“Bowlby, kadın-erkek çiftleri birbirine bağlayan üç temel davranış sistemi belirledi: bağlılık, bakım verme ve seks.
Yani, "Seni seviyorum" dediğimizde, şu anlama gelebilir:
(i) bağlılık olarak sevgi: "Mutluluk, emniyet ve güvenlik için duygusal olarak sana bağlıyım. Gittiğin zaman kendimi endişeli ve yalnız hissediyorum; yakınlaştığında ise rahatlık ve güçlenmiş hissediyorum. Rahatlamak ve duygusal olarak desteklenmek istiyorum.";
(ii) bakım verme olarak sevgi: "Sana destek olmaktan, özen göstermekten ve seninle ilgilenmekten büyük zevk alıyorum; ilerlemeni, sağlığını, büyümeni ve mutluluğunu kolaylaştırmak
istiyorum.";
(iii) Cinsel çekim olarak sevgi: "Cinsel olarak senden hoşlanıyorum... Beni heyecanlandırıyorsun, yaşadığımı hissediyorum."
..
-Richard Gross, Yas Psikolojisi, Nobel Yayınları, syf: 29
Bu hikâye gerçektir. 1983 yazı. Tümgeneral Albert Stubblebine III, Virginia Arlington'da bulunan ofisinde, masasının arkasında, sandalyesinde oturuyor ve sayısız ödülü asılı olan duvara bakıyordu. Ödüller, uzun ve seçkin bir kariyerin detaylarıydılar. Emrindeki on altı bin askerle, Amerikan ordusunda istihbarat teşkilatının başındaydı... Bakarken geçmiş ödüllerden çok, duvarın kendisini inceliyordu. Düşüncesi korkutmasına rağmen, yapması gereken bir şey olduğunu hissediyordu. Yapılması gereken seçim hakkında düşünüyordu. Ofisinde kalabilir veya bir sonraki ofise gidebilirdi. Ve kararını verdi. Bir sonraki ofise gidiyordu... Ayağa kalktı, masasının arkasından ayrıldı ve yürümeye başladı. Düşünüyordu, zaten atom büyük oranda neden oluşmuştur? Boşluk! Adımlarını hızlandırdı. Ben büyük oranda neden oluşuyorum? Düşündü. Atomlar! Neredeyse koşuyordu. Duvar büyük oranda neden oluşur? Düşündü. Atomlar! Yapmam gereken tek şey boşlukları kaynaştırmak... Ardından General Stubblebine'in burnu, ofisinin duvarına büyük bir gürültüyle vurdu. Kahretsin, diye düşündü. Duvarından geçmeye çalışırken sürekli başarısızlığa uğraması yüzünden şaşkına dönmüştü.¹
...onun (Hitler'in) III. Reich'ın ilk yıllarında Yahudileri sınırdışı etmekle tatmin olabileceğini ileri sürmektedirler. 30'lu yıllarda kitle halinde sürgünler pek yaygındı. Naziler 1938'e kadar Almanya'dan 200 bin Yahudiyi sürmüşlerdi. Şu halde Hitler neden bu yahudi sürgününe devam etmemiştir? Bunun nedeni onları alacak bir yer bulamamış olmasıdır. SS'lerin Yahudileri Filistin'e gönderme planını İngiltere kabul etmemiştir. Hitler, 1940 yılında Almanya'da kalan bütün Yahudileri Fransız Madagaskar Adası'na gönderme teklifini onaylamıştır. Ancak denizler İngiliz hakimiyetinde olduğundan bu planın gerçekleşmesi olanaksızdı.
(arkakapakyazısı)
“Yatağa mahkum olan dedektif Alan Grant, sorgulayıcı zihninin boş durmaması için kendini meşgul edecek bir şeyler bulmayı ummaktadır.
Geçmişin arşivlerinde teselli arayan Grant, onu uyanık olduğu her an oynayabilecek bir gizeme rastlar, tarihi yeniden şekillendirilecek bir gizeme …
Plantagenet Hanedanlığı etrafındaki
Kendini üstlerinin gösterdiği yakınlığa bağlayan biri,
Seren direğinin tepesine çıkmış sarhoş denizci gibidir;
Hazırdır herhangi bir baş işaretiyle
Derinlerin ölümcül midesini boylamaya.