Egzistansiyalizm ya da dilimizdeki haliyle Varoluşculuk "bana göre" bir felsefi akımdan ziyade daha çok bir edebi akımdır. Lakin salt bir edebi akımdan bahsetmiyorum. İşlediği konu itibariyle değil, dönemin yazım şekli itibariyle bir edebi akım. Bunu en net gördüğümüz iki Varoluşçu var: Camus ve Sartre. Camus'un Yabancı'sı ile Sartre'ın Bulantı'sı sanki bir bağlamda aynı anda ele alınmış gibi... Veyahut Veba veya Duvar bu çizgide ilerler. İşlediği konu itibariyle ise dönemin Aydınlarının dünyadaki gelişen olaylara nasıl bir şekilde ayna tuttukları gözler önüne serilir. Bir sıkıntı, bulantı, kargaşa, vurdumduymazlık ve soyutlanmıșlık gözümüzün önünde raks eder. Boş boş okumayıp, backgroundunda neler döndüğünü anlamak için bir tutam felsefe çoh eyi olacaktır. Filsefe ilen kalın. Ben buralardayım.