Sultan II. Murad'ın veziri olan Kadı Fazlullah Efendi padişahla birgün görüşürken, Sultan Murad: «Mekke, Medine ve Kudüs fakirlerine helâl maldan sadaka göndermek istiyorum.» der. Bunun üzerine vezir Fazlullah Paşa: «Devletlü Sultanım, padişahlara hazine gerektir, müsaade edilirse hazine cem edeyim.» demiş. Padişah: Nasıl ve nireden hazine cem edebilirsin?» diye sorunca Fazlullah Paşa: "Bu vilâyetin halkında mübalâğa ile mal vardır. Padişahlara gâh gâh (zaman zaman) bir suret kurup almak caizdir." Demesi üzerine Sultan Murad:
"— Hey Fazlullah bu söz ne sözdür, bu rey ne reydir ki, söyler ve teklif edersiz? Bizim vilâyetimizde üç lokma-i helâl vardır, gayrı vilayette yoktur. Biri madenler, biri kâfirden alınan haraç ve biri dahi gazadan hasıl olan maldır ve hem bu bizim leşkerimiz gaziler leşkeridir, imdi bunlara helâl lokma gerektir. Şol padişah ki, leşkerine haram lokma yedirir ol leşker haramî olur. Haramînin işe sebatı olmaz. Bir küçük mukavemet gördükte firara kadem basar. Bundan sonra netice-i halün ne olacağı malûm olur." demiş ve Fazlullah Paşa'yı vazifeden azletmiştir.
Sayfa 43 - Yeni Asya Yayınevi