kötülükler gibi suskun bir oybirliğinin onamasıyla hemen kaldırılacağını sanıyorduk.
Delirmenin insanı yaşattığı söylenir. En azından bilinç kaybı olduğu için daha az acı çekilir, ölü gibi uyunur.
"Üzerinizde toplanmış bunca bakışın ağırlığı dayanılmaz bir şey!"
Sayfa 149Kitabı okudu
Bu şehirde, bu saatte, buraya çok da uzak olmayan başka bir sarayda, aynı şekilde bütün kapılarında muhafızları olan bir adam var; halkın içinde senin gibi biricik bir adam, şu farkla: sen ne kadar aşağıdaysan o da o kadar yukarıda.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.