Bir şehrin girift eşiğinde
Efil efil zemheri ikliminin uçlarında
İnce siyah bir şal takmış
Kalbini rüzgara mühürleyip
Hızlı adımlarla koşan
Bir çift topuklunun sesiyle
Uyandım
Jet gibiydi
Kapkara bir gecenin sistematik yalnızlığında
Gençliğimi devretim ranzama
Sıvarken gömleğimi
Yağmurun sağdıcı şubat ve baş ucumda titreyen diyalizör
Feryat figan edilesi hislerden döküldü gözyaşım
Can çekişmiş özgürlük
Ki
Tutsaklığın odasında firar eden hastalığın yabancısıyım
Kırgın , kırık ve bölük pörçük ranzamın üstü hayallerle örtülü
Zemherideyim
kalbimin fukara sesinde usulca seken ak güvercin misaliyim ki
Hoyrat bir sapanla elediler beni
Kırdılar özgürlüğümü hayasızca
Demir parmaklıklar arasında gözlerken annemi
Kor sözler düştü tutsaklığın avlusuna
Geriye boynu bükük kaldı annem
Ağlama annem
Ben ki gidiyorum şimdi Celaliyle geceye parlamaya
3 Şubat 2018