Merhaba kitap dostlarım. Bugün sizlere Danıel Keyes'ten Algernon'a Çiçekler adlı kitabıyla geldim. O kadar duygu yüklüyüm ki bunu nasıl aktarırım bilemiyorum. Kitap zihinsel engelli bir insanı anlatıyor ve hem Charlie'nin kendisiyle hem biz okuyanların kendimizle yüzlestiği toplumsal bir konuyu okuyoruz.Charlie ile dışlandım, ezildim, alay edildim onunla beraber her duyguyu bende yaşadım. Kitap o kadar derin bir konuyu ele almıs ki mutlaka okumalısınız ve farkına varmalısınız ki zihinsel veya fiziksel hiçbir engel onları soyutlama hakkını size vermez. Charlie'yi annesi bile kabul edemedi. Sırf baskaları tarafından sevilmek için daha fazla akıllı olmak istedi.Çevrenin sürekli Charlie ile eğlenmesi bile Charlie'nin gülümsemesini kaybettirmezken sorarım size asıl engel kimlerin kalbinde. Özel bireyleri anlamanız için Charlie ses olmuş bu yüzden kesinlikle okuyun. O saf sevgilerin ve yumuşacık kalplerin farkına varın, siz farkına varın çünkü onlar farkında değiller hiçbir kötülüğün.Ne yazdım bilemiyorum umarım doğru bir sekılde aktarabilmişimdir. İlk defa bir kitabı anlatırken bu kadar karışık hisler içindeydim sürçülisan ettiysem affola.
Konusu:
Zihinsel engeli olan Charlie 'ye insanın zeka düzeyini değiştiren bir deney yapılır ve bu deneyin daha önce yapıldığı bir de fare (Algernon) vardır. Bu süreçte ilerleme raporlarını okuyacağımız Charlie'nin günlük hayatına konuk oluyoruz.
Savaş, yalnızca bedenleri değil, ruhların en safını da yutar. Masumiyet, toprağın altında sessiz bir ağıt gibi kalır. Oysa karanlık, sadece gölgeden ibaret değildir; aynı zamanda sevginin aydınlatıcı kıvılcımına muhtaç bir boşluktur.
İnsan, varoluşunun ilk anından beri hem kendini gerçekleştirme hem de yok oluş arasında savrulur. Her ilerleme çabasında, kendi karanlığının yansımasıyla karşılaşır. Toplumun zindanlarında örülen engeller, onun içsel isyanının yankılarıdır.
Bazı ruhlar, kendi arzularının esiri olur; başkasının yaşamına dikensiz gül bırakmak yerine, kendi cehennemlerini yaratırlar etrafında. Bu yüzden kimi mutluluklar, insanın iç dünyasında alevlenen cehennemlerdir.
Ve evet, cennetle cehennem arasında ince bir çizgi vardır. Gerçek özgürlük ve sevgi, çoğu zaman bizi en karanlık ateşlerin içine sürükler. Çünkü varoluşun ışığı, karanlığın kıyısında doğar.
İşte insanın trajedisi ve kudreti burada saklıdır: karanlığa direnerek değil, onu kucaklayarak ilerlemek; ve sevmek, karanlığın ortasında bir varoluş manifestosudur.
İnsan beyni bilgiyi değişken zincirler olarak depolayarak önceki deneyimler bazında '' öğrenir'' ve gelişir; buna karşılık bilgisayar, belleği birler ve sıfırlardan oluşan ikili sistemle görür.
Sayfa 73 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları·Kitabı okudu
Beyni, bileşenleri bozulduğunda çalışmayı durduracak bir bilgisayar olarak görüyorum. Bozulmuş bilgisayarlar için cennet veya öteki dünya yoktur; bu, karanlıktan korkan insanlar için peri masalıdır.
Stephan Hawking
Sayfa 70 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları·Kitabı okudu