İmam-ı A'zam'ın (r.a) namazını anlatan komşuları şöyle demişti: "Evinde gece namazı kılan Ebu Hanife, bazen bir ayet-i kerimeye dili takılır sabaha kadar aynı ayeti tekrar eder, okur, ağlar, gözünden yaşlar boşalırdı... Yine bir gece dili kıyametin dehşetini anlatan ayet-i kerimeye takıldı, sabaha kadar onu tekrar etti, ağladı.
Sayfa 44
Allahü Teâlâ Mü'mine ameli, kafire imanı, münafığa da ihlası farz kılmıştır. "Ey insanlar; Rabbinizden korkun" ayetinde ey Mü'minler, Allah'a itaat edin, ey kafirler; Allah'a iman edin, ey münafıklar; ihlas ve samimi olun, manası vardır..
Reklam
Allah'ın kelamının mahlûk olduğunu söyleyen kimse kâfir olur. Allahu Teâlâ daima kendisine ibadet edilen mabuddur. Kelâmı ise kendisinden ayrılmaksızın okunan, yazılan ve hıfzolunandır.
Amel imandan ayrı, iman da amelden ayrı şeylerdir. Mü'min'in birçok zaman bazı amellerden muaf tutulması bunun delilidir. Bu muaflık halinde Mü'minden imanın gittiği söylenemez. Adet gören bir kadın, namazdan muaftır. Bu durumda, ondan imanın kaldırıldığını, yahut imanın terk edilmesinin emredildiğini söylemek caiz değildir. Şari' o kimseye "orucu terk et, sonra da kaza et" demiştir. Fakat "İmanı bırak, sonra kaza et" denilmesi caiz değildir. Fakirin zekat vermesi gerekmez, demek caizdir. Fakat fakirin iman etmesi gerekmez, demek caiz değildir.
İman; dil ile ikrar, kalp ile tasdiktir. Sadece ikrar iman olmaz. Çünkü sadece ikrar iman olsaydı, bütün münafıkların mü'min olmaları gerekirdi. Keza sadece tasdik de iman olmaz. Eğer sadece tasdik iman olsaydı, bütün kitap ehlinin mümin olması gerekirdi zira Allah; "Allah şahitlik eder ki, münafıklar yalancıdırlar." Ve "Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler peygamberi oğullarını tanır gibi tanırlar." buyurmaktadır.
Reklam
536 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.