Biliyordum ki yaşam, doğduğun an değil, korkuların öldüğü an başlardı. Ve yaşamak içine ilmek ilmek işlenen korkuların zincirini parçalamaktı, başını göğe kaldırıp bulutların ardında kalan güneşi görmeyi beklediğin an duyduğun heyecandı. Ne kadar üzülsen de bu defa bitti, yolun sonundayım, ışıkları kapattılar. ben kayboldum, desen de dünya dönmeye devam edecekti. Biliyordum, belki o bulutlar hemen dağılmazdı ancak çok dikkatli bakarsan, nefesini tutup bıraktığın o ufak zaman diliminde bile onların hareket ettiğini fark ederdin. İki kalp atışı arasındaki andı yaşamak. Gözlerini kapatsan da güneşin varlığını bilirdin, hemen ısıtmazdı tenini ancak oradaydı, bir gün senin için doğacaktı.
Sayfa 262 - Ephesus Yayınları PDFKitabı okudu
Hastalar arasında en çok dünyadan haber isteyen Nâzım’ın fırkasından, iki bacağı yaralı bir çavuştu. Yüzü, hakikaten, bir Türk çavuşunun manâsını taşırdı. Çok az konuşur bir adamdı. Sorduğunuz suallere cevap verecek kudreti yoktu. Sade, bir gün “limon” dedi. Bir limonata yapıp içirmeye çalışırken başı kolumun üzerine düştü. Yatırdım: — Siz Mustafa
Reklam
Binali
Bakanlık kariyerine 41 cenazeyle başladı. Balkan harbinden kalma ilkel vagonlara 160 kilometre hız yaptırdılar, ilk virajda 41vatandaşımız sizlere ömür... İstifa edecek misiniz diye sordular. "Niye istifa edeyim, treni ben mi kullanıyorum" dedi. Bu faciadan 20 gün sonra Ankara' dan İstanbul'a gelen trenle, İstanbul' dan Ankara' ya giden tren, Kocaeli' de kafa kafaya tokuştu, altı vatandaşımız daha sizlere ömür... "İstifa edecek bir şey görmüyorum, her sene karayollarında beş bin kişi ölüyor" dedi. Henüz 22 yaşındaki oğlunun zeka küpü olduğu, 445 bin euroya gemi aldığı ortaya çıktı. Babasının maaşı iki bin euro bile etmiyordu, oğlu 445 bin euroya gemi alıyordu. Babasına sordular, "ne var bunda, 445 bin euro çok büyük para sayılmaz" dedi. Türkiye' de herkesin telefonunun yasadışı yollarla dinlendiği ortaya çıktı. Telekulak skandalını önlemek için ne yapıyorsunuz diye sordular. "Dinlenmek istemiyorsanız, konuşmayın" dedi. Konya isimli THY uçağı, Diyarbakır' da düştü, 75 kişi hayatını kaybetti, "uçakta teknik kusur bulunmuyor" dedi. Atlasjet uçağı Isparta' da düştü, 57 kişi hayatını kaybetti, "uçakta teknik kusur bulunmuyor" dedi.
Sayfa 25 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okuyor
Okullarımızda fark ettik ki bir çocuğa herhangi bir şeyin nasıl yapıldığını gösterirken çok hevesli olduğumuzda, hareketleri fazla enerji harcayarak ya da aşırı bir titizlik göstererek yaptığımızda çocuğun kendi kişiliğine göre hareket etme ve yargıda bulunma kapasitesini köreltiyoruz. Sonuç ise egonun komut vermesi gerektiği hâlde egodan bağımsız hâle gelen ve daha güçlü ve yabancı bir başka egodan komut alan bir hareket olmaktadır. Söz konusu yabancı ego çocuğun kişiliğinin kendisine ait körpe organlarını ele geçirme, neredeyse çalma gücüne sahiptir. Yetişkin bilinçli olarak telkinde bulunduğu gibi bilmeden, istemeden ve sorunun farkında bile olmadan da telkinde bulunabilir. Birkaç örnek vereceğim. Bir gün iki yaşlarında bir çocuğun beyaz bir yatak örtüsünün üstüne bir çift ayakkabı koyduğunu gördüm. Düşüncesiz, dürtüsel ve ölçüsüz bir hareketle ayakkabıları aldım, "Bunlar kirli!" diyerek yere koydum ve yatak örtüsünü elimle temizledim. Bunun üzerine çocuk ne zaman bir çift ayakkabı görse koşup onları alıyor ve "Kirli!" diyerek başka bir yere koyuyordu. Sonra da ayakkabılar yatağın yakınında bile olmamasına rağmen, eliyle yatağı temizler gibi yapıyordu. Bir örnek daha vereyim. Bir aileye bir paket gelir ve anne bu paketi sevinçle karşılar. Paketi açar ve içinden bir parça ipek ve küçük bir trompet çıkar. Anne, ipeği küçük kızına verir, küçük Bu trompetiyse çalmak üzere dudaklarına doğru götürür. Çocuk "Müzik!" diye neşeyle bağırır. Bir süre bu küçük kız ne zaman bir parça kumaşa dokunsa çok heyecanlanıp "Müzik!" diye bağırır.
Sayfa 94 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Ancak o an bir şey oldu. Ömrümün belki de en acı ve aynı zamanda en cesur eylemi gerçekleşti gözlerimin önünde. Bakkalın kambur oğlu ilk kez duyduğumuz sesiyle martıları bile dehşete düşürecek bir çığlık atarak Başkan'a doğru olanca hızıyla koştu, ona vurdu ve çarpmanın etkisiyle ikisi birlikte yardan aşağı uçtu. İki gövdenin de boşlukta çırpınarak düştüğünü, sonra kayalara çarparak parçalandığını gördük. Kanımız donmuştu, gördüklerimize inanamadan yardan aşağı bakıyorduk. Bakkalın konuşamayan oğlu, aynen intihar bombacısı martılar gibi saldırmış ama onlardan çok daha büyük bir sonuç almıştı. Daha iki gün önce bu yarın başında martı yavrularını nasıl uçurduğumuzu hatırlayınca gözlerimden yaş fışkırdı. Acemi yavruların kayadan kayaya sekerek uçmayı öğrenmeleri gözümün önüne geldi. O, kimsenin dikkat etmediği, insandan bile sayılmayan, varlığı fark edilmeyen sakat çocuğun sesini ilk kez duyuyorduk ama bu çığlığı duyanların bir daha unutabileceklerini sanmam. Öfke ve isyan yüklü bir çığlıktı bu; dünyanın bütün haksızlıklarına, bütün zulümlerine karşı atılmış müthiş bir çığlık.
Aralık ayında, başıbozuk kuvvetlerin durumu daha da karıştı. Birçokları yeni orduya geçti; fakat Ethem’in etrafında hâlâ kuvvetli bir kısım bulunuyordu. Miralay Arif, Anadolu İhtilâli hakkındaki hatıralarında bundan epeyce bahseder. Yazdığına göre, Ethem’in üç bin kişilik kuvveti, ayrıca yüz makineli tüfeği ve dört topu varmış. Onların fikir
Reklam
Senin amerikan espri anlayışından haberin yok...
Patronunun yazdığı tavsiye mektubunu edison'a uzattıktan sonra da geleceğiyle ilgili verilecek kararı beklemeye başlar. Mektupta şöyle yazmaktadır: "Bu dünyada iki büyük dahi tanıyorum. Biri sizsiniz Bay thomas edison. Diğeri de size gönderdiğim bu genç mühendistir." Cebinde sadece dört sent parası olan genç Tesla için bu işi
Sayfa 33-34 | Destek Yayınları
"Toplu olarak insanları sevdikçe kişilere karşı sevgim o oranda azalıyor. Hayalimde, olanca tutkumla insanlığa hizmet etmeyi kurduğum çok olmuştur, gerekirse bu uğurda kendimi feda edebilirdim. Gelgelelim, kimseyle aynı oda- da iki gün bile geçiremem; bunu deneylerimden biliyorum. Bana yaklaşan kimse kişiliğimi eziyor, özgürlüğümü sınırlıyormuş gibi geliyor bana. Yirmi dört saat içinde en iyi insan- dan nefret edebilirim. Birinden, sofrada yemeği ağır yediği için, öbüründen, nezlesi var, durmadan burnunu temizliyor diye... İnsanlarla ilişkiye girer girmez onlara düşman kesiliyorum. Ama kişilere nefretim arttıkça genel olarak insanlığa sevgim o oranda artıyordu."
Sayfa 68 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Van Gogh adamdır
Vincent Van Gogh, resim yaparken çok mutluydu. Tek bir resmi bile satılmadı, kimse onu takdir etmedi ve açtı, açlıktan ölüyordu. Kardeşi ona yemek yiyebilmesi için her hafta az bir para veriyordu. Haftada dört gün oruç tutar ve üç gün yemek yerdi. Dört gün oruç tutmak zorundaydı çünkü başka türlü tuval, boya ve fırça için nasıl para bulacaktı? Ama o çok mutluydu; büyük bir heyecan yaşıyordu. Sadece otuz üç yaşındayken öldü; intihar etti. Ama onun intiharı bile senin sahte hayatından çok daha iyidir çünkü resmini yapmak istediği şeyin resmini tamamladıktan sonra intihar etti. En büyük arzusu bir günbatımı resmi yapmaktı ve resmini bitirdiği gün bir mektup yazdı: "işim tamamlandı, tatmin oldum. Bu dünyadan tatmin olmuş bir şekilde ayrılıyorum" dedi. İntihar etti ama ben buna intihar demeyeceğim. O tam yaşadı, hayat mumunu her iki ucundan çok büyük bir yoğunlukla yaktı.
Başını yastığa koyduğunda kızıl saçları kafasını hale gibi sardı. "Buraya gel," dedi arzu dolu bir sesle. Clay kıyafetlerini yeni çıkardı. "Mecaz kullan- dın," dedi oyuncu bir şekilde ona doğru yaklaşarak. "Biliyorum. Şimdi bacaklarını açıp üzerime tır- man." Julia emir vermeye başlarken gözlerini onun- kinden
Sayfa 113
Reklam
İlim ile Bilim arasındaki fark nedir? Atatürk'ün İlminin Manası Nedir?
Mustafa Kemal Atatürk'ün sahip olduğu ilmin ne anlama geldiğini Atatürk'ü dine yamama çabalarını boşa çıkarmak için açıklamak zorundayım. Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerini bilmek, öğretmek, öğrenmek aşamasını geçtik. Şimdi o sözlerin manasını öğrenerek yarım kalan devrimi tamamlama aşamasına geçiyoruz. İlim sahibi olmak
NUR RİSALELERİNDE İTİKADİ MESELELER
ÖLÜLERİN TASARRUFU "Özellikle, Allah adamı Hz. Abdülkadir, Gavs-ı A'zam, "ol" der "olur" dairesinin kutbu..."(1) "Hazret-i Mevlânâ (Halid-i Bağdadi) (K.S.) Hindistan'dan Tarik-ı Nakşîyi (Nakşi tarikatını) getirdiği vakit, Bağdat dairesi, Şah-ı Geylânî'nin (K.S.) ba'delmemat (ölümünden
Sayfa 477Kitabı okudu
SAİD NURSİ'NİN HRİSTİYANLAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
"Şiddet-i şefkat ve rikkatten (acımaktan), bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber mânevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyeden bîçârelere gelen felaketler, heläketler, sefaletler, açlıklar, şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki: Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükâfat vardır ki, o
Sayfa 416Kitabı okudu
Clausen ile karısı Lena vardı bir de. Clausen iş istemeye geldiğinde karısı Lena yanındaydı. Lena’nın kucağında bir bebek, iki yanında iki küçük çocuk vardı. Bir yardım kurumu göndermişti onları. Sabit bir gelirleri olsun diye onu hemen gece mesaisine koydum. Birkaç gün sonra ondan bir mektup aldım, şartlı tahliye memurunu görmesi
Allah'ım biraz konuşabilir miyim bağışla Konuşuyorsun sen, duymuyorum ben ah bağışla Ben de konuştum çok, çoğu boş, boşlukları doldurdum Yarım kalmış bir çay gibi soğuttum kendimi, İçime şeker attın, tatlanmadım yine Seni anlayamadım, tişört yazıları, sokak isimleri, Plaka harfleri, medet umdum tümünden, bir tıkız idrakle tıkandım, Yağmurları
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.