ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Eserlerimiz yurt dışına en çok "Üç Abdül Dönemi" diye anılan üç sultan döneminde ( Abdülmecid, Abdülaziz, II. Abdülhamid) götürülmüştü.Bunların içinde en çok da II. Abdülhamid ile Osman Hamdi Bey döneminde yağmaya tanık oluyoruz.
Reklam
Tevfik Bey, II.Abdülhamid dönemi de dahil, Meşrutiyet ve Mütareke dönemlerinde önemli vazifelerde bulunmuş bürokratlardan biridir. Maliye ve Ayan Nazırlığı da üstlendiği görevlerarasında olan Tevfik Bey, hatıralarında İtibar-ı Milli Bankası’nın İngilizler tarafından kontrol altında tutulduğunu yazar
II. Abdülhamid Dönemi ve Meşrutiyet Dönemi
... İdareye meclis hâkimdir. Padişah ikinci plandadır. Ancak meşrutiyet yürürlükten kaldırılıp meclis dağıtıldıktan sonra şahsî hâkimiyetini kurabilmiş, dizginleri eline alabilmiştir ki, Sultan Abdülhamid bu dönemden sorumludur.
Sayfa 466 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Bürokrasi-Hükûmet Denklemi
Osmanlı Devleti'nde Tanzimat ile birlikte güç kazanan sivil bürokrasi; kanunu, yani devlet idaresinde objektif kuralları temsil eden bir kurum olarak, din ve devletin selameti adına hükümdarın karşısına çıkma gücüne hemen hemen her dönem sahip olmuştu. Tanzimat dönemi devlet adamlarından bilhassa Ali Paşa, Saray mensuplarının devlet işlerine karışmasına mani olmuş ve hatta bazen mahzurlu gördüğü irade-i seniyyeleri dahi geri aldırmıştır. Fuat Paşa, "...lehülhamd saye-i madelet-i hümayununuzda bizim korkumuz yoktur, arz-ı hakikate tereddüt etmek bizce vebaldir" diyebilmişken benzer şekilde Midhad Paşa da II. Abdülhamid'e ithafen, "...muradımız istibdadı ref've zat-ı şahanenizi vezaifenizde ikazdır..." ifadelerini kullanabilmiştir.
Sayfa 42 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
II. Abdülhamid dönemi ile birlikte, "Anadolu'nun Türklerin vatanı olarak tasavvur edilmesi" fikri yaygınlaşmaya başlarken, Türk milliyetçiliğinin oluşum sürecinde de önemli bir viraj alınır. Bu dönemde bir yandan bugün anladığımız anlama yakın bir Türklük inşa edilmekte ve Türklük resmi ideolojinin bir yardımcı elemanı kılınmakta, diğer yandan yine muhalif çevrelerde (dinden arınmış) bir Türkçülük bilinci uyanmaktadır. II. Abdülhamid döneminde lslam'ın tarihi ders kitaplarında "Osmanlı Devleti'nin kökeni ve kendisine atfettiği kutsallık", lslam'ın taşıyıcısı olmasının yanı sıra, "Türklerin Nuh'un oğullarından olan Yafes'in soyundan" gelmesiyle de gerekçelendirilir. Üstelik "Bu soyun Avrupa soyunu da içerdiği ve buna bağlı olarak Selçuklu ve Osmanlıların da Türk soyundan geldikleri ve Avrupa ile 'akraba' oldukları vurgulanacaktır. "Böylece Türklük, "tarih-i mukaddesin" bir parçası kılınmak suretiyle mitsel bir kökene bağlanmakta, kutsallaştırılmakta, öte yandan da, medeniyet etrafında oluşmakta olan bir diğer kutsallığa akraba yapılmaktadır. Farklı bir açıdan Kemalist Tarih Tezi'nin de ileride yapacağı bundan başka bir şey değildir.
Reklam
Abdülhamid Dönemi
Padişah, hanedan , azası , sarayın adamları , katipler ,karinler ,mabeyinciler, seccadeci başılar, kilerci başılar, esvapçı başılar, ibrikçi başılar, şefleri (darüssüâde ağası) adını taşıyan ve vezir rütbesine kadar yükselen harem ağaları, valide sultan kâhyaları, takım takım muhafızlar, tüfenkçiler, silahşörler, ağalar, jurnalciliği meslek edinen kimseler, imtiyazlı bir sınıf teşkil ediyordu. Bir adamın meziyeti, hizmeti sayesinde bir mevki kapmasına ve ilerlemesine imkân yoktu. Makbul olan şey, eski gidişin taraftarı olmak, Padişaha körü körüne bağlılık göstermek, mensuplardan birinin yakını olmaktı. Eski derebeylik ölçüsünde kurulmuştu. Bütün bu mensuplar birbiriyle hoş geçinir insanlar değildi. Gözde olanların ayağına karpuz kabuğu koymak, mensuplar arasında nüfuz bakımından daha fazla mertebe almak için boyuna entrikalar, tezvirler, jurnaller devam ediyordu. Jurnaller, gizli çalışan divanı harplere havale ediliyordu. Usuller keyfi idi. Sürgün felâketi her gün, her saat, her ailenin karşısına çıkabilirdi. Bu sebeple politika bakımından ortalıkta bir ölüm sükûtu hüküm sürüyordu. Suya sabuna dokunmak istemeyen her adam gölgesinden korkuyor, gazeteler Padişahın dualarıyla ve onu övmelerle dolu olarak çıkıyor, asıl tenkit ve münakaşalar gizli temaslarla yapılıyor veya yurdun dışındaki Jöntürk gazetelerinde yer alıyordu.
II.Abdülhamid döneminde basın hürriyetinden söz edilemezken, İttihat ve Terakki ile gazetecilikten anlamayanların dahi basınla ilgilendiği bir meşruti-hürriyet evresi başladı.
Sayfa 383Kitabı okudu
II.Abdülhamid döneminde kadın, kocası ve oğlu da olsa, bir erkekle birlikte arabaya binemezdi.
Sayfa 371Kitabı okudu
II.Abdülhamid dönemi Batı fikirleri
Böylece özellikle II.Abdülhamid döneminde hem bu padişahın Batı'yı model almasından hem de bu yıllarda yabancı dil bilenlerin sayısının artmasından dolayı Batı fikirleri iyice anlaşılmaya başlandı.
220 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.