Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne kadar ilginç, Pelageya Nilovna, emekçi insanlar böylesine zor, böylesine aşağılayıcı bir hayat yaşamalarına rağmen, diğer insanlardan daha büyük ve iyilik dolu kalpleri var.
Soren Kierkegaard
Soren Kierkegaard
'ın daha 42 yaşındayken yürüyüş sırasında yere yığılıp ölmesi gerçekten üzücü olmuş. Yürüyüşü de çok sever ve tavsiye edermiş. Sevdiği kadınla nişan atıp evlenmeyerek kendini entelektüel çalışmalara adaması ilk varoluşçu filozof unvanı almasını sağlamış.
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
gibi kendisine kalan miras ile geçimini sağlamış ve de hiç evlenmemiş. Üstelik çağdaşlarmış. Ama birbirlerinden hiç haberleri olmamış. Schopenhauer daha yaşlı olmasına ve fikirleri varoluşçu özellikler taşımasına rağmen bu ekolde bir ilk haline gelememesi ilginç. Aynı çağda yaşamış başka bir düşünür olan
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
'nin bu 2 üstadı aşabilmesi için epey acı çekmesi, yalnız kalması ve kafa yorması gerekmiş anlaşılan. Nitekim başarmış da.
Reklam
208 syf.
1/10 puan verdi
Neden basıldığı anlaşılamayan kitap
Nereden başlasam acaba. Önce iyi taraflarından başlayayım. Akıcı bir dili var. Ama bu dil gerçek bir roman ile sadece komik sayılabilecek makaleler yazmak arasında gidip geliyor ve bu da kitabın herhangi bir sınıfa girmemesine sebep oluyor. Konu ilginç. Toplum, beden algısı ve güzellik üzerine bir cok nokta var. Ama yetersiz ve yüzeysel. Sorular sorulmuş ama üzerine düşünülmemiş. Hal böyle olunca insan şunu dusunuyor bu kitap neden basıldı.
Ben Bu Aşka 20 Kilomu Verdim
Ben Bu Aşka 20 Kilomu VerdimYasemin Erkent · Okuyan Us Yayınları · 2015103 okunma
Aslında ilginç olan sana karşı özel davranışlarımdı ancak sen gidince kimseden farkın kalmadı.
şimdi denilen an ilginç. şimdi, şimdi, şimdi, avucuma alsam bile "şimdi" çok uzaklara uçup gidiyor ve yeni bir "şimdi" geliyor.
·
Puan vermedi
Senin serenadın hangisi?
Beni en çok gerçek bir hikaye olması etkilemişti.Kitabı bir diğer ilginç kılan şey bir kadın gözüyle anlatılmasıydı.Çünkü yazar”Zülfü Livaneli’ydi” Tabi bu kitap tamamen Struma olayıyla ilgili olan bir araştırma kitabı olsaydı bu kadar ilgi çekmezdi.Yeri geldiğinde aşkı konu ele alışı ilgimi çekiyordu.Yeri geldiğinde ise çalan keman sesini duyuruyordu kulaklarımda,deniz dalgalarının eşliğinde.Yeri geldiğimde eş oldum,yeri geldiğinde anne,yeri geldiğinde aşk ve aşık.Bazen kitabı noktalamak istiyordum.Ama aklımdaki “Acaba sonra ne oldu?”sorusuna cevap olabilmek için tekrar açıyordum sahil kokulu kitabı.Kitap bittiğindeyse kendimi boşlukta gibi hissediyorum.Bunun da sebebi fazlasıyla benimsemiş olmamdı belki de .Belkisi fazla.Önce kendimi sonra da hayatı sorgulamaya başladım.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,4bin okunma
Reklam
"Deliriyordum, büyüklük hezeyanına kapılmıştım, fakat neşeli, zinde ve hatta mutluydum, ilginç ve orijinal biriydim. Şimdi daha makulüm ve daha sağlıklıyım, fakat herkes gibiyim: Vasatım, sıkıcı geliyor yaşamak ... Ah, ne büyük gaddarlık ettiniz bana! Halüsinasyonlar görüyordum, ama kime zararı vardı bunun? Soruyorum, kime?"
Sayfa 34 - - Kovrin
“…insanlar sadece kendileriyle ilgilenir. Eğer bir öykü dinleyen hakkında değilse dinlenmez. Bu noktada bir kural koyabiliriz: Büyük ve kalıcı bir öykü herkes hakkındadır, aksi takdirde kalıcı olmaz. Tuhaf ve yabancı olan ilginç değildir, sadece derinden kişisel ve tanıdık olan ilginçtir.”
Neden?
Öncelikle aşk ,sevgi ve benzer çoğu şey neden metalaştırıyoruz ki ? Bilinmeyen Şaheser" sadece sanatla ilgilenenler için değil, insan doğası ve tutkularıyla ilgilenen herkes için ilginç bir okuma olabilir.Neden sevdim , benim gözümle bakar isen anlardın.Seni seviyorum ve sanırım senden nefret ediyorum , bana zararın olduğunu bile bile seni seviyorum demenin başka şekli.
Sayfa 84 - PrenhoverKitabı okudu
İnsan her zaman çevresindeki şeylerden şikayet eder ve kendine uzak şeyleri güzel ve ilginç bulur.
Sayfa 46
Reklam
Timur'un Başarısının Sırrı Bir adam bir gün Timur'a sordu: "Sultanım! Başarının sırrı nedir?" Timur adama: "Şimdi sen parmağını benim ağzıma sok, ben de parmağımı senin ağzına sokacağım ve aynı anda ısıracağız... O zaman başarının sırrını anlayacaksın!" dedi. Parmaklar ağızlara sokuldu ve aynı anda ısırma işlemi başlatıldı. Timur sabrederken, adam can acısıyla "aahhhh” deyip ağzını açınca Timur parmağını kurtardı ve adamın parmağını ısırmaya devam etti. Sonra şöyle dedi: "İşte başarının sırrı! Aaaahhh demek, karşısındakine fayda verir. Sabredeceksin dostum, sabredeceksin."
Sayfa 123
Türkleri kudretsiz bırakmak için dünya durdukça onlara uygulanacak tek ezme tarzı şudur: Parçala kolay yutarsın, Türk başka türlü yenilemez. Asaletin, büyüklüğün, efendiliğin temsilcisi olarak çağlara hükmeden bu asker milletin yaşama ve muvaffakiyet sırrı gerçekten de asli hüviyeti olan bu temiz karakter ve soylu sözde aranmalıdır
Sayfa 103
328 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Su perisi gibi güzel Boşnak kızı Suada'nın aşk ve savaş hikayesi... Kitabı henüz bitirdim ve etkisinden uzun süre kurtulamayacağımı düşünüyorum. Geçen ay bulunduğum Bosna'da tur rehberimizin tavsiyesiyle aldım İncir Kuşları'nı... Başlangıçta bir aşk hikayesi gibi gelen bu kitap, Bosna Savaşı ile ilgili bilmediğim birçok ayrıntıyı öğrenmeme ve araştırmama vesile oldu. 1992-1995 yılları arasında Bosna'da yaşanan soykırımda yüz binin üzerinde Boşnak öldürüldü, otuz ila elli bin arasında da Boşnak kadına Sırp güçleri (Çetnikler) tarafından tecavüz edildi... Bu tecavüzlerde motivasyonlarının Sırp bir nesil doğması olması beni hem şaşırttı hem de midemi bulandırdı. Kitabı okurken birden fazla yerde gözyaşlarım sebebiyle ara vermek zorunda kaldım. Kitabı ve bu savaşı ilginç kılan şeylerden biri; Avrupa ülkelerinin aslında bu savaşta kör değil, taraf olmaları. Çünkü onlar da Sırplar gibi, Boşnaklara müslüman Türkler gözüyle bakıyorlardı. Oysa ki onlar Türk değil, Avrupalı bir milletti. Kitabın sonunda Suada'ya ve bütün bu acıları yaşamış kendilerini kirlenmiş hisseden, masum ve aslında tertemiz kadınlara sımsıkı sarılmak istedim... ''Sırplar yüreğimi ateşe tuttular Ben hiç yanmadım Geceleri soyunup koynuma girdiler Ben hiç sevişmedim Atalarıma küfürler savurdular Ben hiç duymadım En sonunda beni hamile bıraktılar Ben hiç doğurmadım...'' Hasılı, bu konuya ilginiz varsa Bosna Savaşı'na dair akıcı bir üslupla yazılmış, iç yakan ve çok şey anlatan bu kitabı okumanız naçizane tavsiyemdir.
İncir Kuşları
İncir KuşlarıSinan Akyüz · Alfa Yayınları · 202126,3bin okunma
Japonya'da Mimarî Anlayış
Sabah namazından sonra, Tokyo'nun lüks semtlerinden Shibuya'nın ara sokaklarını dolaşmaya başladık. 11 yıldır Japonya'da yaşayan mimar arkadaşım Abdurrahman Kaç'ın Japonların mimari anlayışları ve şehircilik uygulamalarıyla ilgili anlattıkları gerçekten ilginçti: Binaların yapımında, çevredeki yaşam alanlarının güneş ışığı almasının uzun süre engellenmemesi esasmış örneğin. Farklı bölgelere göre değişmekle birlikte, bir evin ya da sokağın aralıksız dört saat güneşten mahrum kalmaması gerekiyormuş. Komşusunun ışığını kesen, güneşini engelleyen binaların ruhsat alması imkânsızmış. Abdurrahman bunları anlatırken, bir yandan da Shibuya'da Japon mimari hukukuna göre inşa edilmiş, ilginç görünümlü binaları gösteriyordu bana. Sırf yandaki evlerin güneşini engellemesin diye tepesi yarıdan kesilmiş, görünüşleri farklı şekiller almış yapılar dikkat çekiyordu.
Sayfa 44 - Burda anlatılana bakıyorum bir de bizim ülkemizde bir çok güzel camiimizin silüetini bozan büyük yapıları veya gereksiz binaları aklıma getiriyorum.Gerçekten elimizdeki hazineleri mahvetmeyi çok iyi biliyoruz.Kitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.