Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Drei Tote Schweine
Türk edebiyatında diyalogsuz polisiye türünün öncüsü olan “Üç Ölü Domuz” çok yakında dünyaya açılıyor! Türkiye’deki okurların yoğun ilgisiyle kısa sürede ikinci baskıya hazırlanan Üç Ölü Domuz, dünya edebiyatınında ilgisini çekmeyi başardı. Başkomiser Kabil Evren’in suç ve adalet savaşı, Almanca çevirisiyle Avrupa yolculuğuna başlıyor.
Bir parçasını teşkil ettiğim ve bazen kendisi de başka birçok grubun parçasını oluşturan o küçük grubun aklına, Arjantinliler ve bireyler olarak İspanya Savaşı'nın bizi de doğrudan ilgilendirdiği hiçbir zaman gelmedi; Arjantin tarafsız bir ülke olsa da, İkinci Dünya Savaşı'nın bizi de ilgilendirdiği hiçbir zaman aklımıza gelmedi. Aynı zamanda bir insan olan bir yazarın misyonunun sadece yorumun ya da savaşan taraflardan birine yönelik salt sempatinin çok daha ötesine geçmesi gerektiğini asla fark edemedik. Kendime ve ait olduğum toplumsal sınıftaki herkese yöneltmeye muktedir olduğum çok gaddarca bir özeleştiri içeren bu yaklaşım o dönemdeki ilk edebi üretimimi büyük ölçüde belirledi: Avrupalı ya da Arjantinli bir yazarın kayda değer bir romanının ya da bir öykü kitabının çıkışının bizim için büyük önem taşıdığı bir dünyada, mümkün olan en yüksek edebi seviyeye ulaşmaya çalışmak için elimizdeki her şeyi, tüm kaynaklarımızı ve tüm bilgimizi vermemiz gereken bir dünyada yaşıyorduk. Estetik bir sorunsaldı, estetik bir çözümdü; biz edebi etkinliğe edebiyatın kendisinden ötürü, ürünlerinden ötürü değer veriyorduk, yoksa yazar olsun olmasın, bir insanın içinde hareket ettiği geniş bağlamı -Ortega y Gasset olsa “koşullar” derdi- oluşturan birçok unsurdan biri olduğu için değil
Sayfa 12
Reklam
İkinci Dünya Savaşı 76 yıl önce bitti. Eskilerin deyimiyle, "bad-ı harab el Basra" denemez, doğrusu nice Basraların harab olması pahasına bitti ve yeni bir dünya doğdu. Savaşın getirdiği sıkıntıların bitimi için bu 76 yıl sözünü kullanmak da doğru değildir. İnsanların çektiği sıkıntı ve uğradıkları yıkım daha yıllarca devam etti. Ailelerin parçalanmışlığı, vatansız kalanların sürünmesi halen sürüp gidiyor. Leningrad savunmasında açlık çeken çocuklar, savaş biter bitmez karınlarını doyurabilmiş değildi. Yıllarca sütü ölçüyle içtiler, yumurtayı görmeden büyüyenler çoğunluktaydı. Stalingrad, Kiev, Harkov, Varşova'da Alman işgalcilerin sokaktan toplayıp Almanya'daki kamplara, fabrikalara ostarbeiterin olarak sürdükleri anaların çoğu, bir daha geride bıraktıkları çocuklarını göremediler. İkinci Dünya Savaşı, cephede öldürdüklerinden çok, geride yaşayan ölüler bıraktı.
Sayfa 186Kitabı okudu
1920’lerden İkinci Dünya Savaşı'na kadar geçen süre Kadıköy vapurlarnin en düzenli, temiz, rahat ve yolcu bakımından seçkin dönemiydi.
239 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
38 günde okudu
1917 - Debrecen doğumlu, Macar yazar Magda Szabo'nun romanı... 1949 yılında yazar "Baumgarten" ödülüne layık görülmüştür fakat ödül verildiği gün politik nedenlerden dolayı geri alınmıştır. Daha sonra bakanlıktaki işinde kovulup 1949-1958 yılları arasında sakıncalı yazar olarak bir ilkokulda öğretmenlik yapmaya zorlandı.
Kapı
KapıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 20211,253 okunma
Tütün yüzünden ölen insanların sayısı İkinci Dünya Savaşı'nda hayatlarını kaybeden insanların sayısından fazladır.
Reklam
155 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Kurucusu olduğu Logoterapi'nin ilkelerini, İkinci Dünya Savaşı sırasında bir toplama kampındaki deneyimleri eşliğinde anlatmaktadır. İnsanı insan yapan nedir? Sorusuna da yanıt vermeye çalışıyor... Keyifli okumalar
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202335,6bin okunma
Yazarın işinin soytarının işiyle aynı olduğunu, üstelik yazanın üzüntüsünü de dile getirenin soytarı olduğunu söyleyen Oe'nin çoğu eseri temelde iki ana izleğe dayanır: Oğlunun zihinsel engelli olduğu gerçeğiyle yüzleşme çabası ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Japonya'daki modern kültür ile köy yaşamı arasındaki çatışma.
60 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Albert Camus| Bir Alman Dosta Mektuplar
Herkese merhaba, Uyumsuz bir evren içerisinde var olan ve korunması gereken tek değerin insan olduğuna inanan Albert Camus, ikinci dünya savaşı sırasında yazdığı "Bir Alman dosta mektuplar"da, Nazi Almanyası'nın bu insan kavramına yaptığı saldırılara karşı durmakta, insanın değerini, önemini,kurduğu uygarlığı büyük bir içtenlik ve coşkunlukla savunmaktadır. Kitap 4 mektuptan oluşmaktadır. Etkileyiciydi... Kitabın bendeki hikayesi; ikinci el bir sahaftan almıştım. İçerisinde not olduğunu o an fark etmemişim bu kitabı okuyan bir kişi not bırakmış "1-1-1973"....
Bir Alman Dosta Mektuplar
Bir Alman Dosta MektuplarAlbert Camus · Bilgi Yayınevi · 196664 okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.