Kürt edebiyatı önünde birçok engel var. Birinci engel: yirminci yüzyılın başından bu yana 1945-46'da yayınlanan dergi ve gazetelerin dışında zengin bir yazılı miras yok. İkinci engel; Kürtçe daha yeni okunuyor. Üçüncü engel; Kürt yazarlar amatörce yazıyorlar, çünkü hiçbir maddi destekleri yok. Dördüncü engel; Kürt yurtseverler çoğunlukla siyasi fraksiyonlara mensuplar. Bu fraksiyonlar ve mensupları özellikle kendi yazarlarına sahip çıkıyorlar ve okuyorlar. Beşinci engel; Kürtlerin profesyonel, zengin yayınevleri ve matbaaları yok. Altıncı engel; Kürt yazarları ve Kürtçe eserleri tanıtan bir Kürt dergisi yok. Doğrusu hâlâ Kürt edebiyatı uzmanı, eleştirmeni yok ki; başka halkların edebiyat uzmanı, eleştirmenleri gibi eleştiriler yapıp yol göstersinler. Fakat her şeyden önce eleştiri yapan kim olursa olsun, en azından dünya edebiyatı ve Kürt edebiyatı hakkında derin bilgi sahibi olması gerekir. Yani gerçekten söz sahibi olmaları gerekir.
Cumhuriyetle yaşıt olan lakin 26 Eylül 2023 günü 100 yaşında vefat eden ulu çınar Hıfzı Topuz, bu kitabında öncelikle cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında olan önemli silah arkadaşlarıyla yaptığı röpörtajlarla cumhuriyeti nasıl kurduklarını ve Atatürk hakkında sorular sorarak kayda alıyor ve yazıya döküyor. Daha sonrada kendi
1933’te Gaziantep’te ilkokula gidiyordum on yaşındaydım. Dil kurumu’nu yıllarca yönetmiş olan Ömer Asım aksoy, Gaziantep halkevi başkanıydı. O yıl halk evinde bir el sanatları sergisi açılacaktı. Gaziantep’te el sanatları çok gelişmiştir.
Serginin açılışına kılıçali, Atatürk’ü de davet etmişti. Ünlü şair Kemalettin kamu Anadolu ajansı temsilcisi olarak Gazi’ye sergiyi gezdiriyordu. Gazi’yi ilk olarak orada gördüm. O yıllarda Yoyo modası vardı. Yoyo alüminyumdan yapılırdı, Antepliler tahtadan yaptılar ve çıkşa Adını verdiler. Atatürk, sergide bunu görünce, çıkşa da ne demek? Diye sordu. Yapan marangoz, paşam dedi Yoyo bir aşağı iniyor, bir yukarı çıkıyor: in, çık, in, çık. Biz buna çıkşa dedik. Gazi buna çok güldü.
Ertesi gün Valiliği ve belediyeyi ziyaret etti. İl genel Meclisi kendisine hemşerilik belgesi verdi. Gazi, Antep’in bey mahallesi kütüğüne yazıldı, Antep’in hemşerisi oldu. O gün açık arabayla Gaziantep lisesinin bulunduğu yere geldi. Golf pantolon giymişti. Yanında Raks adlı köpeği de vardı. Orada dilenen karafatma adında bir kadın Gazi’ye, bana yardım et, diye avuç açtı. Gazi, Türk kadını dilenmez, sen de çalış, işte bu kadınlar gibi ol, diye eliyle yanındaki öğretmen kadınları gösterdi.
Ülkemizde yetişen ilk Türk Heykeltıraş İhsan Aksoy'du. Sanayii Nefise'nin (Güzel Sanatlar) heykel bölümünü bitirince devlet yarışmasını kazanarak 1890'da Fransa'ya gitti. Sanatını Dölua, Tomas ve Soldi'nin atölyelerinde geliştirdi. Paris'te bir de sergi açtı. 1895'te Türkiye'ye döndü. Çağdaş Türk heykeltıraşlığının ilk sanatçısı sayılan İhsan Aksoy'un, İstanbul Resim ve Heykel Müzesinde yapıtları vardır. Osman Hamdi Bey, Kerime Salahur, Nimet Hanım büstleri, kişiliğini gösteren ünlü yapıtlarındandır. Bugün, İstanbul'da, Kadıköy'de, Süreyya sinemasının girişindeki alçak kabartmalar, onun ürünüdür.