406 syf.
·
Puan vermedi
Spoilerrrr
2000'lerin sonu 2010'ların başı gibi ülkemizde Eroinle dans furyası var idi o zamanlar ilgimi çekmediği için hiçbir zaman Canan Tan okumadım ama her sefer kütüphaneye gittiğimde dikkatimi hep bu kitap çekiyordu ve kitabı kimsenin almadığı daha çok ilginç idi, Kitabı alıp okumaya başladığımda neden okumadıklarını anladım. Kitabın özeti şu Kadıköylü bir eroinman kız İzmir'den gelen yeni üniversite kazanmış kızı ortamlara sokuyor ve bu yeni gelen tazecik kızımız Alkol ve Eroin ile tanışıyor Bunlar her gün ayrı bir evde Esrar ve Eroin partileri ortamın leşliği diz boyu bu kadıkıköylü rockçı sevgilisinden hamile kalıp kürtaj oluyor sonra bunu babası Amatem'e yatırıyor kadıköylü abla ölünce İzmirli kız kendine yemin ediyor ve eroin seni yendim diye kitap bitiyor
Eroinle Dans
Eroinle DansCanan Tan · Doğan Kitap · 201619,2bin okunma
184 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Hâlâ Düşünüyor Musun ?
İlginç soruların mizahlı şekilde cevap verildiği eser keyifli bir şekilde bitti. Hiç sıkılmadan akıyor gidiyor. En beğendiğim soru Ovidius'un kız tavlama yöntemi işe yarar mı ?
Zeki Olduğunu Hâlâ Düşünüyor musun?
Zeki Olduğunu Hâlâ Düşünüyor musun?
John Farndon
John Farndon
Zeki Olduğunu Hâlâ Düşünüyor musun?
Zeki Olduğunu Hâlâ Düşünüyor musun?John Farndon · Ntv Yayınları · 201535 okunma
Reklam
(Dindar) insanların (dahi) dindarlar hakkında ne ilginç genellemeleri var. Biri çıkıyor; yüzlerce kitap okumuş, kendini bi noktada geliştirmiş, aydın vs. Dini bi toplulukla ilgili kötü bi haber duymuş, sonra bi bakıyorsun o topluluktaki herkesi kötüleyebilecek kanaate tek bir haberle ulaşabiliyor. O toplulukta on binlerce belki yüz binlerce insan var. Şimdi hepsini aynı kefeye koyunca, aslında aynı olmayan binlerce insanın hakkına girmedi mi? Çok acayip. İnsanlar..
Gençken, diye konuştu, romanı sevdiğim kadar başka hiçbir şey sevmiyordum. Pazar günleri bir köşeye çekilip, bütün kalbimle bir Miss Janny'nin mutluluğunu ve musibetini paylaşmaktan ne kadar hoşlandığımı, tanrı biliyor. Türün benim için daha başka çekicilikleri olduğunu da inkar etmiyorum. Ama elime öylesine seyrek bir kitap geçiyor ki, o zaman da bunun benim zevkime uygun olmasını istiyorum. Ve en sevdiğim yazar, kendimi, dünyamı bulduğum, etrafımdaki olayların meydana geldiği ve hikâyesi pek tabii bir cennet olmamakla birlikte, tanımsız bir saadetin kaynağı olan kendi ev yaşamımdaki gibi ilginç ve içten olan yazardır.
Düşünsenize, insan çoğu kez ilginç şeylerle karşılaşıyor, ama hiç ilgilenmeden, aldırmadan geçiyor.
Veronika her şeyden nefret ediyordu ya, en çok da yaşamını sürdürmüş olduğu biçimden, içinde barındırdığı yüzlerce Veronika'yı keşfetmeye zahmet etmeyişinden tiksiniyordu. Oysa orada kim bilir ne ilginç, ne meraklı, ne cesur, ne küstah, ne deli kızlar duruyordu.
Reklam
Şimdi ise ömür boyu kaçınmaya çalıştığı bir duygunun pençesindeydi: nefret. Nefret. Öylesine fiziksel ki, neredeyse duvarlar, piyanolar, hemşireler kadar somut; gövdesinden taşan yıkıcı enerji elle tutulabilir gibiydi. Bu duyguyu bastırmaya çalışmadı, iyi ya da kötü olmasına aldırmıyordu, durmadan kendini kontrol etmekten, maskelerden, uygun davranışlardan bıkmış usanmıştı. Önünde kalan iki-üç günlük ömrünü elinden geldiğince uygunsuz davranarak geçirmek istiyordu. Yaşlı bir adama tokat atmakla başlamıştı, bir hemşirenin önünde gözyaşlarına boğulmuş, yalnız olmak istediğinde nezaket gösterip birtakım insanlarla çene çalmayı reddetmişti; şimdi ise nefret duyacak kadar özgür hissediyordu kendini, ama eline geçeni kırıp dökerek, ortalığı altüst ederek sayılı günlerini uyuşturucu altında yatakta geçirmeyi göze almayacak kadar da zekiydi. O anda her şeyden nefret ediyordu: kendisinden, dünyadan, önündeki sandalyeden, koridordaki bozuk radyatörden, kusursuz insanlardan, canilerden. Bir akıl hastanesindeydi, insanların genellikle kendilerinden sakladıkları duyguları bastırmamakta özgürdü. Nedense hepimiz yalnızca sevmek, kabullenmek, işlerin kolayını bulmak, çatışmadan kaçınmak üzere yetiştiriliriz. Veronika her şeyden nefret ediyordu ya, en çok da yaşamını sürdürmüş olduğu biçimden, içinde barındırdığı yüzlerce Veronika'yı keşfetmeye zahmet etmeyişinden tiksiniyordu. Oysa orada kim bilir ne ilginç, ne meraklı, ne cesur, ne küstah, ne deli kızlar duruyordu.
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
"Çok sayıda nesnede var olan bir özellik çok ilginç olamaz."
Bizler O'nun eseriyiz. İşte bizler açısından ilginç bir ha­kikat. Zira O'nun insanoğlunu ne zaman yarattığını, daha öncesinde ne yaptığını, maddenin içinde mi, boşlukta mı, yoksa belli bir noktada mı bulunduğunu, ezelden beri ve her yerde hareket edip etmediğini, kendi dışında mı yoksa kendi içinde mi hareket ettiğini felsefe yoluyla bilmek;, işte bunlar içimdeki derin cehalet duygusunu daha da perçinleyen araştırma konularıdır.
Reklam
"İstemek," dedi ölçülü bir sesle, "ilginç bir sözcüktür. Yoksunluğu anlatır. Bazen o boşluğu başka bir şeyle doldururuz ve ilk baştaki istek bütünüyle kaybolur. Belki de senin sorunun istemek değil, yoksun olmak. Belki de cidden yaşamak istediğin bir hayat var
- İkinci Mide, Erzak Torbasının Güzellikleri
Karıncaların ikinci midesi kelimenin tam anlamı ile bir erzak çantasıdır. İşin ilginç yanı karınca bu erzak çantasındaki besinleri kendi ihtiyacı için kullanamaz! Çünkü ikinci midede sindirim enzimlerini salgılayacak salgı bezleri yoktur. Erzak midesi ağzına kadar dolu olsa bile karınca açlıktan ölebilir! Bir karınca, yuva içinde yahut dışında
168 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Yaş 70, iş bitmiş (mi acaba?) :)
71 yaşındaki kahramanımız Seymour Tecumseh Baumgartner (buradan sonra kendisinden kitapta da o şekilde olduğu üzere, "STB" olarak bahsedeceğim) attığım başlığın tersini kanıtlayan bir hayat yaşamaya başlıyor; ki o da aslında hayatının aşkı eşi Anna'nın ölümünden sonra geçen yılların ardından yaşla beraber gelen emeklilikle, tam da
Baumgartner
BaumgartnerPaul Auster · Can Yayınları · 202394 okunma
392 syf.
9/10 puan verdi
"Servet arıyorsan Hindistan'a git. Öğrenmek ve bilgi sahibi olmak istiyorsan Avrupa'ya git. Saray ihtişamı görmek istiyorsan Osmanlı İmparatorluğuna gel." Demiş yazar...Bir sonraki kitap 2. Dünya savaşında Türkiye isimli bir kitap.Kitap çok ilginç olaylar anlatıyor. Ama gerektiği gibi değerlendirilmediğini düşünüyorum. Döneme duyulan nefret yüzünden çok taraflı anlatılmış. Savaşta olabilecek herşey göz ardı edilerek... Nedense 1.Dünya savaşı için pek araştırmamız yok.Nadir kitaplardan birisi dönemi yaşayan yazar savaş sonrası kaleme almış... Savaşın getirdiği yıkım,ekonomik çöküntü,kayıplar,vs...bundan nemalanan bir kesim zengin...Ama hiçkimse bu isimleri zikretmez..mağdur kim? Savaş öncesi her ülke seferberlik ilan eder.Birçok iş alanında çalışan erkek olduğu için erkek nüfusta meydana gelen azalma üretimin düşmesine neden olur.dünyadaki diğer ülkeler bunun önüne kadınları istihdam ederek geçmiş..Biz bunu balkan savaşları ile acı bir şekilde tecrübe ettik.sosyolojik boyutta dağılan aileler,perişan kimsesiz çocuklar,vs.. bugün bir savaş olsa(Allah göstermesin) aynı hikayeler tekrar yaşanır.20 milyonluk istanbulu bugün doyurmak çok daha zor olurdu...Askerden kaçanlar için alınan tedbirler,fırsatçılar için alınan tedbirler,vs... ve daha nicesi yetersiz olabilir ama bunun sebebi ahlak yoksunu toplumun suçudur..
Birinci Dünya Savaşı’nda Türkiye
Birinci Dünya Savaşı’nda TürkiyeAhmet Emin Yalman · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201827 okunma
360 syf.
9/10 puan verdi
Rusya dün olduğu gibi bugün de açık deniz hayalini sürdürüyor. Hala büyümek yayılmak için fırsat kolluyor. "Rusya,tarihi boyunca kendisinden güçlü hiç bir ulusa karşı savaş açmamış,ancak hedef aldığı ülkeleri çok yakından takip etmiş ve zaman içinde zayıf düştükleri anda da savaşmaktan çekinmemişler" Rusya'da yüzyıllardır (çarlık dönemi,kominizm dönemi,başkanlık dönemi)yönetim sistemi adı değişik ama strateji hep aynı..107 milletin yaşadığı Rusların azınlık olduğu bir ülke.. Geçmişte olduğu gibi bugün de Rusların Türkiye üzerinde emelleri olduğuna inananlardanım.. Rusya en güçsüz döneminde bile ilginç hamleler yapmış...("Bizim Adriyatikten Çine Türk dünyası dediğimiz dönemler mesela") Ayrılan ülkelerin başka bir kutba kaymasının önüne geçmek büyük başarı...Son bir kaç yıla bakarsak jeopolitik için çok stratejik adımlar attılar....(NATO nun genişlemesini önleyici adımlar,Kerç boğazı,enerji alanındaki atılımlar,Kırım,Doğu Akdeniz,Suriye...vs). "Yani Rusya hala dünya egemenliği arzusundan vazgeçmemiştir." Kitap meraklıları için çok bilgi veriyor..Tavsiye ederim...
Batı'ya Direnen Devlet Rusya
Batı'ya Direnen Devlet RusyaYaşar Onay · Yeni Yüzyıl Yayınları · 20088 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.