Maalesef bugün İslam davetinin önündeki en büyük engel ne Siyonizm ne emperyalizm ne de herhangi bir düşmandır. Bu davetin önündeki en büyük engel, davet ettiği ilke ve prensipleri kendi hayatında yaşamayan davetçilerdir İnsanları sözleriyle İslam'a davet edip ahlak ve davranışlanyla ondan uzaklaştıran Müslümanlardır. İnsanları infaka davet edip kendisi zerrece infak etmeyen, insanları ahlâka davet edip kendi ahlakını kaybeden, insanları gayrete davet edip kendi yaşam konforundan asla taviz vermeyen Müslümanlardır. Yaptığı işleri Allah'tan ziyade insanlara beğendirmek için çırpınıp duran ve farkında olmadan kulluğunu Allah'a değil insanlara sunanlardır. Halbuki Cehcah b. Kays'ın kalbini İslam'a ısındıran Resûlullah'ın ashabına teklif ettiği şeyi, tüm samimiyetiyle ilk önce kendi hayatında uygulamasıydı. Onu alıp evine götürmesi ise insanlara teklif ettiği hakikatlere kendisinin de tüm kalbiyle inandığının bir göstergesiydi.
Blogumdan alıntılama yapıyorum. Spoi içerir. Evladım Sana Diyorum Giresun Oku İz Bırak okuma grubu ile bu ay okuyacağımız iki kitaptan biri. Diğeri ise İnsanların Dünyası ve bu kitabı da yakında paylaşacağım.
Klan Yayınlarının 43. baskısını okudum. 251 sayfalık bir kitap. Yazarın Avustralya'da yaşadıklarından esinlenerek yazdığı bir kitap.
ok kısa ama ilaç olacak, hayat kurtaracak bir formül paylaşacağım sizinle. Derler ki hayatın altı ahlaki-etik ilkesi vardır. Nedir onlar? Birinci ilke, "Dua etmeden önce inan." diyor. İnanç, olacak. Bir hikaye var, çok hoşuma gider. Bir yerde yağmur duasına çıkmışlar. Bir kişi şemsiye götürmüş, onun hürmetine yağmur yağmış. Ötekiler yağmur duasına çıkıyor ama çıkıyoruz işte havasındalar. Yağmur yağar mı yağmaz mı belli değil. Ama bir kişi diyor ki; "Ya ben şemsiye alayım, yağmur duasına çıkıyoruz kesin yağmur yağacak." Bu kadar inandığı için yağmur yağıyor. İnanç olmadan olmaz.
Komünistlerin görevi, Doğuda artan kendiliğinden hareketlere müdahale etmek ve bunu emperyalizme karşı bilinçli mücadeleye varana dek geliştirmektir. Bu açıdan, müslüman komünistlerin geçenlerde yapılan konferansında, Doğu ülkelerinde, İran, Hindistan ve Çin'de propagandanın güçlendirilmesi üzerine alınan kararın şüphesiz derin bir devrimci anlamı vardır.
Müslüman yoldaşlarımızın bu çok önemli kararlarını icra etmelerini umut edelim.
Çünkü artık şu ilke benimsenmelidir: Kim sosyalizmin zaferini istiyorsa, Doğuyu unutmamalıdır.
Yaşamdan sevinç duyma sanatı, hayatın kutupsallığını bilmeye dayanır. Bu kutupsallığı ilke olarak kabullenmek, bir yöntem olarak beraber sallanmayı mümkün kılar.