Neftimizi basdırırlar,
Millətə qan qusdururlar,
Bir iddəyə qısdırırlar,
Qalan qalır acbəsusuz,
Cavandısa acdı, quduz.
Qırx ildi ki, dustağam mən,
Qaralar içrə ağam mən,
ferman gelmiş
ferman, ferman!
ferman gelmiş
denilmiş ki
atlantikaşırı telefonlardan
kazınsın deniz sudan
dönsün sülün kızartması tütsün bıldırcın
bah çalsın
brahms oynasın
"dağ başını duman almış"
mundar ırmak durmaz kokar
koka koka kenti geçer
varır köylere dağılır
köyde inek sağılmaz
köyde köylü
kentte işçi
bir imam gelir üfürür
katarı çeker götürür
çıplak kavaklarda 70 baharı
erkenci bâdemleri haşladı soğuk
Başka bir grup; belki helâl mal kazanır, haramdan kaçınır ve mallarını camilere harcarlar. Ancak bunlar da şu iki yönden aldanmaktadırlar:
Birincisi; riya, övülme ve şöhret isteği. Şöyleki; belki yakınında veya beldesinde fakirler vardır ve malı onlar için harcamak daha önemlidir. Şehirde çok sayıda mescid vardır. Ama asıl maksad, bu mescidlere
Başka bir grup; belki helâl mal kazanır, haramdan kaçınır ve mallarını camilere harcarlar. Ancak bunlar da şu iki yönden aldanmaktadırlar:
Birincisi; riya, övülme ve şöhret isteği. Şöyleki; belki yakınında veya beldesinde fakirler vardır ve malı onlar için harcamak daha önemlidir. Şehirde çok sayıda mescid vardır. Ama asıl maksad, bu mescidlere
Muhterem Dedem.
Ben sizi düşündüğümde aklıma Hz. Yakup ve Yusuf gelirdi...
Mevlana ve Şems gelirdi...
Kim kimin evladı, kim kimin babası belli olmazdı. Kim kimin mürşidi kim kimin müridi anlaşılmazdı.
Reyhanları kokladığında, ceddin imam Hüseyin'i koklarmış gibi koklardın. Gül, nergis ve reyhan senin şiirlerindi. Sen Resullullahı özleyen ümmetin umidiydin, ümitlerimiz senin nazarında diriydi.
"Allah dostlarına ölü demeyin," buyurmuştu Gül peygamber; sen ölmedin ölen bizlerdik. Sen ömür boyu yürüdüğün, her daim hazırlığını yaptığın yerdeydin. Sen yaşarken ruhunu zaten Allah'a teslim etmiştin, işte senin dirildiğin yerdeyim. Ruhumu ruhuna uzatsam aşk üzerine bir düğüm atar mısın?
.....
(Şerif Hüseyin'in)
Türklere söylemediği, başlıca Arap önderlerine gizlice haberci gönderdiğidir. Kendi planını açığa vurmadan, onların savaş hakkındaki görüşlerini, eğer gerçekten İngilizlerin uzattığı yemi yutup bir ayaklanma başlatırsa, verecekleri tepkiyi öğrenmek ister.
Habercileri kısa sürede cevaplarla döner. Şeyhlerden biri, İbni Suud tehlikesine karşı savaşta Türk- lerden yararlanmaktan yanadır: Osmanlı desteğinin karşılığında cihat ilan etmeye hazır olacaktır,¹ yine de şerife duyduğu sevginin sürdüğünü ekler. Bir başkası, İmam Yahya, renk vermez. Ne var ki İbni Suud da dahil, diğer hepsi Osmanlılar karşısında İngiltere'yi destekler. Suud, Hüseyin'e Osmanlıların cihat çağrısını görmezden gelmesi için ısrar eder.² Mekke şerifi Osmanlılara karşı harekete geçerse, büyük Arap reislerinden biri veya ikisi girişimi onaylamayacak, ancak hiçbiri karşısına çıkmayacaktır.
Said b. Cübeyr'den rivayet edildiğine göre, Abdullah b. Abbas şöyle dedi: Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hasan ile Hüseyin'e:
'Allah'ın tam olan kelimeleriyle sizleri her türlü şeytana, her türlü zararlı hayvana ve her türlü kem göze karşı (Allah'ın) sığınağına emanet ediyorum.' Ardından şöyle derdi: Atanız da İsmail ile İshak'ı böyle dua ederek Allah'ın korumasına emanet ediyordu.
Buhari, Ahadis'ul-Enbiya 10, Ebú Davud, Sünnet 20, Tirmizi, Tıbb 18, İbn Mace, Tibb 36, Müsned c.1 s.270
Söz konusu İmam Gazali ise onun hakkında onu övmek için bile olsa haddimiz yok derim. İslam'ın en büyük aliminin elinden çıkan bir hazine ve her yöneticiye tavsiyemdir.
Eslem, Kerbela'da bulunan Türk asıllı bir köleydi. Güzel Kur'an okumasıyla, Arap dilini ve şiirlerini iyi bilmesiyle öne çıkıyordu. Aynı zamanda İmam Hüseyin'in katipliğini yaptığı da bildirilmiştir.
Nitekim, taşralı bir Arab, Muhammed İbni Ali İbni Hüseyin'e (Rahi-mehultah) "Sen Allah'a ibadet ederken O'nu görüyor musun?" diye sorar. Muhammed İbni Ali "Tabii! Öyle olmasa görmediğim kimseye niye ibadet edeyim" diye cevap verir. Taşralı Arab. "O'nu nasıl olabiliyor da görüyorsun" diye sorar. Muhammed İbni Ali ona der ki: "Göz bebeklerinin karşılaşması mânâsında O'nu gözler göremez, fakat gerçek iman sayesinde kalbler görür. Duyu organları vasıtası ile idrak edilemez, çünki insanların bir benzeri değildir. Ayetleri ile tanınır, alâmetleri aracılığı ile sıfatları tezahür eder, beşerî hüküme cümlelerinin ötesindedir. İşte O yerin ve göğün ortaksız tek ilâhıdır."Muhammed İbni Ali'nin cevabını dinleyen taşralı Arab, bu sözlere "Allah, peygamberliği nereye havale edeceğini çok iyi bilir" diye karşılık verir.
Sekizinci imam Hz. Rıza (as) şöyle buyuruyor:
Halkı, hem söylemek, hem de söylediğiniz şeye amel etmek suretiyle davet edin, sadece söylemek ile değil...
İslam Sosyolojisi
Allame Muhammed Hüseyin Tabatabai