Hayatımızda yaptığımız seçimler sadece bizi mi etkiler yoksa çevremizde olan bitenlerle aramızda bir bağ var mıdır ? Seçimlerimizi her zaman doğru ya da yanlış olarak mı yaparız ? Sonsuz ihtimallerde doğru kararı vermek olanaklı mıdır ? İşte yazar kitapta bu soruların cevabını hem felsefi hem de bilimsel açıdan ele alıyor.Kitaba ilk başladığınızda olaylar arasında bağlantı kurmak biraz zor olsa da yaklaşık 100 sayfadan sonra kafanızda olaylar şekillenmeye başlıyor. Ajanlık,polisiye ve içine bilimi de alan bir yapıt olmuş.
Bir kitap okudum tüm duyguları sol yanımda hissettiren. Bir kitap okudum gözümdeki yaşları taşıyamayıp göz çeşmemden akıtan.
Çocukluktan beri yaşadıklarına (aşağılanma, hor görülme, kabullenilmeme, alay...) rağmen ayakta dimdik duran ama bu duruşu bile çok görülüp elinden alınan bir adam Hasan. İlk zamandan beri birlikte büyüdüğü, onun için her şeyi göze alan kişiye arkadaş kelimesini dile getirmeyip hizmetlinin oğlu diyen bir çocuk Emir. Gördüklerini görmezden gelen ve bunun için büyük pişmanlıklar duyan bir çocuğun yıllar sonra bu yükten kurtulmak için çabalama girişimleri... Bu kitap insana hem ihanetin ağır yükünü hissettiriyor, hem çocuk masumluğunu, hem boyun eğişin kaçınılmazlığını... Ama en çok suçluluk duygusunu ve pişmanlığı. Sanırım bu üç kelime benim için kitabı özetler durumda: Koşulsuz sevgi (Hasan), kıskançlık ve sonuçlarından doğan pişmanlık (Emir)
Doğrusu Hindistan ile ilgili okuduğum ilk eser diyebilirim. Bir yerde görmüştüm. "Hindistan, cinayet, dedektif" kelimelerini okuyunca hemen sipariş listeme yazdım. Nasıl bir şey çıkacağı hakkında hiç bir fikrim yoktu sadece içimde güzel çıkacağına dair hisler vardı. Ve hislerimde yanılmadım. Kitap güzel. Tek kelimeyle. Kurgusu, yazım tarzı. Tam takır.
Bana göre en güzel yönü ise güzel bir dedektif hikayesi okurken, bir yandan hint gelenek göreneklerini, ilginçliklerini de öğreniyor oluşumuz.
Hindistan benim için özeldir. Çünkü ilginç bir ülke.
Bu kadar ilginç, bol tanrılı, bol guru(önder)lu, bol eğlenceli bir ülkede geçen bir kitap güzel olmaz mı?
Kitabın vermeye çalıştığı bir mesaj var. Söylemiyorum. Okuyun, öğrenirsiniz.
109 syf.
·
Not rated
Cengiz Dağcı kitaplarını kronolojik sırayla okumayı tercih ediyorum. Dönüş kitabı da Dağcı'nın 1968 yılında kaleme aldığı bir kitap. 109 sayfalık kitap, çeşitli başlıklardan oluşuyor.
••• Kitapları daha sonra hatırlamak üzere inceleme yazdığımdan bundan sonraki kısımlar ipucu (spoiler - tatkaçıran) içerebilir. Kitapla ilgili daha genel bilgiler
243 syf.
9/10 puan verdi
Rus edebiyatının ilk psikolojik romanı. Yazıldığı zamana göre modern bir eser. Ve Peçorin; gereksiz adam tipinin en iyi örneklerinden biri. Peçorin iyi ya da kötü biri değildir. İyi ve ya kötü biri olmak da zaten umrunda değildir. Maymun iştahlı, başladığı işi bitirmeyen, bencil, sorumsuz adamın biridir. Böyle bir insana dönüştüğü için yaşadığı toplumu suçlar.
Rusya topraklarında yaşayan üst tabakanın eleştirisi sert bir dille yapılır. Okuyun, Peçorin'in yerdiği üst tabaka çok tanıdık gelecek.
Bu Jack London'un ilk okuduğum kitabıydı ve son olmıycağının garantisini verebilirim. Yazarın anlatım dehası ve olaylara bakış açısı büyüleyici. O kadar net bir dille ve dehşet betimlemelerle süzülüyor ki hikaye, okumuyor adeta ölümün kıyısına gelmiş bir adam gibi ya da hayatta kalma iç güdüsüyle saldıran bi kurt gibi hissediyorsunuz kendinizi. Ve bir anda hislerinizi bir yumak gibi karman çorman buluyorsunuz. Hayatta kalmaya çalışan iki taraf arasında tasvir edilemez bir çaresizlik yaşıyorsunuz. .
Beyaz diş, yarı kurt-yarı köpek cinsinden gelme anneyle safkan kurt babadan olma ve hayatı boyunca iki kere havlayabilen, kendine tanrı olarak insanı seçmiş ve yeri geldiğinde acı çekmiş yeri geldiğinde sevgi bulmuş aynı zamanda kendi cinsinden -kurtlar ve köpeklerden gördüğü zulümlerle- nefret eden ve bebekliğinden itibaren herşeyi deneyimleyerek öğrenmek zorunda kalıcak olan bir kurt. Korku, acı, nefret, çaresizlik, sevgi ve sadakat gibi birçok duyguyu barındıran bir yaşama tutunma hikayesi. Yalnızca kısa bir zaman diliminde gerçekleşen Beyaz Diş'in başkasının itaatine geçmesiyle dövüşlere zorlanması benim katlanabileceğimin çok üstünde sahneler içeriyor. Yüreğim daralarak okuduğum bir kaç bölüm var böyle. Tabiki yazarın tamamen vahşi doğayı ve insanın hayvanlar üzerindeki duruşunu-hükmediş tarzını göstermek istemesi bu sonuçları doğurmuş ve bu nedenle de okurken insan olmaktan utanç duyabileceğiniz kışkırtıcı bir kaç sahne var. Bunun dışında çok severek okuduğumu söylemem gerek. Kesinlikle tavsiye ettiğim bir kitap. Eminim siz de benim gibi okuyup bitirdikten sonra 'keşke Beyaz Diş benim olsa' diyceksiniz.
