Bir kez Cumartesi yalnızı olursan
dünyada da yalnız kalırsın işte
bu şiir de aslında ne Cumartesi ne yalnızlık
yalnızca aşk üzerinedir
ama zaten Cumartesi Yalnızlığı da
başka nedir
aşktan, olmayıştan başka
uzuuuuuuuuuuuuuun bir kederdir
aşk kadar uzun, keder kadar derin
yalnızsan Cumartesidir
ey Cumartesi yalnızı öyleyse
iki kere kederlisin
yalnızlık da senin
Cumartesi de senin...
"Ama akıllıca hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Herkes senden de benden de korkuyor. Bunu tetiklemektense korkulacak bir şey olmadığını göstermeliyiz."
"Güzel vârisim..." dedi bana doğru yaklaşarak. "Gece başını yastığa koyduğunda aşk geçici bir duygudur seni uykunun kollarına çeker, dostluk geçici bir duygudur seni uykunun kollarına çeker. inanç geçici bir duygudur seni uykunun kollarına çeker." Dudakları hafifçe kıvrıldı, parmakları iki yanımdan saçlarımı yüzümden çekerken, "Ama korku," dedi. "Korku seni ayakta tutar. Uykuya teslim etmez. Bitmez." Ellerini çekip kaşlarını çatarak artık beyaz bir çölde farksız olan tuz kaplı kurak araziye baktı. "bir kez yıkıldım bu topraklarda, bunun bir daha tekrarlanmasına izin vermeyeceğim."
"Sadece ilk saldıranın sen olmasını istemiyorum. Onların haklı çıkmasını istemiyorum ben."
"Bunun içinendişelenme," dedi derin bir nefes verip. "Hiçbir zaman önce saldıracak kadar kötü olmadık biz." Geldiğim günden beri tek yaptıkları bana saldırmaktı. "Nasıl hissediyorsun?" diye sordum gülümseyerek. "Burada olduğuna ben bile inanmakta zorlanırken."
"Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum," dedi. "Hiç kimse buna cesaret edemezdi."
"Bazıları cesaretin delilik olduğunu söylüyor."
Aşıklar güvensizlik hissettiklerinde, yapıcı olmayan şekilde davranma eğilimi gösterirler, ya hoşa gitmeye çalışırlar, ya denetimi almaya çalışırlar, hatta fiziksel olarak kavga ettikleri de olur bütün bunlar büyük ihtimalle part- neri kaçıracaktır." Güvensizlik bir kez işin içine karıştığın- da, serinkanlı, aklıselim ve sakin davranmak imkânsız olur. Akıntıya kapılan ilişkinin dümensiz, dayanıksız sandalı, bir çok ilişkinin batma tehlikesi geçirdiği, adı kötüye çıkmış iki kaya arasında yalpalar durur: tam boyun eğme ve tam iktidar, uysalca rıza gösterme ve küstah fetih, kendi özerkliğini orta- dan kaldırma ve partnerinkini zaptetme. Bu kayalardan birine çarpmak, yedek parça çağında büyümüş ve tamir sanatını ög- renme fırsatı bulamamış yeni yetme bir gemiciyi taşıyan bir sal şöyle dursun, gayet iyi giden ve deneyimli bir mürettebata sahip bir teknenin bile parçalanmasına yeter. Hiçbir modern denizci, denizde yol alacak durumda olmayan bir ögeyi tamir etmek için bir dakika bile kaybetmez: Yedeğiyle onu hemen değiştirmek ister. Ama ilişkilerin salında yedek parça bulun- maz.
Evliliğin bir aile konusu olduğu, iki birey arasındaki bir gönül serüveni ya da romantik aşkın doruğu olmadığı kanısı birçok kültür tarafından paylaşılmıştır.
İtalya’nın soylu aileleri arasında evlilik tümüyle, iki ailenin katıldığı bir iş meselesi olarak görülürdü. Birçok gelin ve damat ilk kez düğün günlerinde karşılaşmıştır. Buna benzer gelenekler İspanya, Portekiz, Rusya ve diğer Avrupa ülkelerinde de yaygındı ve bu yalnızca soylu çevrelerde değil, tüm sınıflar arasında geçerliydi.
Birden düşümde koltuğa oturmuş durumda tabancayı elime aldığımı ve kalbime, başıma değil kalbime dayadığımı gördüm; oysa önceden kesinlikle tam şakağıma ateş etmeyi düşünmüştüm. Göğsüme tabancayı dayadıktan sonra bir iki saniye bekledim; mum, masa karşımdaki duvar birden hareket etmeye, dalgalanmaya başladı Hemen tetiğe dokundum.
Bazen düşünüzde
“ Yazar Aydın Aydemir'in, Aydin'in Didim ilçesindeki evinde başına dayadığı av tüfeğini ateşleyerek canina kıydığı iddia edildi…”
Araştırmacı yazar Aydın Aydemir; 20 Mart 1932, Ankara/ Beypazarı'na bağlı Uruş bucağı doğumlu. Ilkokul oğrenimini Uruş'ta, ortaöğrenimini Ankara Hasanoğlan Atatürk Ogretmen Okulu'nda tamamladı. Istanbul Capa Egitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü (1958) mezunu…
Aydın Aydemir'e 1971'de iki kez bakanlik emriyle işten el çektirildi. Daniştay'ca aklandı. 12 Mart darbesin de, 'Kalaba Örgütü Lideri' suçlamasıyla içeri alındı. Adresi belirsiz ve yeraltında konuşlandırılmış bir işkence evinde sorgulandı. Kalaba Örgütü'ne mensup olduğu varsayilan diger 21 kisiyle birlikte, mahkeme kararıyla aklandı. 1980'in 12 Evlül'ünde iki kizı ile birlikte Gayrettepe Emniyet Müdürlügünün hücrelerinde tutuldu. Kizlarina yapılan iskence esnasında, çocuklarının çığlıkları kendisine dinlettirilen, ancak faşizme bile onurlu bir direnme dersi veren bu devrimci insan 1982 yılına dek öğretmen kalmayı sürdürdü ve o yıl emekliye ayrildı. Kisa bir süre sonra da Didim'e yerleşti…
Adi anıldıkça önünde saygıyla eğilmemiz gereken bu aydınlık insana, bu düşün ve emek sevdalisi hocamıza güle güle derken, onunla aynı saflarda yer almaktan o nur duyuyorum.
Toprağı bol olsun. Çiçekleri ve karıncaları da yanında...
Sessiz Sedasız Giden Devrimci Usta: Aydın AYDEMİRKitabı okudu
BİR ŞEYLER EKSİK
Ya sevgiye, ya da arzuya ,nesne olmak istiyoruz.
...arzuladığımıza ulaşmak, arzulandığımızda da ulaşılmak istemiyoruz.
''Sevmeyi becerecek kadar kendi benliğimizden feragat etmeyi bilmiyor, arzulamayı becerecek kadar da bilinmeyene ve tehlikeli olana yelken açmaya cesaret edemiyoruz.''
BİR ŞEYLER EKSİK
," Lacan aşk hakkında konuşurken "Aşk sahip olmadığınız (sizde olmayan) bir şeyi, onu sizden istemeyen birine vermektir/vermeye çalışmaktır, Acınası bir durum gibi görünüyor, değil mi? Ortada verilecek bir şey yok, ama zaten onu isteyen de yok. Ancak "aşk" gene de var. Çünkü o öteki her kimse, onun