Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özlem Akbaş

“Kitlelerin bugünkü olağandışı ve ani fikir değişimlerinin, musluk gibi açılıp kapanabilen duygularının temelinde gazete ve radyoların hipnozu yatıyor.”
Sayfa 10 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
“Ev doğru dürüst ısınmıyor, şikâyetçi değilim, üst üste iki kazak giyip omzuma hırka alıyorum masaya oturduğumda, ayaklarımda çift çorap.Elektrikli ısıtıcı az ötemde.Bin yıl önceki öğrenci evimiz gibi kokuyor içerisi; bunu seviyorum.Hatırlamak bazen daha çok ısıtabiliyor ısıtıcadan.”
Sayfa 26 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
“Gücünüz arttıkça kimin yalan kimin doğru söylediğini anlamak zorlaşır.Sınırsız güce ulaşınca, gerçekle hiçbir bağınız kalmaz ve bu en kötü yalnızlıktır.Çok güçlü bir insan, bir diktatör, sonuçta kendisini gerçeklerden izole etmeyi amaçlayan insanlar ve çıkarlarıyla kapana kısılmıştır, her şey onu izole etmek üzere uyum içindedir.” syf 168
Sayfa 168 - TimaşKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Asıl sevgi, parçalara taksim edilemez; sevdiğimizin sevilmeyen yeri yoktur.Sade cisim kusurlarını, vücut makinesine tabii çirkinlikleri değil, ruh bozukluklarını da severiz.Hatta bunlardan övünülecek meziyetler de çıkarabiliriz.Hepsi doğru! Fakat bu, benim bahsettiğim ayrılık, gerek fizik, gerek moral, ne güzellik, ne çirkinlik, ne meziyet, ne kusur hiçbir tasnife giremeyen ve aşkla bile duygularımızı uyuşturamayan bir halettir.Yabancı bir ses, bir koku, bir renk ve bir şekildir ki kendi açık havanızdan ve benliğinizden ara sıra o muhite düştüğünüz zaman beş duygunuzdan hiç olmazsa biri incinir.” syf 136
Sayfa 136 - İnkılâpKitabı okudu
Gelip geçen bir yağmurdu deme, arkadaşAtatürk,Atatürk mezarından geri gel.Mezara ben yatmak istiyorum.Atatürk'üm,arkadaş ölmeden önce ülkemizin deliğine bir kapı astı.Dedi ki:''Size bu kapıyı takıyorum, iyi yaşayın hikmet barışta.Geride size güzel bir dünya bırakmak istiyorum, kapıyı kapatın herkese açmayın.Önce kim olduğunu sorun.Beni hatırlayın, iyi yaşayın.''Biz uyurken, arkadaş ülkemizin kapısını kim açtı?Uzun elli demokrat kurdu.Bizim, arkadaş, kurt gözüne biraz korku salacak köpeklerimiz yoktu.Bak ,arkadaş, kim orada?NATO kiss me baby.Yeşil çorapları, kısa geceleri vardı.Bir rüzgar, arkadaş,mavi bir kuş bunu gördü ve yere düştü,kalbinde korku.NATO, arkadaş,Truman,silahları ,kitapları,Amerikan asker postalları, ordu çorapları, yeşil çoraplar rüzgarla kapımızdan girdiler.Kapıyı yapan öldü-ah Atatürk'üm ölen yıldızlar, kalbimin kuşu, sarı bülbül.Demokratlar, arkadaş,ah, nasıl dileniyorlar, bir çorap alıyor, bir Türk askeri veriyorlar.Yeşil çoraplara karşı bu gümüş çocuklar,arkadaş, o yabancı rüzgarla ülkemizin kapısından geri geri çıktılar. -Nereye gümüş kuşum? -Koreye, kardeş, anneme selam söyle, söyle ona, ağlamasın. NATO diyor ki: -Unhappy boyI need you,I want you -Do you need me? -Yes, love story Kore'de yağmur yağıyordu. Üç ölü Türk askerin kara gözleri yerde, arkadaş.Kore dünyasında çekik gözlü insanlar olduğuna hala şaşırmaya devam ediyorlardı.Ölmüş gümüş kuş.Irmakta kırılmış tüyler.Bir anne toprağa ağlıyor.Ana yüreğinde kırk çivi.
Sayfa 188 - Turkuvaz KitapKitabı okudu
Reklam
Nineme, insanların niye bir öyle, bir böyle olduklarını sordum.''Boğaz,kırk boğumludur.İnsan bir şey söylemek istediğinde,kırk kez yutkunup öyle konuşmalı, bazı insanlar yutkunmadan konuşur, sonra ortada bir topak bok kalır,'' dedi.
Sayfa 50 - Turkuvaz KitapKitabı okudu
''Birisi ölürse, sanki senin göğsüne bir taş oturur da bir daha kalkmaz.Sevdiğin bir insan, ruhunu Allah'ın ellerine teslim edip ölürse, senin içinde kırk mum yanar.Ölüyü gömdükten sonra, içinde her gün bir mum söner.Otuz dokuz mum söner, kırkıncı mum, sen ölene kadar içinde yanmaya devam eder.Ah, bu yalan dünyada ölümden yakın köy yok'' dedi ninem.
Sayfa 65 - Turkuvaz KitapKitabı okudu
''İnsan en çok uyurken insanmış.Dilerse zengin olurmuş, dilerse güzel.En çok gitmek istediği yere gider, en çok görmek istediği kişiyi görürmüş.Herkes onu beğenir, herkes ona âşık olurmuş.Güç isteyen güç bulurmuş, huzur arayan huzur.Uykudayken insan istediği yerdeymiş ve olmak istediği zaman... Sihirli bir şey uyku.Başka hiçbir sihrin olmadığı kadar kolay, herkese eşit davranan. Öyleyse neden çıkmak istesin insan, onu her an hazır bekleyen bu tarifsiz mutluluğun koynundan? Ne için uyanmalı? Neden kalkmalı yataktan?'' Sayfa 171 Bize Umut Gerek Uykusuz adlı öyküden Başar Başarır
Sayfa 171 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Lafa eziyet etmeden, harbi harbi konuşmayı pek severim.Mahallenin hiçbir şeyi benden sorulmaz.Ben, Ekmekçi Hüseyin'in çırağı Musa.Ramazan pidesi gibi yayılmışım olduğum yere.Göt göbek salmışım.Gözüm bir şeycikler görmüyor.Önü üç milim, arkası yedi milim eşyaları önemseyemiyorum.Dört çeker mevzulara kafam basmıyor.Ekmek yapıp satıyoruz. Ha eğri büğrü bir un çuvalı -ağzına kadar dolsa da dik duramayan bir un çuvalıdır bu-,ha çuvallamış bir ben.Ekmekçi Hüseyin'in çırağı Musa." Sayfa 21 Bize Umut Gerek Başar Başarır (Fırıncı Musa adlı öyküden)
Sayfa 21 - Can YayınlarıKitabı okudu
''Etrafımızda bulunan hemen her şey bizi düşünmemeye, dünyayı özenle siyah beyaz, iyi kötü, biz ve onlar diye bölen dogmatik dille ve klişelerle yetinmeye teşvik eder.Bugünlerde her yerde filiz veren, bize ortadan kaybolmadığını hatırlatan aşırılığın dilidir bu.Paradokslar ve ucu açık sorulara, çelişkilere ve kaotik düzen üstüne düşünmenin zorluklarına, Roma Senatosu'nda Sansürcü Cato'nun kadim çığlığıyla tepki gösteririz,''Carthago delenda est!'' ''Kartaca yok edilmeli!'' diye haykırırız-öteki uygarlık hoşgörülmemeli, görüşmekten kaçınılmalı ve yasa, ya dışlayarak ya da yok ederek uygulanmalıdır.Bu onlarca çağdaş liderin de haykırışıdır.İletişim kurar gibi yapan ama çeşitli kılıklar altında düpedüz kabadayılık eden bir dildir bu; sessiz itaat dışında karşılık beklemez. Sayfa 200 Okumalar Okuması Alberto Manguel
Sayfa 200 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
::. Fakat çoğu toplumda entelektüel faaliyete herhangi bir itibar yüklenmez.Eğitime ayrılan bütçe kesinti yapılacaklar listesinin başını çeker; liderlerimizin çoğu doğru dürüst okumasını bilmez; ulusal değerlerimiz tamamen ekonomiktir.Okuryazarlık kavramına göstermelik olarak önem verilir, kitaplar resmi olarak yüceltilir, ancak okullarımızla üniversitelerimiz merak ve kapsamlı düşünme yerleri olarak geliştirilmek yerine giderek yalnızca işgücü yetiştirme alanları haline gelir.'' Sayfa 199 Okumalar Okuması Alberto Manguel
Sayfa 199 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
... Sonra da onunla telefonda konuşurken kullandığım talihsiz ifadeye getirdi lafı:''Savaştayken 'saçından avrat ayıkladığını' mı söylemiştin?'' Öyle dediğime pişman olduğumu söyledim , ki gerçekten pişmandım. ''Bu deyimi daha evvel hiç duymamıştım,'' dedi.''Ne demek istediğini ancak tahmin edebildim.'' ''Hiç duymamış ol,''dedim. ''Ne tahmin ettiğimi öğrenmek ister misin?Her gittiğin yerde, kendilerine, çocuklarına ve yaşlılara yiyecek ve barınak temin etmek için yapmayacakları şey olmayan kadınlara rastladığını düşündüm,'' dedi.''Ne kadar yaklaşmışım?'' ''Ah,ah,ah,'' dedim. ''Ne oldu Rabo?'' dedi. ''Tam üstüne bastın,'' dedim ona. *** ''Tahmin etmek çok zor değil,'' dedi.''Savaşın tek maksadı, kadınları her yerde bu duruma düşürmektir.Aslında savaş her zaman erkeklerle kadınlar arasındadır ama erkekler kendi aralarında savaştıklarını farz ederler sadece. ''Bazen çok iyi farz edebilirler,''dedim. ''Çünkü sadece çok iyi farz edenlerin,''dedi, ''resimlerini gazetelerde, madalyalarını boyunlarında görebileceklerini bilirler.'' Mavi Sakal Kurt Vonnegut Sayfa 237
Sayfa 237 - Can YayınlarıKitabı okudu
Edebiyat, işbirliği gerektiren bir çabadır, editörlerle yazma okullarının benimsediği gibi değil, okurlar ve yazarların kile yazılan ilk dizeden bu yana bildikleri gibidir.Bir şair kelimelerden, son nokta ile biten ve ilk okurun gözüyle yeniden hayat bulan bir şey oluşturur.Ama o göz, özel bir göz olmalıdır, değersiz süslerle ve aynalarla çelinmeyen, onun yerine kelimelerin bütünüyle özümsenmesi üzerine yoğunlaşmış,bir kitabı hem sindirmek için hem de onun tarafından sindirilmek için okuyan bir göz."Kitaplar" diye belirtmişti Frye bir keresinde, "içlerinde yaşanmak içindir." Okumalar Okuması Alberto Manguel
Sayfa 118 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Dünya anlaşılmaz bir hal aldığında, terör eylemleri ve bu teröre karşılık dehşet verici cevaplar günlerimizi ve gecelerimizi doldurduğunda, kendimizi rehbersiz ve afalllamış hissettiğimizde, anlayışın(ya da anlayışa duyulan inancın) kelimelerle kaydedilmiş olduğu bir yer ararız. Her terör eylemi, kendi mazeretini protesto eder.Derler ki, her yeni gaddarlık için emir vermeden önce Robespierre''Ne adına?'' diye sorarmış.Ama her insan derinden derine, hiçbir terör eyleminin mazur görülemeyeceğini bilir.Dünyanın sürekli zalimliği ve her şeye rağmen, gündelik güzellik, merhamet ve anlayış mucizeleri bizi afallatır, çünkü hiçbir mazeret olmaksızın ortaya çıkarlar, tıpkı yağmurun(Tanrı'nın Eyüp'e açıkladığı şekilde) ''hiç kimsenin olmadığı'' bir yere düşme mucizesi gibi. Alberto Manguel
Sayfa 137 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
İçimden, bir okurun kendisiyle ilişki kurmasına izin veren her kitabın ahlaki bir soru sorduğunu söylemek geçiyor.Ya da:Eğer bir okur belli bir metnin yüzeyinin altını deşmeyi başarırsa, böyle bir okur onun derinliklerinden ahlaki bir soru da getirebilir; bu soru yazar tarafından şu kadar kelimeye dökülmüş olmasa da, ama dolaylı olarak belirtilen mevcudiyeti gene de okurdan çıplak bir duygu, bir önsezi ya da sadece çok öncelerden bildiğimiz bir şeyin anısı elde etse de.Bu simya ile her edebi metin, bir anda metafora dönüşür. Alberto Manguel
Sayfa 134 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
63 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.